islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5258
EURO
34,7745
ALTIN
2.493,08
BIST
9.524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
15°C
İstanbul
15°C
Az Bulutlu
Cuma Hafif Yağmurlu
14°C
Cumartesi Az Bulutlu
19°C
Pazar Az Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
19°C

Durkheim’in İntihar Teorileri Türkiye İçin Ne Kadar Geçerlidir? (1)

Durkheim’in İntihar Teorileri Türkiye İçin Ne Kadar Geçerlidir? (1)

Basından Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca, son dönemlerde meydana gelen toplu “intihar vakaları ve etkileri”ni araştırmak üzere bir araştırma komisyonunun kurulduğunu öğrenmiş oldum. Şüphesiz intihar vakıalarının etkilerini araştırmak önemli. Ama sebeplerini de ortaya çıkartmak, sorunun çözümüne bulmak adına herhalde daha elzem olsa gerek. Bununla ilgili olarak biz daha evvel birisi sosyal devlet, diğeri de riskli gruplar kapsamına giren kişi ve aileler üzerinden tavsiye niteliğinde iki yazı kaleme almıştık.

Bugün ise devletin hazırlayacağı rapora katkı sağlayabilir düşüncesi ile konuyu, sosyoloji biliminin kurucusu olarak kabul edilen Fransız düşünür David Emile Durkheim’ın (1858-1917) 1897 yılında kaleme aldığı “İntihar” (Le Suicide) kitabından yola çıkarak ele alacağım. Durkheim’in intihar araştırması, çevresel sosyal şartlar ile belirli şahsî duygular arasındaki muhtemel bağlar üzerine kurgulanmıştır. Buna göre duyguların oluşumu ve gelişimi, reel sosyal şartların bir sebebi ve bir neticesidir. Dolayısıyla sosyal odaklı intihar vakıalarının kapsamına zihinsel/ruhsal bozukluklar, ırk, iklim gibi unsurlar girmemektedir. Durkheim, sosyal ilişkiler bağlamında ortaya çıkan farklı intihar tiplerini üç grupta belirlerken, kişilerin intiharına sürükleyen duygusal motivasyon düzeyine işaret eder. Sosyal belirleyiciler, duygusal gerekçeler ve intihar olayı arasındaki karmaşık ilişkileri anlatan üç intihar tipinin özelliklerini yakından tanıyalım:

Kendini Başkaları İçin Feda Etmeye Bağlı İntiharlar

Bireysel intihardan tamamen farklı olarak burada kişi, topluma/siyasete gereğinden fazla entegre veya sevdiği/taptığı bir kişiye aşırı bağlı olmanın bir soncu olarak intihara sürüklenmektedir. Toplum üyelerinin davranış kalıpları tek taraflı olarak sadece “birimiz hepimiz/liderimiz için” anlamında “kolektif yarar” veya “tapılan kişi uğruna” ise bu durumda şahsiyetçilik tamamen arka plâna itilir. Şahsiyetini ve hür iradesini yitirmiş bir insan, her türlü iktidarın, bağlı olduğu liderinin veya içinde bulunduğu sosyal kurumunun (cemaatinin) itaatkâr bir kölesidir. Bu saptırılmış sorumluluk duygusu ile kişiler, intiharı bir toplumsal görev veya lidere bir vefa olarak addedebilir.

Mesela Atatürk‘ün ölümünden hemen sonra çocukluk yıllarından beri kendisine en yakın olan, zamanın Bilecik Milletvekili Salih Bozok, ‘‘Ben hayatımı Atatürk’ümüzün hayatına raptetmiş ve ondan sonra yaşamamaya karar vermiş birisiyim…Onun var olmadığı bir dünyada yaşamanın hiçbir anlamı yoktur’’ sözleriyle Atatürk’e patolojik bir aşkla tapacak düzeye gelmiş ve tabancası ile intihar teşebbüsünde bulunmuştur.

Başkası için kendini öldürme/yakma olayı, Hint kültüründe/inancında geleneksel olarak asırlardan beri var olagelmiştir. Eşini kaybeden Hintli bir kadının (Sati), kendisini yakması bu bağlamda zikredilebilir. Sözlük itibariyle “sadık dul kadın” anlamına gelen “Sati”, aslında Hint mitolojisinde yer alan “Shiva” Tanrısının eşinin ismidir. Hint toplumunda kadın yakma geleneği resmen 1829 yılına kadar devam etmiştir. Geçmişte Hindistan’da dul kadın, ya ölen kocasıyla birlikte, ya da kocasının başka bir yerde ölmüş olması hâlinde tek başına ateşe verilmekteydi. Teorik olarak böyle bir uygulama, dul kadının kendi isteği üzerine gerçekleşmekteydi. Ancak, bu geleneğe uymayan dul kadınlar, toplum tarafından dışlanmaktaydı. Hint saray geleneğinde önceleri sadece dul Kraliçelere mahsus olan bu uygulama, zamanla topluma da sirayet ettikten sonra gelenekleştirildiği düşünülmektedir. Her ne kadar 1829 yılında “Sati Uygulaması”, İngilizler tarafından yasaklanmış ise de Hindistan’ın bazı bölgelerinde halen kendini yakma olayları görülmektedir.

Gelecek yazımıza Durkheim’in ortaya koyduğu “Sosyal Çevreyle Bağların Kopmasına Bağlı Bireysel İntiharlar” ile “Anormal Şartlara Bağlı İntiharlar” konusunu ele alacağız.

Prof. Dr. Ali SEYYAR

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.