islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5245
EURO
34,8905
ALTIN
2.435,28
BIST
9.752,60
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
20°C
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
16°C
Pazar Az Bulutlu
16°C
Pazartesi Az Bulutlu
18°C

Kur’ân ve Sünnet Işığında Koruyucu Önlemler

Kur’ân ve Sünnet Işığında Koruyucu Önlemler

Cinselliği yaratıp üreme kanunu koyan Yüce Allah’ımıza Hamd ederim. Koruyucu Önlemler, dahil cinselliğe ilişkin olup insanlığın bilmeye muhtaç olduğu gerekli bilgileri Kur’ânî beyanlar çizgisinde ve gereğince açıklayan Aziz Peygamberimiz Hz.Muhammed’e salât ve selâm ederim.

Allah’tan ve koyduğu yasalardan bağımsız yaşamayı ilke edinen insanlık kendi doğasıyla çelişen bir hayatı sürdürmeye çalışmaktadır.

Koruyucu Önlemler

Tarihî dönemlerden beri bilinmekle beraber koruyucu önlemlerin 20.asırda çeşitlenip yaygınlaştığı ve milyonlarca nikâhlı ve nikâhsız eş tarafından uygulandığı bir gerçektir. Aile planlaması amacıyla etkin bir şekilde kullanılmakla beraber istenmeyen gebeliklerin önlenemediği ve önlenemeyeceği de bir gerçektir. Çünkü insan doğasına işlenen cinsellik, evlilik ve çocuk sevgisi bir tarafa hiçbir koruyucu önlem kesinkes koruyucu olamamaktadır. Olamayacağı da bilinmektedir. Burada şu sorular yöneltilebilir:

İnsanlar ve toplumlar istedikleri gibi aile planlaması yapabilir mi? Bir diğer anlatımla insanlar şu kadarı erkek ve kız olmak üzere istedikleri sayıda çocuk sahibi olabilirler mi?[1] İnsan çocuk isteyip istememekte geçekten özgür müdür? Kendisini aşan aşkın bir güç tarafından yönlendirilmekte midir? Alınan önleyici tedbirler Kader programıyla örtüştüğü oranda mı sonuç vermektedir? Sorular çoğaltılabilir:

Erkek ve kadını biri diğerin eşi ve eşiti olacak şekilde yaratan Allah erkeği kadına kadını da erkeğe eğilimli ve ihtiyaçlı yaratmış, aralarında cinsel cazibe ve çocuk sevgisi oluşturarak üreme kanunu koymuştur.[2] Ancak bu kanunun işletilmesi bütünüyle insan iradesine bırakılmamıştır.

İslâm Dîni’nin birbirini bütünleyen temel kaynakları olan Kur’ân ve Sünnet’e göre çocuk için genelde ilişki gerekli ama yeter değildir. Gebeliği oluşumu ve doğumunu matematik olarak sıfır ihtimalli olarak gören müspet bilim de bu görüşü pekiştirmektedir. Şimdi bunları açıklayalım.

İslâm’ın Koruyucu Önlemlere Bakışı

Çocuğu yalnızca Allah takdir edebilir.Bir diğer anlatımlaAllah çocuğun oluşumunu kendi iradesine bağlamaktadır.

Şûrâ sûresinin 49-50.âyetlerinde şöyle buyrulur

Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. O, dilediğini yaratır. Dilediğine kız çocuklarını verir, dilediğine de erkek çocukları verir. Yahut onlara erkekli dişili çift verir. Dilediğini de kısır yapar. Şüphesiz O, her şeyi bilendir ve her şeye gücü yetendir.”

Şanı Yüce olan Allah, doğurganlığı ve kısırlığı kendisinin takdir buyurduğunu açıkladığı gibi, rahme atılan meniden insanı kız veya erkek olarak cinsiyetlendirip sûretlendirerek yaratanın da kendisi olduğunu pek çok âyetle dile getirmek­tedir:

“Attığınız meniyi hiç düşündünüz mü? Onu siz mi yaratıyor(da insan haline getiri yor) sunuz. Yoksa yaratan Biz miyiz?”

