islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,9449
EURO
35,7631
ALTIN
2.529,53
BIST
10.891,42
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
32°C
İstanbul
32°C
Açık
Pazar Açık
32°C
Pazartesi Az Bulutlu
30°C
Salı Az Bulutlu
29°C
Çarşamba Az Bulutlu
29°C

Kendimizi Keşfetme İhtiyacı

Kendimizi Keşfetme İhtiyacı
22 Mayıs 2018 07:28
A+
A-

Bilgi ve teknolojinin alabildiğine geliştiği bir dönemde, insan kendini ve hayatın amacını anlama noktasında oldukça cahil ve duyarsız bir halde bulunuyor. Eşyalar ve teknolojik gelişmeler, onun adeta aklını başından almışcasına bir vurdumduymazlık ve şaşkınlık içinde olayların etkisinde ve onların sürüklediği cansız bir nesne gibi yaşamayı sürdürüyor.

Bütün bu hız ve hareketli yaşayış sisteminde hayatını güçlükle sürdürürken, içindeki sıkıntıyı ve ağırlığı, kendini unuturcasına verdiği eğlence veya sanal filmler dünyası ile giderme çabası içinde. Bunun en büyük sebebi, insanın kendi iç dünyasını teskin edecek ve onun huzurunu sağlayacak bilgi ve yaşama tarzına aramak yerine, çevreye ve özellikle maddi olaylara gereğinden fazla yönelmesidir. Bu hal, insanın asıl ihtiyacı olan bir alemden, ikinci veya üçüncü derecede meşguliyet ve ilgi alanlarına yöneldiği için, sıkıntı getirmektedir.

Geçen ay telefonla görüştüğüm Pakistan’lı bir doktor arkadaşım, Amerika’daki insan hayatını ve münasebetlerini şöyle anlatıyordu: “Buradaki insanlar, gülmeyi unutmuş. Birbirleriyle ilgilenmiyorlar ve başkalarını düşünmüyorlar. Çok renksiz bir hayat var. İnsanlar, sadece fiziki ve biyolojik hayatlarını sürdürme çabasındalar..”

Bu açıklamalar, yakın bir zamanda Türkiye’de de dile getirilecek. Belki, bazı kesimlerde dile getiriliyordur. Dolayısıyla, insanın kendini gaye edinmesi, hayatının anlamının da kaybolması demek oluyor. Halbuki; hayatın, ruhun ve fikrin önemli hedeflere yönelmesiyle kainati içine alan geniş bir dünya karşımıza çıkıyor. Onun için çaba sarfetmek, insanın sonsuzluk duygusunu ve arayışına bir cevap oluyor. Sonsuz bir ilerleyiş ve büyük hedefler.. Toplum, devlet ve insanlık.. İşte, insanı büyük düşüncelere ve hayallere sevkeden önemli amaçlar. Hepsinden önemlisi, insanı ve toplumları eşyanın ve menfaatin kıskacından kurtarıp, birbirini sevmeye ve birbiri için çaba sarfetmeye götürecek o ulvi ve kutlu düşünceye ulaşabilmek.

İslam, insanı tefekküre yani kendi varlığını ve geleceğini düşünmeye davet ederek; bir saatlik tefekkürün, bir yıllık ibadetten daha değerli olduğunu söylüyor. Bununla, ibadetin bile belli bir şuur ve amaç için gerçekleştirilmesi gereğine işaret ediliyor.

Ama, günümüzde bırakın gününü gün eden, hayatı zevk ve eğlenceden ibaret gören kesimleri,inanç ve ahlaklı insanlar bile düşüncesiz hareket, aşırı ihtiraslar gibi yanlış tutumlara savrulmakta. Siyasi ikbal, büyük kazançlar, lüks hayat gibi hedefler; inançlı ve ahlaklı insanı o değerli kimliğinden uzaklaştırarak, eşyanın ve ihtiraslarının peşine taktı. Bu duygu ve düşünceler, onun inanç ve ahlak dünyasını kapladı ve pasif hale gelmesini sağladı. Artık, birçok önemli değeri ve hedefi, sadece laf planında söylüyor, ama onların mana ve ruhunu terketmiş bir halde kendi kendimizi kandırmak gibi garip bir duruma düşüyoruz.

Evet, yeniden kendimizi keşfetmeye ihtiyacımız var. Bunun yolu da, kendimizi İslam dininin hayat anlayışı ve amaçları ile yeniden karşı karşıya getirmek. Ramazan, böyle bir iklimi hazırlayarak; inananlara yeni “çıkış kapıları” açan mübarek bir ay. Dini, kendi kuralları ve anlayışı içinde yaşayarak, onu menfaat ve zevklerimize alet etmeden saf bir şekilde yaşayarak, kul olduğumuzu ve Allah’ın emir ve iradesine bağlı olarak “kendimizi bulabileceğimizi” idrak etmemiz gerekiyor. Her türlü maddi ve siyasi menfaat çemberinin içine girmeden, ihtiraslarımızın kölesi olmadan ve sadece Allah’a kul olup, onunla yaptığımız sözleşmeye sadık kalarak, başkalarıyla kardeşce yaşayarak müslüman kimliğimize uygun yaşamak zorundayız. Çünkü, insan kendi hazırladığı ve kurduğu bir dünyaya teslim olursa, ciddi bir aldanış içindedir.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.