Peygamberimiz (sav) ile Rüya Üzerine Bir Söyleşi (2)

Peygamberimizle (sav) sohbet etmeye devam edelim mi? Ne dersiniz? Peygamberimizin (sav) sorularıma manevî âlemde verdiği cevapların hemen hepsi tırnak içinde verilerek, sahih kaynaklardan derlenmiştir. Sadece tırnak içinde verilmeyen veya parantez içinde yer alan çok az sayıdaki söz, sohbet akışına uyum sağlaması maksadıyla ilave edilen ve ağırlıklı olarak hadis-i şerifleri tamamlayan ve(ya) açıklayan şahsî ifadelerimdir. Allah, bizi hadis uydurmaktan korusun. Bu haftaki sohbetimizin konusu, rüyalar üzerine olacaktır.

Ben:Selamünaleyküm; Ya Resulullah;

Resulullah:Aleykümselam ve rahmetullah, ya Ali.

Ben: Ya Resulullah. Hüzünlüyüz…Çünkü siz ahirete göç ettiniz. Böylece vahiy de kesilmiş oldu. Bize geriye ne kaldı?

Resulullah: “Benden sonra (gelecek) ne Resul vardır, ne de Nebi.” Binaenaleyh Kuran ve Sünnetimden sonra ”Ümmetime nübüvvetten sonra sadece mübeşşirat kalmıştır.”[1]

Ben:Ya Resulullah; Mübeşşirat ne anlama geliyor?

Resulullah:“Mübeşşirat (müjdeleyiciler), ahir zaman müminlerin gördüğü sadık (salih) rüyalardır.”[2]

Ben:Ya Resulullah. Bu bağlamda şimdi bir âyet hatırladım. Yunus Sûresinin 64. âyetinde C. Hak, “Dünya hayatında da, ahirette de onlara müjde vardır. Allah’ın sözlerinde asla değişme yoktur. İşte bu, büyük kurtuluşun kendisidir.” buyurmaktadır. Burada geçen ‘müjde’, sizin bahsettiğiniz mübeşşirat yani sadık rüya ile ilgisi var mıdır?

Resulullah:Tabiî ki de. Müjdeden kasıt, “bir Müslümanın gördüğü veya onun hakkında görülen sadık rüyadır. Bu dünya ve ahiret hayatı için bir müjdedir.”[3]

Ben:Ya Resulullah: sadık rüyalar her halükârda doğru rüyalar mıdır?

Resulullah:Evet, çünkü “Ahir zamanda müminlerin (sadık) rüyaları yalan çıkmaz, zira müminlerin (bu gibi) rüyaları, nübüvvetin kırk altı cüzünden biridir.”[4]

Ben:Ya Resulullah. Kimimiz daha çok sadık rüya görebilir?

Resulullah:“Rüyası en doğru olanınız, en doğru sözlü olanınızdır.” Bir başka ifadeyle, “Sadık rüyayı doğru sözlü kişiler görür ve bu kişilerin rüyası Cenab-ı Haktan bir müjdedir.” [5]

Ben:Peki sadık rüyalar, daha çok hangi vakitlerde görülebilir?

Resulullah:“Sadık rüyalar, umumiyetle seher vakitlerinde görülür.”[6]

Ben: Ya Resulullah. Sadık rüyaların dışında başka rüya türleri de var mıdır? Bir başka deyişle kaç çeşit rüya var?

Resulullah: “Rüya üç kısımdır: (Bahsettiğim üzere) Allah’tan gelen müjdeler olan sadık rüya, şeytandan gelen üzüntülü rüya ve bir kimsenin kendi kendine konuştuğu karışık rüya.”[7]

Ben: Ya Resulullah. Herhangi birimiz kötü bir rüya görüp uyandığında o anda ne yapmamızı tavsiye edersiniz?

Resulullah:“Sizden biriniz korktuğu kötü bir rüya gördüğünde soluna üç kere tükürür gibi yapsın, sonra da onun şerrinden Allah’a sığınsın. Böyle yaptığı takdirde, rüyadan dolayı bir zarar görmeyecektir.”[8]Ayrıca “Biriniz beğenmediği bir rüya görürse kalkıp namaz kılsın ve onu kimseye anlatmasın.”[9]

Ben: Mesela, birisi rüyasında başının koptuğunu ve bundan ötürü korkmuş olduğunu düşünelim. Bu gibi şeytanî rüyalar hiç kimseye anlatılmamalı değil mi?

Resulullah: Evet. “Kişi, şeytanın kendisiyle uykuda iken oynadığını kimseye anlatmasın.”[10]

Ben:Peki, bu durumda rüyaları genel hatlarıyla iki kısma ayırabilir miyiz?

