Çocuklarımıza İslâm dininin iman esaslarını, farz kıldığı görevleri ve haram kıldığı sözleri davranışları ve işleri öğretmek farz görevimizdir.
Bizzat veya bilvasıta öğretmekle görevli olduklarımızı küçük yaşlardan itibaren alıştırarak öğütlemek de vazifemizdir.
Allah’ın Rasûlü’nün hayatımıza ışık tutan sünneti alıştırmalara ağırlık vermemizi öğretmektedir.
Yedi yaşlarından itibaren yataklarını ayırmak, namaz kıldırmaya başlamak, bülûğa ermeden oruç temrinleri yaptırmak, örtünme terbiyesini vermek, haram lokma yememek ve yalan söylememek gibi hususlarda örnek olarak alıştırmalarda bulunmak bu cümledendir.
Mesuliyetini idrak eden ana-babalar olarak yukarıda örneklerini verdiğimiz hususlarda gayret göstermekte isek de en az bu İslâmî görevler kadar önemli olan ve İslâm dininin temellerinden birini teşkil eden Hacc’a alıştırma hususunda gerektiği şekilde arzu ve atılım gösterememekteyiz.
Zamanımızda ulaşım vasıtaları geliştiğine ve çocuklarımızın hacca götürülmeleri büyük bir problem ve meşakkat olmaktan çıktığına göre artık hacc alıştırmalarına da başlamamız gerekmektedir. Bugüne kadar hac alıştırmalarına önem verilmediği içindir ki ülkemizde hac, yaşlılık dönemi ibâdeti olarak uygulanagelmiştir. Oysaki hac akıl-baliğ olup şartları tahakkuk eden her müslümana farzdır.
Maddî ve manevî yüceliklerle dolu olan hacc, ümmet şuurunu pekiştirir. Ayrıca dünya Müslümanları arasında kültürel, siyasî ve iktisadî birliğe ortam hazırlayan ve cennete yol olan bir ibadettir.
Çocuklarımıza hac yaptırmak bizler için ciddî bir ahiret yatırımıdır. Aynı zamanda çocuklarımıza da hayatlarını olumlu yönde etkileyecek çok yönlü bir gelişmenin yolunu açmaktır. Zira henüz çocukluk yaşlarında dünyamızın her bölgesinden gelen ve muhtelif renklerde olup farklı diller konuşan müslü- manlar arasında hac yapacak çocuğun hafızasında yer edecek hatıraların bir ömür boyu onu besleyeceği ve yönlendireceğinde şüphe yoktur.
Tarihî asırlardan bugüne kadar Peygamberlerin ve evliyaullahın uğrak yeri ve buluşma merkezi olmuş vahiy topraklarında yüzbinlerce hacı ile birlikte tavafa sokabileceğimiz, Arafat ve Müzdelife vakfelerinde bulundurabileceğimiz, müşterek duâlara el ve gönül açtırabileceğimiz ve sağnak sağnak yağa- cak ilâhî rahmetle yıkayabileceğimiz çocuklarımıza karşı -eğer gücümüz varsa- neden fedakâr olmayalım? Kaldı ki Allah’ın Rasûlünün aşağıda örneklerini sunacağımız sünneti, çocuklarımıza hac alıştırmalarının yaptırılmasını da teşvik buyurmaktadır.
-Ya Rasûlallah! Henüz emme çağında olan çocuğumla hac yapabilir miyim? Allah’ın Rasûlü “evet yapabilirsini buyurdu. (M. Zevaid 3/282)
Bu hadis süt çocuğunun varlığının farz olan haccın tehirine sebep kılın- maması gerektiğine işaret buyurur. Ayrıca çocuklara hacc yaptırabileceğine de işaret buyurmaktadır.
Cabir b. Abdullah (r.a.) anlatıyor:
(Veda haccı sırasında) bir kadın çocuğunu Allah’ın Rasûlü’ne doğru kaldırdı. Ardından bu çocuğa da hac var mı? (“Ona da hac sevabı verilir mi?”) diyerek sordu.
