islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5788
EURO
35,0430
ALTIN
2.459,26
BIST
9.830,02
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Az Bulutlu
Cumartesi Hafif Yağmurlu
16°C
Pazar Az Bulutlu
18°C
Pazartesi Az Bulutlu
18°C
Salı Az Bulutlu
19°C

Evlatlarımıza, Gençlerimize ve Neslimize Umut Vermeliyiz

Evlatlarımıza, Gençlerimize ve Neslimize Umut Vermeliyiz
30 Temmuz 2022 10:59
A+
A-

Bir kaç gün önce son derece sevinç veren bir hadise yaşadım ve “Z” kuşağı denilerek kasıtlıca (bilinçli olarak) bizlerden  ayrıştırılan, onlardan umutsuz vakıa diye düşünülmesini manipüle ederek yetişkinlerin ve ebeveynlerin her türlü haksız eleştiriyi kendi çaba ve gayret muhasebesini gereği gibi yapmadan onların üzerine çevirerek günah keçisi yaptığı neslin, neslimizin ne kadar umut verici olduğuna bir kere daha şahitlik ettim.

Hanım kızlarıma hat alınana kadar okul ve arkadaş Whatsapp guruplarında benim numaram kayıtlı idi.

Ergen yaşta olup onlarca genç hanımın bulunduğu bir Whatsapp grubundan (Kur’an Kursu Koordinatörü ve Eğitmen) bir annenin bulunması elbette gençler için pek de sevimli olması beklenen bir durum değildi.

Evlatlarıma ve bana ait onlarca whatsapp  gurubunun bende bulunarak telefonumun sürekli çevrim içi olması ve arka arkaya gelen yüzlerce bildirimin varlığı da benim açımdan çok da kolay değildi.

Doğal bir süreç olarak hanım kızım beni Whatsapp grubundan azad edip kendisini ekleyebileceklerini arkadaşlarına söylemiş ve guruptan çıkarılmışım. Bunun üzerine grup arkadaşlarının  itirazları gündeme gelmiş. Bir çoğunun yüzünü dahi pandemi ve ev okulu sebebi ile görmediğim, tanımadığım gençler; “Neden anneni çıkarıyoruz? Anneni guruptan çıkarmayalım. Biz onun attığı mesajları gurubumuzda  ve Whatsapp durum paylaşımlarında takip ediyor,  hepsini okuyor ve hepsinden faydalanıyoruz. Annen gurupta kalsın.” diyerek guruptan çıkmamamı, bilakis grupta kalmamı istemişler. Kızım  onlarla olan bu diyaloğu fotoğraflayarak bana gönderdi ve grupta kalmamı rica etti.

Onlar için rica sebebi olan konu, benim göz aydınlığı ve göz nuru idi.

Yıllardır çaba sarf ettiğim ve kendimi Allah’ı razı etmek, Peygamberi (as) gayrete yakışır duruşu sergilemek üzere gösterdiğim sabrımın belki küçük bir meyvesi idi. Gençliğin güzelleşmesi Meryem’ler, İsa’lar, Mus’ab’lar, Yasir’ler,  Aişe’ler, Hafsa’lar yetişmesine katkıda bulunmak adına gayret ettiğim vefanın ve cefanın büyük bir müjdesiydi.

Beni tekrar guruba dahil ettiler. İnanın gözlerim yaşardı mutluluktan.

Gruba dahil edilince hemen onlara şu cevabı yazdım

Ben 28 Şubat’ta sizden birkaç yaş büyük fakat aynı anda küçük bir hanım kız iken çok büyük sıkıntılar çektirilerek kötülükler görerek, üniversiteden atıldım, eğitim, öğretim ve sosyal  hayattan dışlandım fakat sizin gibi güzel çocuklara sahip olmak çocukların yarınları aydın olması ve ilim, irfan sahibi gençler yetiştirmek için hep eğitim kursları açarak emekler verdim. Yakınlarım ve evlatlarım çok iyi bilir çevremde genç bir nesil hiç eksik olmadı.

“Gerçekten mi!.. ” diye şaşırdılar.

O gençler ile tekrar okuma azmimi, mezuniyet videomu ve 28 Şubat yazımı paylaştım.

