islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5004
EURO
34,6901
ALTIN
2.496,45
BIST
9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
13°C
İstanbul
13°C
Yağmurlu
Cumartesi Parçalı Bulutlu
19°C
Pazar Az Bulutlu
20°C
Pazartesi Az Bulutlu
21°C
Salı Az Bulutlu
23°C

İnkârcılara şaşıyorum, bir çamaşır makinası kadar da olamıyorlar!

İnkârcılara şaşıyorum, bir çamaşır makinası kadar da olamıyorlar!

Dr. Vehbi KARAKAŞ 

İnkâr edenlere şaşıyorum. Bir çamaşır makinası kadar da olamıyorlar. Aklı olmayan bir çamaşır makinası ustasını tanıyor, anıyor, haliyle “ben kendi kendime olmadım, tesadüfen olmadım, beni ustam yaptı”, diyor, ustası nasıl istemişse öyle çalışıyor, emrini kusursuz yerine getiriyor. Aklı olan inkârcı insan ise ne yazık ki, “beni Allah yaptı, Allah yarattı”, diyemiyor, Rabbini tanımıyor, verdiği emri yerine getirmiyor, Rabbinin istediği gibi yaşamıyor. 

Abdest almak için banyoya gittim. Çamaşır makinasının ritmi dikkatimi çekti. Yanına vardım, seyretmeye başladım. Öyle bilinçli, öyle coşkulu, öyle bir aşk ve sevda ile Allah Allah Allah diyordu ki hayretimden dona kaldım. Oradan fabrikasına hayalim uzandı, tüm fabrikalara ve derken kâinat fabrikasına baktım. Yerin derinliklerinden kılcal damarlar kanalıyla, ağaçlara, ağaçların dallarına, yapraklarına, çiçeklerine ve meyvelerine erzak taşıyan manevî asansörleri düşündüm. Bu görünmez asansörler olmasaydı, ağaçların başındaki, meyveler nasıl beslenecek, nasıl olgunlaşacaklardı?  

Her yerde müthiş bir faaliyet, her yerde zikir ve ibadet. Hayret hayret hayret! Ne kadar intizamlı ve düzenli çalışıyor her şey. Hangi varlığa ne ayar verilmişse o ayarda çalışıyor. Güneş büyüklüğüne güvenerek daha çok yaklaşıp bizi yakmıyor, daha çok uzaklaşıp bizi dondurmuyor.  Bu kadar muhteşem düzenin arkasında sonsuz bir kudret, sonsuz bir hikmet, sonsuz bir ilim, sonsuz bir rahmet, sonsuz bir adalet ve sonsuz bir muhabbet sahibi olmasaydı bu kâinat bu kadar intizamlı çalışabilir miydi?  

Ben de Şair-i Şehîr gibi bu manadaki şaşkınlığımı ve hayretimi onun mısralarıyla dile getirdim: 

“Şeyh-i ekbere göre en büyük makam hayret 

Ben de şaşkınlardanım ya Rab sonu mu hayret!” 

Dedim. 

Çamaşır makinasını tebrik ettim ve bu tefekkürüme ilham vesilesi olduğu için, aynı zamanda yaratıcısını tanımayan ve anmayanlara görevlerini hatırlattığı için kendisine teşekkür ettim. Biraz daha yaklaştım ve kulak verdim. Ondan hoşuma giden bir söz daha işittim. Diyordu ki: “Bak ben, akılsız olduğum halde akıllı iş görüyorum. Bu halimle bir akıllının eseri olduğumu ilan ediyorum. Evrende gördüğünüz muntazam faaliyet ve evrendeki akılsız varlıklar da akıllı işler görüyorlar. Onlar da bu halleriyle aklın ve şuurun kaynağı olan Allah’ın eserleri olduklarını ilan ediyorlar.”  

İneğe, arıya, ağaca, toprağa, güneşe ve sair varlıklara bakın. Akılları olmadıkları halde ne kadar akıllıca iş görmektedirler. Bunlar bu halleriyle diyorlar ki: Bizim ortaya koyduğumuz bu ürünler, bizim marifetimiz değil, bunlar Allah’ın sanat eserleridir. Bizi de bizim ürünlerimizi de yaratan Allah’tır. Biz sadece birer sebep ve birer vesileyiz. Asıl sevilecek, takdir edilecek ve tapılacak Zat Allah’tır. Bizi sevip, bizi yaratan Allah’ı unutan akıllılar, sevdikleri akılsız varlıklardan da aşağı düşerler. Önce Yaradan’ı sevin, sonra da bizi. Bizi de yine Yaradan’dan ötürü sevin. Onun eseri olduğumuz için sevin. Ne güzel demiş Yunus: 

Elif okuduk ötürü, Pazar eyledik götürü, 

Yaratılmışı severiz, Yaradan’dan ötürü. 

Bir ayetle yazımızı taçlandıralım ve özetlemiş olalım. Allah buyuruyor: 

وَلَقَدْ ذَرَأْنَا لِجَهَنَّمَ كَثِيرًا مِنَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ ۖ لَهُمْ قُلُوبٌ لَا يَفْقَهُونَ بِهَا وَلَهُمْ أَعْيُنٌ لَا يُبْصِرُونَ بِهَا وَلَهُمْ آذَانٌ لَا يَسْمَعُونَ بِهَا ۚ أُولَٰئِكَ كَالْأَنْعَامِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ ۚ أُولَٰئِكَ هُمُ الْغَافِلُونَ 


“Yemin olsun ki, cin ve in­san­lar­dan bir ço­ğu­nu ce­hen­nem için ya­rat­tık. On­la­rın kalp­le­ri (akılları) var­dır; onlarla ger­çe­ği an­la­maz­lar. Göz­le­ri var­dır; on­lar­la gör­mez­ler (ibret al­maz­lar). Ku­lak­la­rı var­dır; on­lar­la na­si­hat din­le­mez­ler. İşte bun­lar, hay­van­lar gi­bi­dir; doğ­ru­su daha sapık ve şaş­kın­dır­lar. Gafil olan­lar da işte bun­lar­dır.”[1]
 


[1] A’raf, 7/179 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.