Allah’ın Rasûlü şöyle buyurdu:
-Evet çocuğa hac sevabı vardır. Ona hac yaptırdığın için sana da sevap vardır. (Tirmizî Hac 83, Müslim Hac 409)
Bu hadis çocukların da haccın faziletleri ve bereketlerinden yararlanabileceğini göstermekte. Onlara hac yaptıran ana-babanın da sevap alacağını öğretmekte, böylece çocukların hacca götürülmesini teşvik etmektedir.
Allah’ın Rasûlü mevzuumuzla ilgili bir diğer hadislerinde çocukların haccının bir nevi cihad olduğuna işaret buyurur. Ayrıca onlara hac yolunda cihad eğitimi yaptırılmasına dikkatlerimizi çekmektedir. Salat ve selam üzerine olsun,
“Yaşlı kişilerin, bulûğa ermemiş çocukların (yaratılıştan veya hastalık sebebiyle) zayıf olanların ve de kadınların cihadı Hac ve Umre’dir. (M. Zevaid 3/206)
Bu hadis haccı ve umreyi cihad olarak vasıflar. Pek tabii ki cihadın sevabını sağlayacağını da açıklamış olmaktadır.
Hazreti Peygamber (s.a.) çocuklara hac yaptırılmasını takriri sünnetiyle tasvip ve sözlü sünnetiyle teşvik buyurdukları gibi fiili sünnetiyle de örneklendiriyorlardı.
Peygamberimizin amcasının oğlu olan İbn-i Abbas çocukluk döneminde hac yaptırıldığını açıklama sadedinde şöyle buyurmuştur:
Hazreti Peygamber’in Müzdelife gecesinde (fecirden çok önce) Mina’ya gönderdiği ailesinin zayıfları (kadınları ve çocukları) arasında ben de vardım. (Buharî Hac B. Haccıs-Sıbyan)
Allah’ın Rasûlü’nün sünneti yönlendirdiği içindir ki sahabe-i kiram çocuklarını namaza ve oruca alıştırdıkları gibi hac da yaptırıyorlardı.
Hazreti Cabir (r.a.) şöyle anlatıyor:
Biz Rasûlullah ile birlikte hac ettik. Beraberimizde kadınlar ve çocuklar da vardı. Biz çocukların yerine telbiye ettik. Hacca niyet edip (telbiye duasını okuduk). Ve onlar yerine cemrelere taşlar attık.
Saib b. Yezid de yedi yaşındayken Allah’ın Resûlû ile birlikte Veda Haclarında Hac yaptırıldığını anlatıyor. (Buharî a.g. bab, Sayd 25
Bu arada bilvesile ifade edelim ki çocuklara hac yaptırılması ile alakalı teşvik, erkek çocukların yanısıra kız çocuklarını da içine alır.
Çocuklara yaptırılan hac bülûğa erdikten sonra şartlarının gerçekleşme-siyle kendilerine farz olacak haccı da düşürmez. Değindiğimiz üzere çocukluk dönemindeki hac bir alıştırmadır. Ümmet şuurunu mayalandırmaktadır. Hacda tecelli edecek ilahî rahmetten çocuğu nasiblendirerek geleceğine müsbet bir katkıda bulunmaktır. Ayrıca da ana-baba olarak nefislerimiz için âhi- ret yatırımı yapmaktır.
Çocukluk döneminde yapılacak hacca değinmişken önemli bir noktaya daha dikkat çekmekte fayda görüyoruz.
İslâm’da yükümlülükler bulûğla (ergenlik) başlar.
Eğer ana-babası, bülûğa ermiş, meselâ 14-15 yaşlarındaki akıl-baliğ çocuğuna hac parasını verirse o çocuğa hac farz olmuş olur… Daha sonra ona vekâletle hac işlemleri yapılır. Akıl-baliğ çocuk (genç) böylece hacca giderse artık ondan hac farîzası da düşmüş olur.
İncelememizi Hazreti Ömer’in (r.a.) bir öğüdü ile bitirelim:
-Ey müminler! Çocuklarınıza ve torunlarınıza hac yaptırınız.
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-