islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3241
EURO
35,1067
ALTIN
2.300,79
BIST
9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
20°C
İstanbul
20°C
Açık
Cuma Az Bulutlu
23°C
Cumartesi Az Bulutlu
21°C
Pazar Az Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
23°C

İYİLİĞİN VE BİLGELİĞİN KAPILARINI AÇALIM

İYİLİĞİN VE BİLGELİĞİN KAPILARINI AÇALIM

Bütün insanlar orijinal olarak doğarlar, birçoğu kopya olarak ölür.”
Kendini bulamadan ve dahi tekamülünü tamamlayamadan…

İnsanlık tarihi boyunca, insan ve insan evladının taklit ederek kendini geliştirmeye çalıştığını biliyoruz. Dolayısıyla role girmek öğreticidir ama o role girilen şey olmak ve o rolde sabit kalmak çoğu zaman bırakın öğretici olmayı, geriletir bile.

‘’Bütün insanlar orijinal olarak doğarlar, birçoğu kopya olarak ölür.’’ sözü burada anlam kazanıyor. Yani kendini bulamadan ve dahi kimlik tekamülünü tamamlayamadan…

Resûlullah Efendimiz as “Allah’ım, imanı bize sevdir; kalplerimizi imanla süsle; küfrü, fıskı ve isyanı bize çirkin göster; bizi doğruyu bulanlardan kıl!” ( Ahmed b. Hanbel, Müsned, 15492) duası ile meşru olana kalbi ve ameli rağbeti temenni ediyoruz.

Şu halde İsveç’te düzenli, eylem koruma planlı, bile bile kasten Kur-an’ ı Kerim yakılıyor. Ve Müslüman olarak nasıl bir duruş sergilenmeli sorusu elbet bizi manen rahat bırakmıyor. Doğru izi takip etmek üzere kaygı oluşuyor.
Taklit etmek, düşünerek canlandırma yapmak, rol oynamak, insanlık için en eski öğrenme biçimi. Üstelik eski olduğu kadar da hızlı bir öğrenme sağlıyor. Ve ilkel beynimiz ‘’Kur-an’ ı Kerim yakılıyor’’ haberine karşın amigdalamızı aktif ederek ‘’vur kaç’’ refleksi ile tekamülünü tamamlayamamış bir motor refleks olarak zalim ve serseri tabiatlı o kimselerin davranışı misali bir davranışı taklit etmeyi bize öğreterek teşvik ediyor.
Kur’an-ı Kerim’i yakma davranışı asla kabul edilir ve sineye çekilebilir değil elbet. Önemli olan karşıt davranışı sergilerken kendi davranış bozukluklarına serserice yeni malzemeler üretmemek, zihnimizin yönetimini bu provokatörlere teslim etmemek. İnsan çoğu zaman düşünüp davranmak yerine davrandığı şeye göre düşünür. Bu bakımdan Batı’dan bize uzanan bu serseri eylem planlarına alet olmamayı başarabilecek şekilde, erdemli davranışları başaran ilk insandan bu zamana Kur-an’i, Nebevi atasal kodlarımızı keşfedip ve onların salih davranışlarını taklit ederek daha iyisini üretmek gerek. İnsanlaşamamış bu insansı grubu yenik düşürecek insani davranışı, çağlara emsal olacak şekliyle modelleyebilmenin arayışı kaygımız olmalı.

Şüphesiz insan kendini yeterli gördüğü için azar.” der Yüce Kur’an. (Alak /6,7)
Haçlı zihniyeti kendini mağrur görerek Kur’an’a hazımsızlığını Kur’an-ı yakarak sergiliyor. Güçleri yetse ve bilseler ki yeryüzünde milyonlarca canlı Kur’an var, tereddütsüz onları da yakarlar. Zira onların zihniyetinde YAKMAK ve YIKMAK var.
Onların özgürlük yalanı Tanrı’dan ve kiliseden kaçışı anlatır çünkü onların kiliseleri de bilim adamı yakar, kadına tecavüz eder, çocuk istismarı yapar. Karanlık bir tarihleri var. Paraya ve bilime tapmayı esas alır. Onlar kutsal olan her şeyden nefret ederler. Sevgi ve merhamet yoktur kitaplarında.
#StopSweden derken bizler, asalet yolumuz olmalı.