“İnsan başı boş bırakılacağını mı sanıyor? O, rahme dökülen meniden bir damlacık değil miydi? Sonra o damla bir asılı pıhtı olmuş, derken Allah onu yaratıp güzel bir şekle koymuş, ondan erkek ve dişi iki cins yaratmıştır. Bütün bunları yapan Allah, ölüleri diriltmeye güçlü değil midir?”

“Rahimlerde sizi dilediği gibi şekillendiren O’dur.[3]O’ndan başka ilâh yoktur. O, karşı konulamayacak güç sahibidir, her işi gereğince yerli yerinde yapandır.”][4]

Yüce Allah yukarıda sunulan gerçekleri ve benzerlerini bildirme­nin yanı sıra kendi bilgisi: planlaması ve yaratması olmaksızın hiçbir dişinin gebe kalamayacağını, kalsa da doğuramaya­cağını açık bir şekilde şöylece bildirmektedir.

“Allah, sizi topraktan, sonra da bir meni damlacığından yarattı. Sonra da sizi çift çift yaptı. O’nun bilgisi olmadan hiçbir dişi ne gebe kalabilir, ne doğurabilir. Bir canlının ömrünün uzatılması da, ömrünün kısaltılması da mutlaka Kitâb’ta (programlı)dır. Şüphesiz ki, bunlar, Allah’ın kolayca yapacakları­dır.”[5]

Yüce Allah insanları kendi takdîriyle/planlaması ile yarattığını açıkladığı gibi, onların hayatlarını sürdürmeleri için gerekli olan rızıkları da Ken­disinin üstlendiğini şöylece bildirmektedir:

[“Yeryüzünde yaşayan her bir canlının yaşamı için gerekli olan rızkını hiç şüphesiz Allah üstlenmiştir.[6]Üstelik O her canlının hayattayken yerleştiği yeri de, ölümden sonra konulduğu yeri de bilir. Her şey apaçık bir Kitâ’ta kayıtlıdır.”

“Fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Sizi de, onları da Biz rızıklandırıyoruz.Onları öldürmek pek büyük günahtır.”

“Ey insanlar! Allah’ın üzerinize olan nimetlerini hatırlayın. Sizi gökten ve yerden rızıklandıracak Allah’tan başka bir yaratıcı var mı? O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O halde nasıl olup da O’na güvenden saptırılıyorsunuz?”][7]

Âyetlerle yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere, insanların ve onların yaşamları için muhtaç oldukları maddelerin yaratılması, Allah’ın teke­lindedir ve birbiriyle uyumlu bir program içindedir. Bu sebeple insanların, insanların sayısını diledikleri şekilde belirlemeye, be­lirledikleri sayıya ulaştırmaya veya muayyen sayıda tutmaya güçleri yoktur. Nüfûs kontrol altına alınmazsa, yaratılan maddelerin ihtiyacı karşılamayacağı şeklindeki görüş de bilimsel temelden yoksundur. Çünkü karşılanamayacak olan ihtiyaçlar değil, sonu gelmez isteklerdir.

Peygamberimizin Yaklaşımı

Hiçbir eşi için koruyucu önleme başvurmayan fakat böyle ilen yalnızca iki eşinden (Hatice ve Mâriye) çocukları olan ve erkek çocukları yaşamayan Aziz Peygamberimiz de konuya Kur’ân çizgisinde yaklaşmıştır. O, koruyucu önlemlerini bilinen yaygın şekli olan azili/dışa boşalmayı, çocuğu toprağa diri olarak gömmek şeklinde nitelemiş;[8] çocuğun ancak Allah’ın dilemesiyle vücuda geleceğini bildirmiş, yaratılması mukadder kılınmış çocuğun oluşumun ve doğumunun engellenemeyeceğini açıklamıştır. –Salât ve Selâm üzerine olsun – O, şöyle buyurur:
[“Çocuk kaderle planlanır.”

