islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3626
EURO
34,7179
ALTIN
2.437,44
BIST
9.985,02
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
17°C
İstanbul
17°C
Az Bulutlu
Salı Hafif Yağmurlu
15°C
Çarşamba Az Bulutlu
17°C
Perşembe Hafif Yağmurlu
19°C
Cuma Hafif Yağmurlu
18°C

DUALARIMIN KABULÜ İÇİN NE YAPMALIYIM?

DUALARIMIN KABULÜ İÇİN NE YAPMALIYIM?
6 Eylül 2023 09:30
A+
A-

En çok sorulan sorulardandır: “Şu konuda bir isteğim var. Nasıl dua etmeliyim ki isteğim yerine gelsin ve Allah benim duamı kabul etsin?”

Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki duamız çoook samimi olmalı, çok…

Gönlümüzün derinliklerinden etrafını yaka yaka dilimize doğru yükselen bir duaya Allah’ın kayıtsız kalacağını mı zannediyorsunuz? Hâşâ ve kellâ! Eğer istediğimizi samimi bir yakarışla dile getirirsek şefkati sonsuz olan Rabbimiz mutlaka duamıza cevap verecektir. Zaten kendisi de “Bana dua edin, ben de size icabet edeyim.”[1] buyurmuyor mu? İstediklerini mantık çerçevesinde, düzgün ifadelerle ve ısrarla dile getiren çocuklarına, anne baba nasıl cevap vermek zorunda kalıyor ve arzularını yerine getiriyorsa onlara o şefkati veren ve sonsuz şefkate sahip olan Allah da bizi istediklerimize kavuşturacaktır. (Bu durumun istisnaları ve onların sebepleri başka bir makalenin konusu olduğu için şu anda bu konuya girmiyoruz.)

Duamızda samimi olmakla birlikte duamızın kabulüne sebep olabilecek şartları da biraraya getirmemiz gerekmektedir. Peki nedir o şartlar? Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) bu şartları farklı farklı hadislerinde beyan etmiştir. İsterseniz gelin, birlikte o hadislere bir bakalım:

Peygamberimizin (s.a.s.) “Ezan okunduğunda sema kapıları açılır ve yapılan dualar kabul olur. Kamet getirildiğinde dua reddedilmez.”[2]  hadisi “Hangi zamanda yapılan dualar makbuldür?” sorusuna cevap teşkil etmektedir. Bununla ilgili Hz. Peygamber (s.a.s.) “Ezanla kamet arasında yapılan dua reddedilmez.” buyurunca sahabe-i kirâm “Ey Allah’ın elçisi! Ne dua edelim?” diye sormuş, Hz. Peygamber (s.a.s.) de “Allah’tan dünya ve ahirette afiyet-sağlık dileyiniz.”[3] tavsiyesinde bulunmuştur. Peygamberimizin “Gecenin son saatlerinde ve farz namazlardan sonra yapılan dua makbuldür.”[4] hadisi de duanın kabul olmasında yapıldığı zamanın önemini vurgulamaktadır.

Gece insanın tek başına kalabildiği, sükûnete erdiği, dünya işlerinin askıya alındığı ve bir bakıma zihnin boşaldığı bir zaman dilimidir. İnsanın kendini dinlediği, olayları analiz ettiği, bazen kendini yalnız hissettiği, bazen de tefekkür ve muhasebeye daldığı ve belki de manevi yolculuğunda mesafe kat ettiği bir zaman dilimi… O saatlerdeki bu duygu değişimimiz sebebiyle de Allah geceye ayrı bir önem vermiş olabilir. Bu önemi Peygamberimiz başka hadislerinde de şöyle dile getirmektedir:

“Allah Tebareke ve Teâlâ, her gece, gecenin son üçte biri kalınca dünya semasına iner ve şöyle buyurur: ‘Mülkün sahibi benim! Kim ki bana dua ederse, ona cevap veririm. Kim ki benden isterse ona veririm. Kim ki bana istiğfar ederse onu bağışlarım.’ Tan yeri ağarıncaya kadar bu böylece devam eder.”[5]

“Geceleyin öyle bir zaman vardır ki, Müslüman bir kimse o zamana rastlayıp Allah’tan dünya ve ahirete dair hayırlı bir şey dilerse, Allah ona dilediğini verir. Bu her gece böyledir.”[6]

Kıymetini bilmemiz gereken bir zaman dilimi olarak gecenin dışında Cenab-ı Hakk’ın önem verdiği ve duaları kabul ettiği zamanlardan biri de seher vaktidir. Bu vaktin ehemmiyetini Yüce Rabbimiz bir ayetinde şöyle beyan etmektedir: “Allah’ın rızası ve cennet nimetleri; sabredenlerin, doğruluktan şaşmayanların, huzurda boyun bükenlerin, hayra harcayanların ve seher vakitlerinde istiğfar edip yalvaranlarındır.”[7] Ne kadar güzel bir müjdedir bu! Sabredip doğruluktan ayrılmazsak, Rabbimizin huzuruna çıkıp kulluğumuzu ortaya koyarsak, hayra harcarsak ve seher vakitlerinde O’ndan bağışlanma dilersek rızâ-i İlahi’ye erişeceğimizi ve cennet nimetlerine kavuşacağımızı soluklayan bir müjde! Herkesin derin uykuda olduğu ama kâinatın dirildiği, mahlukatın zikre başladığı ve belki de günün en tatlı saatleri olan seher vaktinde yapılan duanın önemini ortaya koyan bir müjde!