Çok ilgilerini çekti ve çok beğendiler. Rabbim hepimizin emeklerini mübarek etsin.

Gerçek o ki bu nesil onların bilişsel ve sosyal mekanizmalarına uygun şekilde ulaşılmak zorunda olan çok kıymetli bir nesil.

Onlardan nasıl vazgeçebiliriz ki ?

Nasıl umut kesebiliriz?  Hâla onlar da bizim genlerimiz saklı. İmanda yarışan, kahraman olan, iyiliğe baskın genler uyutulmuş görülse de,  imana, dirilişe ve uyanışa kadar götürecek olan ve Adem Peygambere kadar uzanan atasal kodlarımız hâla onlarda saklı.

Yolumuzu kaybetmemenin ve doğru yolu bulamamanın verdiği  ‘’Ne olacak?’’ bu işler telaşına kapılınca ne yapacağımızı bilemiyoruz fakat  imdadımıza bazı ayetler yetişir:

“Senin Rabbin sonsuz Kerem sahibidir” (Alak-3)

Yeter ki “Din samimiyettir” unutmasın kişi.

Davası ücret, çıkar, piyasa, moda, lüks, medya ve hırs olanlar; süflî emellerinin takipçisidirler.

“Beni yaratan, elbet yolumu da gösterir.” (Şuara 78)

Sizden bir ücret istemeyen o kimselere tâbi olun, onlar doğru yoldadırlar. (Yâsîn, 36/21)

Yüzyıllar boyu ilk insandan bu yana herkes nesillerinden yana kaygı ve korku içinde yaşamış,  peygamberlerin davetine uyanlar kendileri ve nesilleri için bir şeyler yapabilmişlerdir.

Hakikatin arayışına düşenler kendilerini ve nesillerini kurtarabilenlerdir.

Emeklerimizi, maddi ve manevi varlığımızı cömertçe bu yolda harcamak gerekir.

Evlatlarımızın eğitimden yaşamsal ihtiyaçlarına kadar her şeyi para ile karşılıyoruz. Ahiretin bedava olabileceğini nasıl düşünüyoruz?

Anam babam sana feda olsun ya resulallah, diye bilmek ne kadar güzel?

Bunu yaşayabilmenin gayreti içerisinde bir hayat bitirebilmek ne onur verici…

Samimi olanlar kaybetmez, her daim galiptirler. Gençlere samimice ve sevgimizin en masum, dürüst hali ile yaklaşmalı. Bakın istatistikleri açıklanan gençlik hezeyanları bize neyi haber veriyor.

“İntihar teşebbüsünde bulunmuş 60 öğrencinin katıldığı bir ankette %80’i intihar nedeni olarak ‘hayatın anlamsız göründüğünü’ gerekçe göstermiş. Bu cevabı veren öğrencilerin %93’ü ise aktif yaşamları olan, yüksek akademik başarıya ve iyi aile ilişkilerine sahip öğrencilermiş.”

TEOG sınavında 120 sorunun hepsini cevaplayarak birinci olan, Ankara Hukuk’ta okurken intihar eden gencin kitabından: “Beni anlayabilecek, bağrına basacak, her halimle olmasa da pişmanlıklarımla beni kabul edecek, yalnızlığıma derman olacak, sesimi duyacak kimse yok mu? Arıyorum.” diyor.

Bu çocuklar arıyor, soruyor. Hayatın anlamını ve manevi boşluğun doldurulamaz yanını yitirmiş,  sorguluyor. Maalesef bunda sebepleri kendimizde aramaktan başka çare yok. Onlar alacaklı, bizler verecekli konumdayız.

İslam’ı yaşamak ve örneklendirmek konusunda Allah bize vazife verdi. Evlatlarımızı, gençlerimizi ve neslimizi de bizden alacaklı eyledi. Bâtıldan koru Rabbim, yolumuzu Hak eyle.

İstikamet üzere halimizi şerh eyle. Zikrinle içimizi, dışımızı pak eyle. Habibinle (aleyhisselatu vesselam) Kur’an’ınla, Kâbe’nin hürmetine, yarın hesap gününde yüzümüzü ak eyle! Âminnn, ya Muin!

Selam ve dua ile kalın…

ETİKETLER: ÜSTMANŞET
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.