islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,1526
EURO
37,8180
ALTIN
2.906,17
BIST
8.999,80
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
27°C
İstanbul
27°C
Açık
Cuma Az Bulutlu
30°C
Cumartesi Az Bulutlu
27°C
Pazar Yağmurlu
21°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
23°C

“Kurt”ların Politik Dalışları

“Kurt”ların Politik Dalışları
27 Nisan 2018 14:55
A+
A-

Erken seçim kararı alındıktan sonra, politik ortam iyice ısınmaya başladı. Normal zamanlarda söylenen dürüst sözler, yerini politik kurnazlık ve cambazlığa bıraktı. Kim daha çok karalama yapar ve çelme atarsa, rakibi iftira ve çarpıtmalarla yıpratırsa, politik arenada başarılı olacağını zannediyor.

Siyaset” ile “politika”yı birbirinden ayırmak lazım. Siyaset, insan idare etme sanatıdır.Sanat”, ustalık ve maharet ister, dürüstlük ve liyakat gerektirir. İnsanları idare etmek için siyaset meydanına atılanlar, bir sanatkâr edebi, dürüstlüğü, mahareti ve liyakatiyle yapacağı eserleri, ortaya koyacağı hizmetleri ve projelerini gündeme getirir. Rakiplerine iftira ve karalama yapmadan, iktidara geldiklerinde halka sunacaklarını anlatır, projelerini tanıtır. Hizmette önde gideceklerini dillendirir. Bu bir hizmet yarışıdır. Dürüst siyaset bunu gerektirir.Ama bugünkü yapılanlar, siyaset olmayıp politika olduğu için, her türlü Bizans oyunu çevirmek “demokrasinin gereği” olarak kabul ediliyor.

Ama bugün yapılanlar, siyaset değil politikadır. Politikada liyakatli insanlardan çok, iftira ve yalan üretenler daha fazla sahne almaktadırlar. İktidarı yerinden etmek için alternatif projelerini ortaya koyma yerine, yalan ve iftira dolu haberler üreterek çamur atıp yıpratma yolu seçmektedirler. İktidar olmayı, hizmette rol almak olarak değil de, makam ve mevki kapma, insanlara hükmetme HIRSI olarak algılayanların yarışı böyle olmaktadır.

Maalesef hilafetten saltanata geçiş başlangıcı olan Emeviler döneminden beri iktidar erki, genellikle “insanlara hükmetme” hırsının tatmin aracı olarak kullanılmıştır. Sıffin ve Kerbela savaşları, padişahlı dönemlerde “devletin âli menfaatleri”ni koruma adına, “Padişahı devirir de yerine geçer” muhtemel kaygısıyla şehzadelerin katledilmeleri, hep bu iktidar olmayı “hırs/tutku” haline getirenlerin kanla yazdıkları utanç vesikalarıdır. Bunlar için aslolan, hizmetten ziyade, iktidarda kalmak ve insanlara hükmetmektir.

Günümüzde demokratik yollardan iktidara gelmek için siyasî cinayetler pek işlenmiyor ama şeref ve haysiyet cellâtlığı yapılıyor, kara propagandalarla, yalan ve iftiralarla insanların namus ve şerefleri katlediliyor, Güneş Motel modeli ile milletvekilleri pazarlanıyor.

Bu günlerde politikacıların dün dedikleri ile bugün yaptıklarının taban tabana zıt olduklarını ifade eden sözleri, sosyal medyada mebzul bir şekilde dolaşmaktadır. Bunlardan alıntı yaparak, “İnsan idare etme sanatı”olan siyasetten uzaklaşıp politikleşince, insanın ne hallere düştüğünü, nasıl binbir surat olduğunu ortaya koymak istiyorum:

Yaptığı çarklarla adı “Çarkçı Kemal”e çıkan Ana muhalefet lideri, bir zamanlar; “MHP içinden 15 milletvekilinin AKP’ye transfer edileceği şeklinde bir duyum var. Böyle bir karakterde milletvekili çıkar mı? İnanmak istemiyorum. Kendi partisine ve seçmenine ihanet eden bir milletvekili grubunun çıkacağını şahsen düşünmüyorum” demişti. Şu günlerde de talimatla 15 milletvekilini istifa ettirerek İYİ partiye geçmelerini sağladı. Bu hareketiyle de “demokrasiye katkıda bulunduğunu ve ezber bozduğunu” söyledi. Aynı şeyi MHP milletvekilleri yapsaydı karaktersiz olacaktı, kendi milletvekillerine yaptırınca “onurlu bir demokratik çıkış” oldu. İşte iktidar olmak, bir tutkuya dönüşünce, siyaset, “sanat” olmaktan çıkıyor, politik ahlaksızlığa dönüşüyor.

