Yüce Rabbimiz Bakara Suresi’nin 251’inci ayetinde:
وَلَوْلَا دَفْعُ اللّٰهِ النَّاسَ بَعْضَهُمْ بِبَعْضٍ لَفَسَدَتِ الْاَرْضُ وَلٰكِنَّ اللّٰهَ ذُو فَضْلٍ عَلَى الْعَالَم۪ينَ
“Eğer Allah’ın, insanların bir kısmının şerrini diğer kısmının eliyle gidermeseydi yeryüzünde düzen bozulur, yaşanılmaz hale gelirdi. Fakat Allah bütün yaratıklar için büyük bir lütuf ve inayet sahibidir.” buyurmuştur.
Hac Suresinin 40’ıncı ayetinde de:
وَلَوْلَا دَفْعُ اللّٰهِ النَّاسَ بَعْضَهُمْ بِبَعْضٍ لَهُدِّمَتْ صَوَامِــعُ وَبِيَعٌ وَصَلَوَاتٌ وَمَسَاجِدُ يُذْكَرُ ف۪يهَا اسْمُ اللّٰهِ كَث۪يراًۜ وَلَيَنْصُرَنَّ اللّٰهُ مَنْ يَنْصُرُهُۜ اِنَّ اللّٰهَ لَقَوِيٌّ عَز۪يزٌ
“Eğer Allah, insanların bir kısmının kötülüğünü diğer bir kısmının eliyle savmasaydı, içlerinde Allah’ın ismi çokça zikredilen manastırlar, kiliseler, havralar ve mescidler yıkılır giderdi. Allah kendi dinine yardım edenlere muhakkak yardım edecektir. Kuşkusuz Allah güçlüdür, mutlak galiptir.” buyurmuştur.
Bu iki ayet-i kerimede dinimizde savaşın adeta gerekçesi ve hikmeti ortaya konulmaktadır. Evet, islamda esas olan savaş değil, barıştır. Zaten dinimizin adı olan İslam kelimesinin bir anlamı da barıştır. Barış içerisinde yaşayabilmek için güçlü olmak ve daima cenge hazırlı bulunmak gerekir. Onun için, “Hazır ol cenge ister isen sulh u salah” denilmiştir.
“Biz savaşa karşıyız, savaş istemiyoruz” diye sosyal medyada boy gösterenler var. Siz istemiyorsunuz ama düşmanınız istiyor, sizin canınıza, malınıza, vatanınıza göz dikiyor. Peki ne yapacaksınız? Canınızı, malınızı, vatanınızı düşmana teslim mi edeceksiniz? Eğer ‘evet’ diyorsanız, sizin için artık söylenecek bir sözümüz yok.
Sulh ve barıştan anlamayan, canınıza, malınıza, vatanınıza göz diken, dininize, ırzınıza, namusunuza saldıran, çoluk-çocuk, kadın-yaşlı demeden vuran, kıran, terör estiren, hiçbir kural ve nizam tanımayan, insanlıktan uzak, azgın ve zalimleri “Biz sizinle savaş istemiyoruz” diye bağrımıza mı basalım?
İslam dini barışı önceleyen bir dinidir, ama, yeri gelince savaşın da kutsal bir görev olduğunu belirtir.
Savaş zulmü, haksızlığı gidermek için,
Vatanın ve milletin emniyetini sağlamak için,
Millet ve devlet için tehlike arzeden unsurları ortadan kaldırarak sulh ve sükûnu sağlama için yapılır.
Allah, yeri gelip şartları tahakkuk ettiğinde cihadı farz kılmasaydı zalimler, hak hukuk tanımayan azgınlar yeryüzünde fitne fesat çıkarırlar, dünyayı yaşanmaz hale getirirlerdi. İçerisinde Allah’a ibadet edilen cami, kilise, havra gibi mabetleri tahrip ederlerdi. Nitekim günümüzde de hedef gözetmeksizin şehirlere füze atıp sivil binaları ve camide namaz kılan insanları vurmaları, teröristlerin ne kadar hak hukuk tanımadıklarını, ne kadar gaddar olduklarını ortaya koymaktadır.
Yurdumuzun her köşesinde milletimiz, teröristlere ‘dur’ diyen askerimize sahip çıkmaktadır.
Milletimiz asker ocağına “Peygamber ocağı” der, savaşa “ölürsek şehid, kalırsak gazi oluruz” inancı ve ruhuyla gider.
Basına da yansıyan Hataylı kadınların görev yapan askerler için yaprak sarması hazırlayıp cepheye göndermeleri,
Hassalı annelerin dolmayı, askerlerin ağzı yanmasın diye acı yapmamaları….. gibi hususlar, diğer milletlerde pek görülmesi mümkün olmayan milletimize has güzel meziyetlerdir.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi