İsrail’in Yabancı Terörist Savaşçıları: Gizemli İşbirlikleri ve Soykırımın İzleri
Dünya genelinde, binlerce İsrail yanlısı suçlu ve savaş maceraperest, Gazze’deki insanlık suçlarına ortak olmak üzere bölgeye akın ediyor. Bu vahşeti, bireysel sosyal medya hesaplarından açıkça paylaşan teröristler, bunu İsrail adına yaptıklarını da gizlemiyorlar. Her gün dehşet verici olaylar zincirinin bir yansıması sosyal medya hesaplarından paylaşılıyor. Şimdi merak konusu şu: Dünyanın dört bir yanından gelen bu kişiler, Gazze Katliamı’na nasıl katılıyor? Ve bu soykırım suçunun sorumluluğunu nasıl üstleniyorlar?
İsrail’in Vahşi Operasyonları ve Uluslararası İtirazlar
7 Ekim’de başlayan Aksa Tufanı Operasyonu’nun ardından İsrail ve ittifak kuvvetleri, Gazze’ye yönelik saldırılarını sürdürüyor. Ancak bu saldırılar, sadece bir askeri operasyonun ötesine geçerek soykırım boyutlarına ulaştı. İsrail’in işgalci ve insansızlaştırma politikası, bölgede tarihin en vahşi saldırılarından birini gerçekleştirmesine neden oluyor. Bu vahşet, Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından Lahey Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) açılan soykırım davasıyla dahi durdurulamıyor. İsrail, uluslararası baskılara rağmen saldırılarına devam ediyor. Bu durum, bölgesel hukuki ve toplumsal karmaşayı derinleştiriyor.
Batı literatüründe “yabancı terörist savaşçı” olarak bilinen bu kişiler, Cenevre Uluslararası İnsancıl Hukuk ve İnsan Hakları Akademisi tarafından, “Silahlı bir çatışmaya taraf olan devlet dışı silahlı bir gruba katılmak maksadıyla kaynak ülkesini veya mutad meskenini terk eden; ideoloji, din veya etnik motivasyona sahip kişiler” olarak tanımlanıyor. Ancak bu tanımın özellikle İslam coğrafyasındaki kullanımı, terörle mücadele adı altında bölgeye akın eden binlerce suçlunun varlığını gözler önüne seriyor.
Ulusal Yasal Düzenlemeler ve Yabancı Savaşçılar
Batı’da özellikle Fransa gibi ülkeler, terörle mücadele kapsamında başka ülkelerdeki savaşlara katılan vatandaşlarına yönelik yasal düzenlemelere gitmiş durumda. Suriye veya Irak’taki savaşlara katılan ve daha sonra ülkelerine dönen kişilere yönelik adli işlemler, bu ülkelerde sıkça uygulanan bir yöntem. Ancak buna rağmen, bölgedeki geniş coğrafyada İran’ın da dahil olduğu birçok ülkenin, yabancı savaşçıları sahada kullanma pratiği gözlerden kaçmamakta.
Gazze‘de devam eden katliam, uluslararası toplumda İsrail’in insanlık dışı saldırılarının yargılanabileceği umudunu zayıflatmış durumda. Uluslararası Adalet Divanı’nın aldığı karar, bu yargılamanın zorluğunu gösterse de, soykırımın devam etmesi İsrail’in vahşetinin ve hukuk tanımazlığının boyutlarını bir kez daha ortaya koyuyor.
Tüm bunlar olurken ise, Filistinliler çaresiz bir şekilde hayatta kalma mücadelesi vermeye devam ediyor.
İsrail’in Yabancı Terörist Savaşçılarla İç İçe Geçmiş Durumda
İsrail’in yabancı terörist savaşçılarla olan iç içe geçmişliği, bölgedeki krizi derinleştiriyor. Uluslararası toplumun bu krize etkili bir çözüm bulma çabaları sürüyor. Gazze’deki insanlar ise soykırımın gölgesinde hayatta kalmaya çalışıyor. Bu karmaşık durumu anlamak ve çözüm üretmek, uluslararası ilişkilerde önemli bir zorluk oluşturuyor.
İsrail Hamas ile mi savaşıyor? sorusuna verilebilecek tek cevap var… Kesinlikle hayır.. İsrail denilen zalimin, Hamas ile savaşmaya ne cesareti var ne de niyeti…
İsrail Filistin’de sivilleri katlediyor ve büyük bir soykırım gerçekleştiriyor. Ve bunu, haberimizde de okuduğunuz gibi bir çok ülkeden gelen teröristler ile yapıyor. Biz eminiz ki, bu savaş soykırım değil de gerçek bir savaş olsaydı, dışarıdan gelen teröristlerin hiçbiri Hamas’ın karşısına çıkıp savaşmaya cesaret edemezdi…
Biz şundan eminiz ki İsrail, 7 Ekim 2023 tarihi itibarıyla sonun başlangıcını yaşamaya başladı. Kendi sonunu kendi hazırladı. 1948 yılından bu yana, yayılmacı bir politikayla bölgeyi kan gölüne çeviren İsrail, çok zor günler yaşayacağa benziyor…. Şu anda bölgede demografik yapı da değişti ve değişmeye devam ediyor. İsrail’den göç edenlerin sayısı resmi olarak açıklanmasa da AB ülkelerine giden Yahudi sayısının hiç de az olmadığı vurgulanıyor.
Sosyologlar, bir devletin varlığından söz edebilmek için üç temel unsurdan bahsederler.
1-Bir toprak yani kara parçası
2- Bir millet yani insan topluluğu
3-Ortak bir kültür
Birincisi Yahudiler, Filistinlilerin olan o topraklara sonradan gelmiş insanlardır(!) Bu kara parçası onların değildir ve onlarında olmayacaktır. Bunu, “yerleşimci” kılıfı altında körüklemeye çalışsalar da bu gerçek değişmeyecektir.
İkincisi, orada bulunan demografik yapıyı değiştirmek adına İsrail, yıllarca çalışmış, diğer ülkelerde bulunan Yahudilerin Filistin’e göç etmesi için uğraş vermiş ama başarılı olamamıştır. En sonunda Almanya’da gerçekleşen Yahudi katliamından sonra Yahudiler, Filistin topraklarına göç etmeye başlamışlardır. Dolayısıyla Almanya’da gerçekleşen Yahudi katliamın da arkasında Siyonist düşüncenin ve eylemlerinin olduğu yıllar sonra ortaya çıkmıştır.
Üçüncüsü ise, Yahudiler her ne kadar ortak bir kültüre sahip olduklarını iddia etseler de, diğer iki madde gerçek olmadığı için bunun bir geçerlilik payı da yoktur. Kaldı ki, 7 Ekim’den bu yana, Yahudilerin ortak kültürünün tecellisini bütün dünya izlemektedir.
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-