islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5005
EURO
34,7513
ALTIN
2.483,07
BIST
9.568,91
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
15°C
İstanbul
15°C
Az Bulutlu
Cuma Hafif Yağmurlu
14°C
Cumartesi Az Bulutlu
19°C
Pazar Az Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
19°C

Faiz Büyük Günah ve Toplum Düzenini Bozmak Suçudur

Faiz Büyük Günah ve Toplum Düzenini Bozmak Suçudur

Ülkemiz insanının İslâm’a saygılı gördüğü için yarım asırdır desteklediği ticari kurum 6.5 milyar dolar faizli borçla gündeme gelmiştir. İlgilileri faizli borçlar konusunu dile getirirlerken günah ve suç işlendikleri bilincinden uzak beyanlarda bulunmuşlardır. Artık Müslümanlar olarak suç ve günah nitelikli işlerimizden de utanç duymaz olduk. İslâmi bir düzende faizin suç olarak işlem göreceği hususu ilahiyatçılarımız tarafından da bilinmemektedir Be sebeple konunun bilinmeyen bu yönlü ile ilgili çalışmamızı sunuyoruz.

Aşağıdaki makalede açıklanan hükümler, seküler/laik bir toplumda değil Kur’ân ve Sünnet yasalarına göre yapılandırılmış bir toplumda uygulanabilir kurallardır.

Şanı yüce olan Rabbimiz Mekkî Rûm sûresinin 39. âyetinde faizi yermiş, Medenî A.İmran Süresinin 130. âyetinde birleşik faiz yasaklamış ve Bakara 275 ile de faizi tüm türleri ile haram kılmıştır.

Rabbimiz, haram kılındığını bilerek faizli işlemleri sürdürenlerin Cehennem azabı ile cezalandırılacaklarını da bildirmiştir. Ancak âhiret cezasıyla yetinilmemiştir. İslâm Dîni’ne gerçekten inanılıyor/güven duyuluyorsa faizli işlemlerin bırakılması, aksi takdirde kendilerine Allah ve Peygamberi tarafından bir diğer anlatımla İslâm Düzeni tarafından savaş açılacağı bildirilmiştir.( Bakara 278-9)

Peygamberimiz bu âyetlerin çizgisinde yönettiği İslâm Toplum’unda faizi müminlere yasakladığı gibi egemenlik alanı içindeki gayr-ı müslim topluluklara da yasaklamıştır. Mesela Necranlılar[1] ve Taiflilerle[2] yaptığı anlaşmalarda faizli işlemler yapılmayacağı şartını koymuş, bu yasağı ihlal edeceklerin yapılan sözleşmelerin sağlayacağı dokunulmazlıklardan yaralanamayacakları açıklanmıştır.

Yukarıda değinilen Bakara sûresinin 279. âyetinde, “Eğer faizli uygulamayı bırakmazsanız Allah’ın ve Elçisinin (İslâmi Düzen’in )size harb/savaş açacağını bilin…” buyrulmaktadır.[3]

Hac 39, Nisa 91 ve Bakara 190’da açıklandığı üzere Kur’anî düzende savaşa girilmesi ancak savaş açılması durumunda meşru olacağı için faiz sistemini kurup yaşatma savaş ilan etmedir. Bu sebeple Bakara 279, “savaş açtığınız için size savaş açılacağını bilin“şeklinde anlaşılmalıdır.

Bu âyette “harb “sözcüğü kullanılmaktadır. Faiz sistemini kurup işletmek savaş açma olduğu için İslâm Düzeni tarafından savaş açılma sebebi olacaktır. Hz.Ebebekir döneminde İslâm Devleti’ne ödenmesi gereken zekâtları vermeyeceklerini bildiren topluluklara toplumsal kaos olarak açıklanabilecek Fesad’a sebebiyet verdikleri için ( Allah bilir Mâide 33’den dolaylı bir çıkarımla ve) sahâbelerin onayıyla savaş açılabildiğine göre[4] faizli işlemleri sürdüreceklerini bildirilen topluluklara ve fertlere de Kur’ân’ın sarih hükmü gereği savaş açılabileceği zahirdir. Açıklamalarımızı sürdürelim:

