İnanın iktidar kanadında ilmi ve fikri anlamda düzeyli adam pek azdır. Ama CHP ve Kamâlist kadrolar içinde o kadarını bile bulamazsınız. Bunlara bir örnek de Emre Kongar’dır.
Bu zat, Ülkemizin bir buçuk asırda oluşmuş problemlerini Recep Tayyip Erdoğan’a ve Külliye’ye bağlayan ve iktidarın el değiştirmesiyle ülkenin erdemler kazanacağını ve sosyal adalete kavuşacağını ileri bir süren bir sığlık içinde.
Ne yapalım kanlı devrimlerle Ülkemizi Batı’ya bağlayan cücelerin yetiştirebildiği aydın tipi de bu kadar.
Fikir ayaklarımızla medya içinde dolaşırken Emre Kongar’ın Cumhuriyet’teki son makalesinden gözümüze takılan bazı bölümler şöyle:
“Saray yer, halk bakarken!
Devlet, bütün kurumları çökertilip tek bir kişiye indirgendiğinde…
Devlet, halktan kopartılarak Saray’a hapsolduğunda…
Halk “tasarruf tedbirleriyle” inim inim inletilirken Saray “itibardan tasarruf etmediğinde”…
7 milyondan fazla asgari ücretli, 11 milyon emekli, dolayısıyla aileleriyle, en az 70 milyon kişi, açlık sınırının altında yaşarken Saray tok yattığında…
Yani “Saray yerken halk baktığında”…
Asgari ücretin “sefalet düzeyinde” belirlenmesi, “bardağı taşıran bir damla” olmuş…
Ülkede, sandığa yansıyacak bir “kıyamet kopmuştur!”
Şimdi sorun, bu “ekonomik, toplumsal ve siyasal kıyametin”, sandığa yansıtılmasının sağlanmasıdır.
Demokratik Laik Rejimi kurtarmak isteyen öteki siyasal partilerin liderleri, bireysel egolarını ve parti içi hesaplaşmaları aşıp, bu inceliği gösterebilecek ve Türkiye’yi bu kâbustan kurtarabilecekler” midir?”
Emre Kongar’ın bütün bu tespitlerinde aşırılık olmakla birlikte hakikat payı da var. Hayır yok, diyemeyiz. Ancak var olan sosyal adaletsizliğin temelinde kişilerden çok Batıcı sistem vardır.
Bir tek laik erkek ve kadının katkısı olmaksızın İslami ruhla verilen Kurtuluş savaşından sonra yalnızca 1925- 1927 arasında ”İstiklal mahkemeleri” aracılığıyla pek çok insanımızın kanı akıtılarak kurulan Batıcı sistem Ak Partiye rağmen bu gün de iktidarda. AK Partiyi de teslim almış durumda.
Batıcı sistem “Borca dayalı para ve faiz dayalı ekonomik” düzene evrilmiş milletimizin kanını emiyor. Kurulan materyalist Kemalist eğitim sistemi ile de insanımız ahlaken çökertilmiş.
Emre Kongar’ın alıntıladığım cümlelerini okurken Recep Erdoğan ve Külliye’den çok Kamâl Atatürk ve “Dolmabahçe Sarayı’nı hatırladım.
Bir tek laik erkek ve kadının katılmadığı İslami ruhla kazanılmış Kurtuluş savaşından sonra savaştığımız ülkelerin inanç ve yaşam kurallarını alarak kültürel esarete sürüklendik.
Milletimiz aç ve çıplak iken kanla sağlanan iktidarın sağladığı imkânlar ile bazı insanlar ! Paris’te diktirdikleri elbiseleri giydiler. Yarı diktatör bir yönetim uyguladılar. Kanunla soyadı aldılar. Seçimsiz iktidarlarını sürdürdükleri bir sırada eski sahiplerini hainlikle suçlayarak yurt dışına attıkları insanların SARAY’ına çöreklendiler ve orada can verdiler.
Anlatmak istediğimiz husus şudur. Sayın EMRE KONGAR’ın “Devlet, bütün kurumları çökertilip tek bir kişiye indirgendiğinde…Devlet, halktan kopartılarak Saray’a hapsolduğunda...” şeklindeki tespitleri doğruysa, bu işler bizde yeni başlamadı. Sonradan gelenler, ne gördülerse Atalarında gördüler.
Emre KONGAR da benim gibi bir ayağı kabir çukurunda olan ülkemiz insanı. İlmi birikimi gereği artık şahıslarla değil, onları da kuşatan sistemle ilgilenmelidir.
Bize göre asıl büyük bela Kemalizmin de ağası olan Batıcı sistemler. Bu sistemlerden kurtulmadıkça bataklık büyür. Bu bataklıkta her çeşit sinek de ürer.
ALİ RIZA DEMİRCAN
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-
YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ
Muhterem Hocam,
Yine konuya damardan girdiniz; dünyada en zor laf anlatılacak kitle Kamalist kitledir. Gözleri var görmez, kulakları var işitmezler ..
İnanmadığını söyleyip yazanlar veya inandıklarını kişilere göre farklı değerlendirenler inandırıcı ve etkili olamaz.
Recep Tayyip Erdoğan yapınca yanlış olan M.Kamal yapınca kabül görüp tenkit edilmiyorsa, bu çifte standart sizi itibarsız ve gayri ciddi kılar. Cumhuriyet isimli dikta sistemin temelinde, entrika, darbecilik, irtikap, yalan talan, savurganlık, israf, içki fuhuş vardır. Bunlara karşı olan bu sistemden memnun olmaması gerekir; eğer sistem ve banisine karşı tavrınız yoksa bu vasıflardan rahatsız olduğunuzu söylemekte samimi olamazsınız.
Meselenin esası sisteme taalluk ettiği halde sisteme taraftar, kişilere karşı olmak çıkarcı ve menfaatçı olmaktır;
hizipçilik yapmaktır. Gerisi lafugüzaftır vesselam.