islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4432
EURO
34,7597
ALTIN
2.441,10
BIST
9.919,12
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Az Bulutlu
Cumartesi Yağmurlu
16°C
Pazar Az Bulutlu
18°C
Pazartesi Az Bulutlu
18°C
Salı Az Bulutlu
18°C

DENGESİZ CEZA, DENGE SAĞLAMAZ

DENGESİZ CEZA, DENGE SAĞLAMAZ
26 Şubat 2022 12:05
A+
A-

Kimliği sıfırlanmış bir toplum, yüksek ve dik dağ başından kopmuş çığ gibidir. Onun önlemi yoktur. Demokratlar ve laikler ne derlerse desinler, gerçek değişmez. Köksüz ağaç meyve vermez. Kökü kurutulup koparılmış ağaç hayatını kaybettiği için artık o bir odundur.

Tefekkür ve dava yeteneği çökmüş, dirayeti bitmiş bir toplum, hayatî özelliklerini yitirmiş meyveli ağacın odunlaştığı gibi nötr hale gelir ve hayatî aktivitelerini tamamen kaybeder. Ağacın kökleri kuruduğu zaman dalları, yaprakları, çiçekleri de kurur, Bizde bunun korkunç boyutlarda uygulaması yapılmış ve harf inkılabı ile köklerimiz kurutulmuş ve damarlarımız koparılmıştır. Onun için biz, müslüman bir millet olmamıza rağmen kendi öz değerlerimizi gündemimize alamıyor, İslam ve laiklik arasında şaşkın ve kararsız kalıyoruz.

Bu yüzden de “neden böyle olmuşuz” sorusunu sorup derinlemesine düşünemiyoruz ve esas meselelerin çaresi için teşebbüs cesareti gösterme sıkıntısı altında eziliyoruz. Sonra dönüyor palyatif tedbirlere baş vuruyoruz. Yine çare bulamıyor, dahası ile karşılaşıyoruz. Bunun çaresi elbette vardır. Bunu basitleştirerek bir hikâye anlatarak açıklamaya çalışayım.

Lise öğrencisi bir genç, babasının ticarî yurt dışı gezilerine katılmak ister. Fakat babası buna sıcak bakmaz. Sonunda oğlunun ısrarına dayanamaz, ona takdirnâme şartı koşar. Sene sonu genç, takdirnâme getirir. Baba çaresiz, bir deneme daha yapma gereği duyar ve fizikî bir haritayı yırtarak parçalara ayırır. Oğluna, bunu yerli yerine düzenlemesi kaydı ile söz verir. Genç babasının beklemediği bir anda odasına girer, haritayı babasına uzatır. Baba, buna inanmaz,  nasıl yaptığını sorar. Gencin cevabı hazır ve nettir, Babacığım, uğraşırken haritanın arkasında insan kesitleri gördüm. Ben insanı düzelttim. Harita kendiliğinden düzeldi.

Evet demek ki insan esastır. Öyleyse niçin palyatif tedbirlere baş vuruluyor? Çaresiz kalıp devleti âciz duruma düşürmek doğru değildir. Devlet hiç Kimseye otorite boşluğu hissettiremez. Hiç kimse de “serbest piyasa” uydurmacasının arkasına sığınıp aşılmaz engel olamaz. Bugün nice esnafı silip tüketicinin ümüğünü sıkanlar sınır tanımaz sömürgecilerdir.

Bugün devlet, market zincirlerini zapturapt altına almalıdır. Bu devletin görevidir. Devleşen nice kuruluş kendini, devlet üstü güç olduğu zehabına kapılıyor. Bizzat devletin himayesinde devlete kafa tutan bir sürü kuruluş vardır. Bu tür kuruluşlar milleti köleleştiriyor ve istedikleri zaman devleti etkileri altına alıyorlar. Bu psikopatlar hakkında Kur’an kısa ve çarpıcı bir açıklama yapar;  O biriktirip sahibi olduğu malının kendisini ebedîleştireceğini zanneder. (Humeze:104/3) Bu ayetin dile getirdiği hakikat çok önemli bir uyarıdır. Böyle ebedîleştirileceğini zannedecek kadar insanlığından yoksun kalan KARUNLARA serbest piyasa hakkı vermek,  nice insana zulüm ve nicelerine de inanılmaz oranda ihanettir. 

Şimdi hikâyemizde ki liseli gencin sözünü hatırlayalım; Ben insanı düzelttim. Harita kendiliğinden düzeldi. İşte meselenin özü ve özeti bundan ibarettir. Merhum Necip Kısakürek gibi bir “çile” adamının (haşa) “Bir adam yaramak” piyesinde dile getirdiği mesele de bundan ibarettir. Bütün bunlara rağmen Kur’an’ın Asır suresinde bu gerçek, bütün ihtişamı ile insanlığa ders vermektedir. Zarardan ziyandan arınmak için inanmış, inancını hiçbir yorum yapmadan ve de hiç kıvırtman ilâhî ahkâm çerçevesinde yapan, her tür hakkı ilmen, ahlâken ve amelen kabullenip her kese tavsiye eden ve hak, hakikat ve adalet üzere yaşayıp yine her kese sabrı tavsiye eden kıvamında seçkin insan yetiştirmek gerekmektedir. İşte bu dört temel madde haritayı tamamlayıp insanı, insan yapacaktır.

Artık bilginin bulandırıldığı, eğitimin çökertildiği, ailenin ufalandığı, toplumun bireyselleştiği, esnafın çıldırdığı, bankaların kudurduğu, siyasetin çirkefleştiği, devlet dairelerinin monotonlaştığı dönemde “insana” ne kadar ihtiyaç duyulduğu anlaşılmaktadır.

Bu ideal tip insanı yetiştirmeyen bir irade suçlulara ne kadar ceza verirse versin, netice alamaz.  Çünkü âdil olmayan ceza, önce insanı yüzsüzleştirir, sonra yırtıcı canavar yapar. Onlar hayvanlar gibi, hatta onlardan da sapıktırlar. İşte gafiller onlardır. (A’raf:7/179)

Dengeli ceza, beşer işi değil, Allah’ın hükmüdür! Esselamu aleykum İlhan ORAL 

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.