Hindistan hapishane istatistikleri üzerine yakın zamanda yayınlanan bir hükümet raporu, ülke hapishanelerindeki tüm hükümlülerin yarısından fazlasının ya Müslümanlar ya da dalit ve adivasis alt kast grupları olduğunu ortaya koydu. Hindistan Hindu kültüründeki ırk ayırımcılığı uyarınca insanları altı gruba ayırıyor ve en alta da bu iki Hindu grubunu koyup Müslümanları da aşağılamak için yine bu iki alt kast grubuyla özdeşleştiriyor. Ancak en azından hapishane nüfusunun bu şekilde olduğu ortaya çıktı. 2011’de yapılan son Nüfus Sayımına göre bu üç toplumun Hindistan nüfusu içindeki payı %39,4, ya da beşte iki. Ancak bu topluluklardan mahkumların oranı yarıdan daha fazla. Bu üç topluluk, Hindistan’daki ekonomik ve sosyal olarak en dezavantajlı olanlar. Okuryazarlık oranları daha düşük, okul ve yüksek eğitime erişim daha sınırlı, yoksulluk oranları daha yüksek, işsizlik daha yüksek ve ortalama arazi sahipliği büyüklükleri toplumdaki diğer topluluklardan daha az. Bunun yanı sıra, sözde “üst kastlar” tarafından sosyal baskı, şiddet ve ayrımcılığa maruz kalıyorlar.
Dalitler ve adivasisler söz konusu olduğunda, bu toplumsal baskı, asırlık bir miras olmuştur. Müslüman toplum için, Hindu milliyetçi kıyafetlerinin Bharatiya Janata Partisi liderliğindeki hükümetler şeklinde son zamanlarda yükselişi, yeni bir vahşi nefret tacirliği ve şiddet dönemi yarattı. İngiliz sömürgesi dönemiyle başlayan Müslümanlardaki ekonomik ve sosyal geri kalmışlık ve ayrımcılık birleşimi, Hindistan hapishanelerinde daha yüksek hapis oranlarından sorumludur. Bu, ABD hükümetinin en son verilerine göre, ülke nüfusunun yaklaşık %13’ünü oluşturup mahkumların %40’ı olan ABD’deki Zenci topluluğunun durumunu hatırlatıyor.