islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5004
EURO
34,6901
ALTIN
2.496,45
BIST
9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
19°C
İstanbul
19°C
Parçalı Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
20°C
Pazartesi Az Bulutlu
23°C
Salı Az Bulutlu
24°C
Çarşamba Az Bulutlu
21°C

İÇİMİZDEKİ “YERLİ” YABANCILAR

Medine’deki üç yahudi kabilesinden olan Benî Nadir, Hicret’ten sonra düzenlenen Medine sözleşmesine Evs kabilesinin müttefiki olarak katılmıştı.

İÇİMİZDEKİ “YERLİ” YABANCILAR
10 Temmuz 2021 09:24
A+
A-

Musab Seyithan

Medine’deki üç yahudi kabilesinden olan Benî Nadir, Hicret’ten sonra düzenlenen Medine sözleşmesine Evs kabilesinin müttefiki olarak katılmıştı. Başlangıçta Müslümanlara karşı bir tavır içine girmemekle birlikte Bedir savaşından sonra ve Benî Kaynuka Yahudilerinin şehirden sürülmesiyle açıktan düşmanlık yapmaya başladılar. 

Özellikle meşhur şairleri Ka’b bin Eşref, güçlü şiir kabiliyeti ve etkili hitabetiyle Hz. Peygamber’i ve ashabını hicvetmekte, ayrıca Mekke’ye kadar giderek Ebû Süfyan ve diğer müşriklerin intikam duygularını harekete geçirip onları Müslümanlara karşı kışkırtmakta, servetini de bu uğurda harcamaktaydı. Onun İslam aleyhine giderek artan bu açık faaliyet ve hakaretlerinden rahatsız olan Hz. Peygamber, bu duruma bir son verilmesini ve kendisinin eziyetten kurtarılmasını istedi. Bunun üzerine Muhammed b. Mesleme ile birkaç arkadaşının yaptıkları bir planla Müslümanların kutsal değerlerine açıkça hakaret etmekten çekinmeyen Ka’b b. Eşref etkisiz hale getirildi.

 Benî Nadir Yahudileri, Uhud Savaşı esnasında da müşriklerin karargâhına gidip onları Müslümanlara karşı tahrik ettiler. Bunun yanında zaman zaman Müslümanlarla çatışmak istemiş ve Hz. Peygamber’e suikast teşebbüslerinde bulunmuşlardı. Hz. Peygamber kendilerini uyarıp antlaşmaya riayet etmelerini istemişse de olumlu sonuç alamamıştı.

Rasûlullah (sav) Beni Kaynuka Yahudilerinden sonra, anlaşmayı bozmaları ve işledikleri suikast teşebbüsü suçundan dolayı Bedir savaşından altı ay sonra Beni Nadir Yahudi kabilesini de “Medine’yi terk etme” şeklinde cezalandırmak için onların üzerine yürüdü. Onlar ilk başta bu cezayı kabul ettiler. Ancak başmünafık Abdullah b. Übey b. Selül’ün gizlice, “Sakın mallarınızı ve yurdunuzu bırakıp gitmeyiniz! Kalenizde oturunuz. Gerek kavmimden ve gerekse sair Araplardan iki bin kişiyi yardımınıza göndereceğim. Son nefeslerine kadar saflarınızda çarpışacaklardır. Ayrıca Beni Kurayza Yahudileri de size yardım edecektir” şeklinde haber göndermesi üzerine karar değiştirip Hz. Peygamber’e karşı küstahça meydan okuyarak;

-“Biz yurdumuzdan çıkıp gitmeyeceğiz! Elinden geleni yap!” diye haber gönderdiler. (Bak: İbn Sa’d, et-Tabakat, c. 2, s. 57).

