islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
16°C
İstanbul
16°C
Az Bulutlu
Pazartesi Az Bulutlu
17°C
Salı Az Bulutlu
17°C
Çarşamba Az Bulutlu
19°C
Perşembe Hafif Yağmurlu
18°C

HAÇLILAR KUR’AN YAKIYORSA…! 

HAÇLILAR KUR’AN YAKIYORSA…! 
12 Ağustos 2023 09:00
A+
A-

Haçlılar hırçınlıklarını yaparlar. Onlar dünya kamuoyu önünde Kur’an yakıyorlar. Onların Kur’an yakmaları yalnız hakaret değil, ayni zamanda ağır tehdittir.
Asırlarca haçlılar Osmanlı medeniyetinin rızıkları ile beslendiler ve âdil düzeni ile güven içinde yaşadılar. Buna rağmen Malazgirt yenilgisi, Rumeli fethi, Ayasofya camiye tahvili ve Viyana muhasarasına varıncaya kadar birçok kuyruk acılarını unutamadılar. Osmanlı yönetiminde refah ve huzurla yaşamalarına rağmen bunca kuyruk acıları onları sürekli olarak tahrik etti. Başta kilise olmak üzere devlet politikaları haline getirdikleri İslam düşmanlığı onları sürekli olarak aşırılaştırdı.
Onlar aşırılaştılar müslümanlar, ciddiyetini algılamadılar. Tevhid sisteminden koptular. İslam kardeşliğini kaybettiler. İlmî alanda çöküş yaşadılar. Doğal olarak ferdiyetçi, sığınmacı ve çıkarcı nesiller türemeye başladı. Batı bundan yararlanmasını planladı. Özellikle jön Türkler ile başlayan bu hareketi aleyhimizde ustaca kullandılar.

İçimizde tefrikayı kızıştırmak için milliyetçiliği körüklediler. Millet-i Sadık’a olarak adlandırılan ermeni ve diğer unsurları Osmanlıdan koparıp parçalamaya yöneldiler. Bu çalışmaları arasında milletimizi dinî değerlerimizden uzaklaştırma taktiklerine ağırlık verdiler. Tekke ve medrese anlaşmazlığını tetiklediler. Eğitimimizi sığlaştırdılar. Bütün güçleri ile Kur’an’ı ve Kur’an’î değerleri unutturmaya yöneldiler.
Bu konuda birçok alanda başarı sağladılar. Bir taraftan da bu çalışmaları bütün İslam coğrafyasına yaymaya gayret ettiler. Özellikle aileyi yıkmayı ön plana aldılar.

Bunca çöküşü taçlandırma noktasına geldiler. Ülkemizde şeri’atı yasaklattılar. Hilafeti lağvettiler. Bu meşûm olayla mükemmel ve mücellâ bir devri kapattılar. Halifeliğin ilgası ile koskoca ve tarihe destanlar nakşetmiş İslam âleminin başını gövdesinden ayırdılar. Güçlendiler ve şımarabilecekleri kadar şımardılar, aşırılaştılar. Tabii bu seviyesizliği demokrasi sayesinde yaparken elbette İslam âleminin nabzını da kontrol ediyorlar. Ciddi bir direniş ile karşılaşmadıkları için daha da iştahlanıyorlar. Bu kadar münasebetsiz, bu kadar seviyesiz ve bu kadar düşmanca saldırı dünya İslam âlemini rencide etmektedir. Buna rağmen Batı hiristiyanlığı karşısında müslümanların yapacakları hiçbir etkinlik görülmemektedir. Hiç acımadan şu müslüman sorumluları yargılamak ne kadar değer ifade eder, düşünüyorum.

Bundan yüz küsur sene önce Rus askerî birlikleri Trabzon Sürmene’ye kadar işgal ederler. Bundan sonrasını Ehli Kur’an ve Kur’an âşığı eski İstanbul Merkez Vaizi merhûm Halim Öztürk Hoca efendiden dinleyelim; Babası küçük hacı efendi, Rus askerleri kütüphanedeki kitaplarını yere döker dağıtırlar. Rus komutan kitapların arasından Kur’an’ı Kerimi alır yere atar üstüne çıkar, çiğnemeye başlar. Hacı efendi hüzünlenir ağlamaya başlar. Rus komutan tercümana döner seslenir.

Sorun bakalım, bu ihtiyar niçin ağladı? Hoca efendi kitaplarımı döküp dağıttınız Üstelik Kur’an’ımı çiğnediniz. Ölseydim de bunu görmeseydim, diye ağlıyorum der. Rus komutan âdeta bir şeyleri hatırlatır gibi ve azarlayıcı bir eda ile “bunu, Siz Kur’an’ın ahkâmını terk ettiniz, o zaman düşünseydiniz. Siz ahkâmını terk ettiniz, biz de geldik kâğıdını çiğnedik, ne oldu” diye cevap vermiş. Ben bunu kayınpederim Halim Hoca efendiden dinlediğimde tüylerim diken diken olmuş, kalbim hoplamış ve beynim zonklamıştı. Sanki Rus komutan ciddi bir gerçeği haykırıyordu!
Hani bizim atasözlerimiz var ya ne kadar da manidar oldukları görülüyorlar.

“Söyleyene değil söyletene bakınız. Söyletenin neleri hatırlattığını haftaya İnşaEllah!
Sahi Kur’an’ı yaktırmamak için biz ne yapabiliriz? Esselamualeykum. İlhan Oral

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.