a.
İslâm Düzeni’nin egemen olduğu toplumda Müslüman veya gayrı müslim faizciler bir güç oluşturup faizli yapıyı kurup işleteceklerini bildirir ve filen uygulamaya geçerlerse onlar üzerine silahlı kuvvetler gönderilerek savaş açılabileceğini açıkladık. Ancak savaş açılması gereği yalnızca Bakara 279’ un gereği değil Maide 33’ün de icabıdır. Bilinmesi gerektiği üzere Maide sûresinin 33. âyetinde şöyle buyurulmaktadır:

Allah’a ve Elçisi’ne karşı harb edenlerin/savaşanların ve yeryüzünde fesadı yaymaya çalışanların cezası öldürülmeleri veya asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi yahut yeryüzünden sürülmeleri/hapsedilmeleridir. İşte bu, onların bu dünyada uğrayacakları aşağılıktır. Öteki dünyada ise [daha] korkunç bir azaba uğrayacaklardır.”[5]

Bu âyette “Yuharibunellahe ve Resulehü ve yes’avne fil’erdi fasadaen/ Allah’a ve Elçisi’ne karşı harb edenlerin/savaşanların ve yeryüzünde fesadı yaymaya çalışanların” şeklinde “savaş açma ve fesad çıkarma” fiilleri kullanılmaktadır. Faiz Sistemi’ni ikame etmenin Allah’a ve Resûlü’ne savaş açma fiili olduğunu Bakara 279’dan biliyoruz. Bu fiilin faiz yoluyla toplum servetini sömürme girişimi olarak fesad suçunu içerdiği de açıktır.[6]

Dolayısıyla faiz sistemini ikame Maide 33’ ün icabı olarak da savaşılması gereken bir sosyal olgudur.

“Allah’a ve Elçisi’ne karşı harb edenlerin/savaşanların ve yeryüzünde (İslâm ülkesinde veya islâm ülkesinin anlaşma yaptığı ülkede) fesadı yaymaya çalışanların “ – silahlı veya silahsız başkaldırı şekline göre- uygulanacak cezası ise öldürülme, asılma veya el ve ayakların çaprazlama kesilmesi ya da sürgün edilmedir. Maide 34’e göre bu cezanın bir kısmından olsun kurtulabilecekler yenilip yakalanmadan/ele geçirilmeden önce tövbe edip teslim olabilenlerdir.

b.Kur’’ân ve Sünnet yasalarına göre yönetilecek toplumda başkaldırıcı bir güç oluşturmaksızın Müslümanlar veya gayr-ı müslimler tarafından ferd ferd yapılacak faiz eylemlerine de savaş ilan edilebilir. Bu savaş, İslâm toplumunda kaos oluşturabilecek ısrarkâr faizci fertler için siyasî, ekonomik ve toplumsal aktivitelerini engelleme, hukukî ve malî yönden cezalandırma şeklinde olabilir.

Suça birebir karşılık olarak nitelenebilecek Kur’anî ceza, bu tür cezaların mesnedini oluşturabilir. Şûra 40 da şöyle buyrulur:

Bir suç, ancak her yönü ile ona denk olacak bir ceza ile cezalandırılır. Kendisine karşı suç işlenmiş kişi bağışlar ve uzlaşıyı sağlarsa mükâfatını Allah’tan alır. Allah cezalandırmada aşırı gidenleri sevmez.”

İslâm Ceza Hukuku’nda tüm suçlara uygulanabilecek genel bir yasa olan bu âyet ve benzerlerine göre verilebilecek ceza, kısmen işaret edildiği üzere toplum düzenini bozmak olarak başta kamu haklarından yoksunluk, ticaretten, ithalat ve ihracattan men veya faiz yoluyla kazanılanın bir misli malî ceza ya da benzerleri olabilir. [7]

Doğruları en iyi bilen Allah’tır. Bu yazımızla ilmi bir tartışma başlatabilirsek hayırlara vesile olacaktır.


Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.