Hz. Peygamber, bu haberi aldığında, “Allahu Ekber!” diyerek tekbir getirdi. Daha sonra onların üzerine yürüyüp kalelerini kuşattı. Kuşatmanın devam ettiği sırada başmünafık Abdullah b. Übey, Beni Nadir Yahudilerine;

– “Eğer Müslümanlara karşı direnir ve karşı koyarsanız, biz sizi onlara teslim etmeyiz. Siz çarpışırsanız, biz de sizinle birlikte çarpışırız. Siz yurdunuzdan çıkarılırsanız, biz de sizinle birlikte çıkıp gideceğiz” diye haber gönderdi. 

Münafıkların bu yaklaşımını Kur’an-ı Kerim şöyle haber vermektedir:

 “Münafıkların, kitap ehlinden inkâr eden dostlarına: Eğer siz yurdunuzdan çıkarılırsanız, mutlaka biz de sizinle beraber çıkarız; sizin aleyhinizde kimseye asla uymayız. Eğer savaşa tutuşursanız, mutlaka yardım ederiz, dediklerini görmedin mi? Allah, onların yalancı olduklarına şahitlik eder. Andolsun, eğer onlar çıkarılsalar, onlarla beraber çıkmazlar; savaşa tutuşmuş olsalar, onlara yardım etmezler; yardım etseler bile arkalarını dönüp kaçarlar, sonra kendilerine de yardım edilmez.” (59Haşr:11-12).

Görüldüğü gibi, tarihte Müslümanları dışardan yok etmeye çalışanların yanında onlara cesaret verip ortak tuzaklar hazırlayan içimizdeki yerli yabancılar yani münafıklar hep olagelmiştir.

Şu anda Türkiye’nin kalkınmasını hazmedemeyen, kendi harp sanayiini kuran, iHA’sını, SİHA’sını, denizaltını, helikopterini, füzesini ve hatta uçağını yapma başarısını yakalayan, mavi vatana sahip çıkan, Karadeniz’deki doğalgaz yataklarını keşfeden bir iktidar, emperyalist güçleri müthiş rahatsız etmektedir. Başlarındaki milli lideri ve iktidarını alaşağı edebilmek için formüller geliştirmekte ve tuzaklar kurmaktadırlar.

Bu konuda büyük şeytan, kan içici baş emperyalist Amerika’nın yeni başkanı Joe Bidon, bu planını açıkça dile getirdi:

Bence Erdoğan’a çok farklı bir yaklaşım uygulamalıyız. Muhalif liderleri desteklediğimizi açıkça göstermemiz lazım… Bir yol haritamızın olduğunu açıkça göstermemiz lazım. Düşündüğümüz şeyle ilgili sesimizi yükseltmemiz lazım, bedel ödemeli. Yani çok endişeliyim. Ama benim yaptığım gibi onlarla doğrudan temasa geçip Erdoğan’ı yenecek duruma gelmeleri için hâlâ var olan Türk liderliği unsurlarından daha fazla verim almalı ve onları/muhalefeti güçlendirmeliyiz.” 

İşte içimizdeki “yerli yabancılar”, çağdaş Abdullah bin Übey bin Selül’ler de bu emperyalistlerin kuklaları olarak rollerini yerine getiriyorlar. Başta Kanal İstanbul olmak üzere ne kadar kalkınmakla ilgili proje varsa hepsine toptan karşı çıkıyorlar. 

Ne diyordu Dede Korkut? “Kahpe içerden olunca kapı kilit tutmaz oğul! Halk içinde bozgunculuk yapan haindir oğul!” 

Çeçen Mücahit Şamil Basayev de şöyle der: “Ne zaman düşmanlarımızı mağlup edecek noktaya gelsek, kendi içimizden kurulan tuzaklarla uğraşmak durumunda kalıyoruz. Anladık ki içteki dost görünümlü düşmanlardan kurtulmadan, gerçek kurtuluş mümkün olmuyor.”

Milli duyguları dumura uğramamış vatandaşımız ve özellikle Z kuşağı gençlik bu konuda bilinçlenmeli, içerdeki kahpeyi ve kuklalarla kuklacıyı iyi fark edip oyunu bozmalıdır.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.