28 Şubat’ın kudretli generali Çevik Bir’in “yağlı kazığa oturtmakla” tehdit ettiği ve o günlerde gıkı çıkmayan yeni dönemin “dişi panter” siyasetçisi Meral Akşener hanım, partisini kurduğu ilk günlerde bakın ne diyor: “İyi partiyi chp ve hdp ile ittifak yapmak için yan yana getirme çabasını çok çirkin buluyorum, çok saygısız buluyorum, çok ayıp buluyorum. Biz ancak Saadet Partisi ve Demokrat Parti ile yan yana geliriz.”

Yine aynı günlerde bir salon konuşmasında, bir o yana, bir bu yana alımlı ve çalımlı adımlar atarak partililerine; “Biz, ne çıkar, ne çukur, ne cukka, ne yıkım ittifakı asla yapmayacağız. Şartlı şurtlu insanlarla el sıkışıp sırf aday olabilmek için grup kurmak gibi bir abidik-gubidik işimiz olmayacak. Yüz bin imza ile çıkacağız yola” diyor. Şimdilerde de asla bir araya gelemeyeceklerini söylediği chp’den “bindirilmiş kıtalar” olarak gönderilen hülleci milletvekilleri ile “abidik-gubidik” işler yapmaktadır. İşte bu da, bir “sanat” olan siyaset ahlakını bir tarafa koyup iktidar olmayı, hırs/tutku haline getirerek politika batağına batanların, “hedefe varmak için her yol meşrudur” diyen Makyevelizmin taktiklerine başvurmalarıdır.

Mal ve mevki elde etmek için yapılan çalışmayı, normal zemininden çıkararak “hırsa/tutkuya” dönüştürenlerin durumunu Rasulullah (sav) çarpıcı bir benzetmeyle şöyle dile getiriyor: “Bir koyun sürüsünün içine salıverilmiş iki aç kurdun o sürüye verdiği zarar, mala ve mevkiye düşkün bir adamın dinine verdiği zarardan daha büyük değildir.”(Tirmizî, Zühd 43).

Bilindiği gibi kurt, zaten tabiatı icabı çok hırslı ve yırtıcı bir hayvandır. Bir de aç olunca, hırsının ve yırtıcılığının ne ölçüde artacağı ve ne kadar zararlı olacağı tahmin edilebilir. Bu nitelikte iki kurt, bütün sürüyü parçalayıp perişan eder. Mala, mülke, servete ve zenginliğe, dünyalık mevki ve makama düşkün ve hırslı olan, bunları elde edebilmek ve onlara kavuşmak için her çareye başvurmayı göze alan bir insanın, hiçbir mânevî ve ahlâkî değer ölçüsü tanımayacağı ortadadır. Böyle bir kimse gözünü hırs bürüyen en yırtıcı bir hayvandan daha zararlı hale gelebilir. Çünkü hayvan, aklı ve idraki ile değil, içgüdüleriyle hareket eder. Gözünü “iktidar olmahırsı” kaplamış, gönlüne bunun sevgisi hâkim olmuş bir kimse, sanki birtakım insânî niteliklerinden soyutlanmış gibidir. Bu sebeple İslâm âlimleri, mal ve mevki hırsını, bütün kötü huyların kaynağı kabul ederler.

İşte yukarda zikrettiğimiz manzara, iktidar mevkiini, insanlara hizmet etme yeri olarak değil de “ikbal” ve “tahakküm” makamı olarak görüp, siyaset sanatından soyutlanarak, politika batağına batmış olanların, nasıl “kurt”luk yaptıklarının resmidir. Ahlakî değer tanımayan politika hastalığından kurtulup, “millete hizmet sanatı” olan siyaset ahlakına sahip olana kadar bu “abidik-gubidik” kurt dalışlarıolacak demektir. Allah, dürüst siyasetin yapıldığı günleri görmeyi nasip etsin.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.