‘’Hukuk benim için sadece meslek değil inancım, yaşam tercihim ve hayat felsefem.” diyen bilge kral Aliya İzzet Begoviç yola bir dizi işaret levhası yerleştirmiştir.
Bir gün askerlerden biri gelip kendisine “Onlar bizim kadınlarımıza tecavüz ediyorlar, onlar bizim kadınlarımızı, yaşlılarımızı ve çocuklarımızı öldürüyorlar; buna bigâne kalmamalıyız.” dediğinde, Aliya çok veciz bir şey söylüyor: “Sırplar bizim öğretmenimiz değiller.”
Ben Avrupa`ya giderken kafam önümde eğik gitmiyorum çünkü biz çocuk, kadın ve ihtiyar öldürmedik çünkü hiçbir kutsal yere saldırmadık oysa onlar bunların tamamını yaptı hem de Batı`nın gözü önünde, Batı Medeniyeti adına.’’
‘’Biz koyun olduğumuz için onlar kurt oldular.’’ diyen Bilge Kral’ı anlıyoruz ve koyun psikolojisinden Allah’a sığınıyoruz.
Burada ülkemizin değeri, merhum sanatçı Barış Manço’dan da bir örnek vermek isterim: Fransa’da bir televizyon kanalının canlı yayınına konuktur. Küstah bir spiker vardır ve Barış Manço ile dalga geçmektedir. Sürekli, “İşte Türk, yani barbar, vahşi vs…” demektedir… Barış Manço daha fazla dayanamaz ve spikere, “Yanınızda kâğıt para var mı?” diye sorar. Bu soruya spiker şaşırır ve “Evet, var ama n’olacak?” der. Barış Manço ısrar edince spiker cebindeki kâğıt paraları çıkartır. Bu olaydan az önce Barış Manço canlı yayında “Anahtar” adlı şarkısını söylemiştir. Bu şarkının bir bölümü şöyledir: “Beş Akif- bir Saat Kulesi, iki Kule-bir Fatih, beş Fatih-bir Mevlâna, İki Mevlâna-bir Sinan…” (Barış Manço / Anahtar şarkısı / Darısı Başınıza Albümü / 1992). Bu şarkı bir matematik sorusudur ve şarkıda adı geçen kişiler o dönemdeki Türk parası olan banknotların arkasında fotoğrafı olan kişilerdir.

Barış Manço spikere sorar:
“Bu paranızda fotoğrafı olan kişi kim?”
Spiker: “General.”
Barış Manço diğer paralardaki fotoğrafları olan kişileri de sorar, spikerin verdiği cevaplar hep benzer şekildedir: “General, amiral, komutan…” Spikerin bu “falanca general, falanca amiral, falanca komutan” cevabından sonra, bu sefer de Barış Manço cebinden Türk paralarını çıkarır ve der ki:
“Bu parada fotoğrafı olan kişi Mehmet Akif Ersoy’dur, şairdir.”
“Bu fotoğraftaki kişi Mevlana’dır, düşünürdür.”
“Bu paradaki fotoğrafı olan kişi Fatih Sultan Mehmet’tir, adaletin sembolüdür.”
“Bu paradaki kişi ise Atatürk’tür, ‘Yurtta barış, dünyada barış!’ diyen kişidir. Bizim paralarımız da bunlar. Biz Türkler ince ruhlu, kibar, medeni insanlar olduğumuz için paralarımızın arkasına şairlerimizin, düşünürlerimizin, bilim adamlarımızın fotoğraflarını bastık. Siz Fransızlar kendiniz barbar, vahşi olduğunuz için paralarınızın arkasına hep savaş adamlarının fotoğraflarını basmışsınız.” der.
Barış Manço’nun bu müthiş cevabından sonra televizyon yöneticileri canlı yayını keserler ve spikeri yayından alırlar, başka bir spiker yerine gelir ve canlı yayın yeniden başlar, yeni spiker Barış Manço’dan ve Türklerden özür diler.
‘’Allah bir, kapısı bin bir.” der merhum Üstat Sezai Karakoç.
Şu halde hep beraber iyiliğin ve bilgeliğin kapılarını çalalım. Eksiğimize, kusurumuza rağmen sakin olalım. Leonard Cohen’in veciz sözünü unutmayalım: “Kusursuzluğu unutun! Her şeyde bir çatlak vardır, ışık içeri böyle girer.”

O vakit İlahi vahyin bizi davet ettiği maddi ve manevi gücümüzün artmasına vesile olacak safi kaynaklarına dönelim.
Bismillahirrahmanirrahim,
“Aile fertlerine namazı emret, sen de namazda sabırla sebat et. Biz senden rızık istemiyoruz, seni rızıklandıran biziz. Hayırlı son ise günahlardan sakınanların olacaktır.” Tâhâ 20/132

Selam ve dua ile kalınız.

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar
  1. Halime Yayla dedi ki:

    Maşallah hocam, çok güzel kaleme dökmüşsünüz. Kaleminize zeval gelmesin inşallah.