“Siz azil yaparak koruyucu önlem mi alıyorsunuz? Gerçekten böyle mi yapıyorsunuz? Kıyamet Günü’ne kadar yaratılması takdir olunan her insan mutlaka yaratılacaktır.”][9]

Bütün bu Kur’ânî ve Nebevî tespitler sebebiyledir ki başta dört büyük halife olmak üzere önde gelen sahâbiler koruyucu önlemler almanın fıtrat düzenine karşı çıkmak olarak sonuç alınamayacak haram işlemler olduğunu dile getirmişlerdir. İmanî kökleri derin Kur’ânî bir kültür birikimi ile bakılmadıkça gereğince kavranılamayacağı içindir ki korunma önlemlerini helâl görüp onaylayan sahâbiler ve İslâm âlimlerimiz olmuş, fakat onlar da kısırlaştırma ve tüpleri bağlatma gibi yaratılışa müdahale nitelikli tedbirleri, fıtratı bozucu Şeytanî kökenli haram işler olarak gömüşlerdir.[10]

İlmin Koruyucu Önlemlere Dolaylı Bakışı

İlme konu tabiat yasalarını yaratan ve İslâm’ın temeli olan Kur’ân yasaların indirenAllah olduğu için ilim İslâm’la örtüşmektedir. Daha açık bir anlatımla gebeliğin oluşumu ve çocuğun doğumunu -tesadüfe yer verilemeyecek şekilde – matematik olarak sıfır ihtimalli olarak gören müsbet bilim İslâm’ı doğrulamaktadır:

a. Sahip olduğu 23 kromozomda dizili 60 000 kadar farklı numaralı 30 000 genetik şifreyi ihtiva eden yumurta hücresinin, ilişki ile ana ramine intikal eden yaklaşık 250 milyon meni hücresinden kendisindeki eksik numaraları tamamlayacak 30 000 değişik şifreli meniciği bulmasıyla gerçekleşebilecek ilk hüçre döllenmesi gibi,

b. Mûcizevî bir planlama ile bölüşerek organları yapıcı hücrelere dönüşen 60 000 yetenekli döllenmiş hücrenin dokuz ay içinde 3 milyar kat ağırlık kazanarak trilyonlarca hücreli çocuğa dönüşmesi de matematik olarak sıfır ihtimallidir. Bu ihtimalin gerçekleşmesi için Allah’ın yaratıcı iradesi gerekir. Bunun içindir ki Fatır 11 de “O’nun bilgisi olmadan hiçbir dişi ne gebe kalabilir, ne doğurabilir.” buyrulmaktadır.[11]

Yapılan açıklamalara Kur’ân’ın, evlilik için gerekli gördüğü “Ihsan”ı; yani zina yapmamış olmayı spermi ve yumurtayı boşa akıtmama olarak nitelemesini, kadını insan ürünü alınacak kaynak olarak açıklamasını, çocuğu evlilik amacı olarak göstermesini, evladı ve torunları şükür gerektiren nimetler olarak beyan etmesini de ilave edebiliriz.[12]

İslâmi ve bilimsel gerçekler bu iken çocuk oluşumunu önlemek için her ay alınan insan doğasıyla çatışıcıkoruyucu önlemler,[13] bu önlemler ve sebep oldukları değişik hastalıkların tedavileri için harcanan paralar, açılan medikal kurumlar ve istihdam edilen elemanları için tüketilen imkânlar, evlilik dışı ilişkilere açılan kapılar ve alınan önlemlerin kesinkes koruyucu olmaması sebebiyle yaşanan bunalımlar, cinsel mutsuzluklar, ayrıca evlilik içi ve dışı oluşan gebelikler için yaptırılmak istenen kürtajlar…

Bütün bunlar, İslâm’ın -açıkça yasaklamadığı ileri sürülse bile- koruyucu önlemlere sıcak bakmadığını; onları sonucu etkileyici girişimler olarak görmediğini söyleyebiliriz. Fıtratla çatışarak çocuk oluşumunu engellemeyi onaylamayan İslâm’ın, ilahi iradenin tasvibi ile oluşan cenîne kürtaj yapılmasını içselleştiremeyeceği açıktır.


Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.