Duaların kabul edildiği çok özel ve uzun bir zaman dilimi de Ramazan ayıdır. Rabbimiz bu ayı adeta arınma ve isteklerimizin kabulü için elverişli bir zemin ve zamana dönüştürmüş, O’nun elçisi Muhammed (s.a.s.) de Ramazan’ın ilk gecesinde cennet kapılarının açıldığını, bu ayın her gecesinde Rabbimizin tevbe istiğfar edenleri bağışlayacağını ve dua edenlere de istediklerini vereceğini haber vermiştir.[8]

Ramazan ayında duanın reddedilmediği bir zaman da iftar anıdır. Bununla ilgili Efendimiz (a.s.v.) “Oruçlunun iftar vaktindeki duası reddedilmez.”[9], “Oruçlunun orucunu açarken yapacağı dua reddedilmez.”[10] buyurmaktadır. Bu vesileyle hem kendimiz oruçluyken dua etmeli hem de diğer oruçlu kimselerin duasını almaya gayret etmeliyiz.

Senenin içinde Ramazan ayı önemli olduğu gibi, haftanın içinde de Cuma günü önemli ve değerlidir. Dualarımızın kabulü için kaçırmamamız gereken bir fırsattır o. Zira Efendimiz (s.a.s.) “Cuma günü içinde öyle bir vakit vardır ki, Müslüman bir kul namaz kıldığı halde o vakte rastlar da Allah’tan bir şey dilerse, muhakkak Allah onun dileğini yerine getirir.”[11] buyurmaktadır. Hadisten de anlaşıldığı üzere o vaktin ne zaman olduğu belli değildir. O yüzden Cuma gününe ayrı bir değer vermek ve onu an be an değerlendirmeye gayret etmek gerekir. Böylece duanın kabul edildiği vakti yakalamak mümkün olacaktır.

Cuma günü dışında duaların kabul edildiği başka günler de mevcuttur. Bunlardan biri Berat gecesidir. Bununla ilgili Hz. Peygamber (s.a.s.) “Şaban ayının yarısı (Berat gecesi) gelince gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçiriniz. Cenabı Allah, o gece Güneş’in batmasıyla dünya göğüne iner ve şöyle der: ‘Benden af dileyen yok mu; onu affedeyim. Rızık isteyen yok mu; rızık vereyim. Şifa dileyen yok mu; şifa vereyim.’ Allah Teâlâ, Şaban’ın on beşinci geresi (Berat gecesi) tecelli eder ve ana-babaya asi olanlarla Allah’a ortak koşanlar dışında bütün kullarını bağışlar.”[12] (21) Bu hadiste geçen hitap beni çok etkiler. Zira siz yeter ki isteyin buyurmaktadır Rabbimiz. İfadeler çok açık ve net… İstediğimizin verileceği garanti ediliyor adeta. Bize de istemek kalıyor, samimi ve içten bir şekilde…

Sevgili Peygamberimiz “Kulun Rabbine en yakın olduğu hâl secde halidir. İşte bu sebeple secdede çok dua etmeye bakın!”[13] buyurarak Rabbimize yakın olduğumuz hâlin önemine dikkat çekmiştir. Bu halin gerçekleşmesi gereken en güzel ve özel yer secdedir. Secdeyi bu özelliğinin farkında olarak ihya etmek gerekir. Oradan hızla ayrılmak yerine benim Rabbime en yakın olduğum yer burası deyip dua ile orada vakit geçirmeye çalışmalıdır. Tabii namaz içerisindeki secdelerde diğer dualarımızı katmadan “Sübhane Rabbiye’l-a’la” demek, namaz dışındaki nafile secdelerimizde ise secdeye has bu cümleyi üç kere tekrarladıktan sonra özel dualarımızı yapmak daha doğru olacaktır. Secde hali dışında Rabbimize yakın olduğumuzu hissettiğimiz bazı anlar da olabilir. Kalbimizin kırık olduğu ve doğrudan Rabbimizle bağ kurduğumuzu hissettiğimiz anlar… İşte o anlarda da duamızın kabul olabileceğini Peygamberimizin bahsi geçen son hadisinden çıkarmak mümkündür.

Bazen de bazı insanları duamızın kabulüne vesile edebiliriz. Kimleri mi? Onun açıklaması Peygamberimizin şu hadisinde: “Makbul olduğunda şüphe bulunmayan üç dua vardır: Mazlumun duası, misafirin duası, babanın çocuğuna duası.”[14] Mazlumun yanında olup onu desteklememiz, misafiri (yolcuyu) ağırlayıp onu memnun etmemiz ve babamızın duasını almamız Rabbimizin katında çok değerli… Öyleyse bu hususlara da dikkat ederek dualarımızı güçlendirip, kabule karin olmasını sağlayabiliriz.

“Rabbim dualarımızı hayırlı bir şekilde kabul eylesin!” duasıyla bitirelim makalemizi. Amin, Allah’a emanet olun.

Dr. Nurdan MENDEŞ

 

[1] Mü’min, 40/60.

[2] İbn Ebî Şeybe,el-Musannef 6/31 (29248).

[3] Tirmizî, Daavât 129.

[4] Tirmizî, Daavât 79.

[5] Tirmizî, Ebvâbu’s-salât 329.

[6] Müslim, Müsâfirîn 166,167.

[7] Âl-i İmrân, 3/17.

[8] Bkz. Müsned, 4/22.

[9] Tirmizî, Daavât 129.

[10] İbn Mâce, Sıyam 48.

[11] Bkz. Buhârî, Cum’a 37, Talâk 24, Daavât 61; Müslim, Müsâfirîn 166,167, Cum’a 13-15.

[12] İbn Mâce, İkametü’s-Salât 191; Tirmizî, Savm 38.

[13] Müslim, Salât 215.

[14] Ebû Dâvûd, Vitr 29.

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.