    1. Hatice Şebnem Diktürk dedi ki:

      Teşekkür ederim kardeşim

  2. Zeycan Alan dedi ki:

    Yüreğinize ve kaleminize sağlık.💅

    1. Hatice Şebnem Diktürk dedi ki:

      Allah razı olsun değerli kardeşim 🤍

  3. Hiç dedi ki:

    Çok sevgili ve kıymetli kardeşim kaleminize yüreğinize ömrünüze bereket. Ne güzel yazmışsınız. Artık meydan muharebeleri kalmadı bu yüzden ilmi, insanlığı ve imanı kuşanmak gerek. Rabbim İslam’a ve müslümana zarar vermek isteyenlere galip gelmek nasip etsin. Allah sizi korusun…

    1. Hatice Şebnem Diktürk dedi ki:

      Ecmain kıymetli ablacım .
      Rabbim ilmimizi ,feyzimizi arttırsın.

  4. Ayşe ATAŞER dedi ki:

    Selamaleykum Allahcc razı olsun hocam. Hatalar insanın kimliğidir. Her insan davranış ile bilinç altında yatanları sergiler.öfke anında ortaya çıkar. Bizim atalarımız şair, sanatkarlar. Biz kuşu ölen çocuğa taziyeye giden PeygamberinSAV ümmetiyiz.

    1. Hatice Şebnem Diktürk dedi ki:

      Ecmain kıymetli ablacım .
      Rabbim ilmimizi ,feyzimizi arttırsın.
      Ilk atamız Adem Aleyhisselam ve ilk nebimiz olan o kutlu insandan tüm diğer peygamberlere kadar atasal miraslarımızın fıtratı temsil eden en masum haline sahip çıkanlardan eylesin

  5. Sezgin dedi ki:

    Maşallah barekallah. Güzel örneklerle çok tatlı bir yazı olmuş. Emeğinize yüreğinize sağlık hocam.

    1. Hatice Şebnem Diktürk dedi ki:

      Çok teşekkür ederim

  6. Mine Çömen dedi ki:

    Allah razı olsun hocam . Burada bize düşen en büyük görev kendimizi en iyi şekilde yetiştirmek geliştirmek fevri davranmamaktir ve de çocuklarımızı güzelce eğitim bilgilendirmek olmalı . Rabbim bizlere ilim ve feraset versin doğruyu yanlıştan ayıracak ferasete erdirsin. Amin

    1. Hatice Şebnem Diktürk dedi ki:

      Amin amin Ya Muin 🌺
      Bunfia ne kadar mühim
      Allah kabul etsin temennim

  7. Serap dedi ki:

    Çok güzel bir yazı hocam benimde aklıma şu örnek geldi
    Herkes Yediğini Gönderir

    Yavuz Sultan Selim zamanında, İran şahı kıymetli mücevherlerle süslü bir sandık hediye gönderiyor Sultan Selim’e.
    Sandık açılıyor. İçinden çeşit çeşit değerli taşlar, kıymetli atlas, kadife kumaşlar çıkıyor. Fakat bir de pis bir koku yayılıyor.
    Dehşet bir koku, herkes burnunu tıkıyor.
    Neyse en alttaki bohçadan insan pisliği çıkıyor.
    Yani Osmanlıya acayip bir hakaret!
    Cihan padişahı emir veriyor,
    “Herkes düşünsün, buna ince bir şekilde cevap vermeliyiz”
    Ve cihan padişahı yine çözümü kendisi buluyor.
    Aynı şekilde değerli mücevher ve kumaşlarla süslü bir sandık hazırlatıyor.
    İçine o zamanın Osmanlı İstanbul’unda imal edilen gül kokulu en nadide lokumlardan bir kutu hazırlatıyor, en altına da küçük bir pusula ve bir satır yazı gönderiyor.
    Şah sandığı açıyor. Açtıkça güzel bir koku ve en altta bir kutu lokum.
    Anlam veremiyorlar tabii. Bizim elçi yiyor önce, sonra oradakilere ikram ediyor.
    Kutunun içindeki pusulayı Şah okuyor:
    “Herkes yediğinden ikram eder” !

    1. Hatice Şebnem Diktürk dedi ki:

      Harika bir örnek
      Teşekkür ederim

  8. Hatice Şebnem Diktürk dedi ki:

    Ecmain kıymetli ablacım .
    Rabbim ilmimizi ,feyzimizi arttırsın.
    Ilk atamız Adem Aleyhisselam ve ilk nebimiz olan o kutlu insandan tüm diğer peygamberlere kadar atasal miraslarımızın fıtratı temsil eden en masum haline sahip çıkanlardan eylesin