Resulullah:Evet; “(Sadık) Rüya Allah’tan, hulm (karışık ve korkulu rüya) ise şeytandandır.”[11]

Ben:Kötü rüyaları kimseye anlatmayalım. Bunu anladım. Peki bu, güzel rüyalar için de aynen geçerli midir?

Resulullah:“Sizden birisi sevdiği iyi ve güzel bir rüyayı görürse, bilsin ki o Allah tarafındandır. Bunun üzerine Allah’a hamd etsin ve bu rüyayı (sevdiği/güvendiği) başkalarına da anlatsın.”[12]

Ben:Ya Resulullah. Ahir zaman Müslümanları olarak sizi rüyamızda görebilir miyiz? Ve gördüğümüz kişi, gerçekten siz misiniz?

Resulullah:Evet görebilirsiniz. “Sizden kim beni rüyasında görürse, bilsin ki o gerçekten beni görmüştür; uyanık haldeyken görmüş gibidir, çünkü şeytan benim suretime ve kılığıma giremez.”[13]

Ben:Ya Resulullah. Rüyada Allah’tan sonra sizi görmek, rüyaların en güzeli olmalıdır. Dolayısıyla bu da bir sadık rüya değil mi?

Resulullah: Evet, bu rüya da, sadık (iyi ve güzel) bir rüyadır. “İyi ve güzel rüya, peygamberliğin 46 cüzünden bir cüzdür.” Tekrarlıyorum: “Müminin ve iyi insanın rüyası, peygamberliğin 46 parçasından bir parçadır.”[14]

Ben:Ya Resulullah, Rüyasında sizi görmediği halde görmüş gibi anlatan kişiler hakkında ne dersiniz?

Resulullah:Allah (c.c.), âyetinde “Şu bir gerçektir ki Allah haddi aşan, yalancı kimseleri iflah etmez.”[15] der. Binaenaleyh “Rüyasına yalan karıştıran veya görmediği hâlde görmüş gibi rüya anlatan kimse, kıyamet günü iki arpa tanesini birbirine bağlamakla mükellef olacak, fakat asla onları birbirine bağlayamayacaktır.”[16]

Ben:Peki, o halde keyfine göre rüya uyduranların yalanlarını nasıl değerlendirirsiniz?

Resulullah:“Yalanların en büyüğü, kişinin görmediği rüyayı gördüm demesidir.” [17]

Ben:Ya Resulullah. Müsaadenizle başka bir konuya geçelim. Kuran’da Hz. İbrahim‘in (aleyhisselam) gördüğü rüya üzerine oğlunu kurban etmesi gerektiği ile ilgili âyetler var. İlgili âyetleri mealen okuyorum: “Biz de ona aklı başında bir oğul müjdeledik. Çocuk büyüyüp yanında koşacak çağa erişince bir gün ona: ‘Evladım!’ dedi, ‘Ben rüyamda seni boğazlamaya giriştiğimi görüyorum, nasıl yaparız bu işi, sen ne dersin?’ Oğlu: ‘Babacığım!’ dedi, ‘Hiç düşünüp çekinme, sana Allah tarafından ne emrediliyorsa onu yap. Allah’ın izniyle benim de sabırlı, dayanıklı biri olduğumu göreceksin!’ Her ikisi de Allah’ın emrine teslim olup, İbrahim, oğlunu şakağı üzere yere yatırdı. Biz de ona: ‘İbrahim! Rüyanın gereğini yerine getirdin (onu kurban etmekten seni muaf tuttuk)’ deyince (onları büyük bir sevinç kapladı). Biz iyileri işte böyle ödüllendiririz! Bu, gerçekten pek büyük bir imtihandı. Oğluna bedel ona büyük bir kurbanlık verdik.”[18] Ya Resulullah. Hz. İbrahim’in gördüğü bu rüyayı nasıl yorumlarsınız?

Resulullah:“Hz. İbrahim’in (aleyhisselam) gördüğü bu rüya, vahiydir. Zira Peygamberlerin rüyası, vahyin bir türüdür.”[19]

Ben:Ya Resulullah. Gördüğünüz bazı rüyalarınızı bizimle özel olarak paylaşabilir misiniz?

Resulullah:Bir keresinde “Rüyamda kendimi Mekke’den, hurma ağaçları bulunan bir beldeye hicret ediyor gördüm. Bunu, hicretimin Yemame’ye veya Hacer’e olacağı şeklinde tahmin etmiştim. Meğer Yesrib (Medine) şehrine imiş. Bu rüyamda kendimi bir kılıcı sallıyor gördüm. Kılıcın başı kopmuştu. Bu, Uhud Muharebesinde müminlerin maruz kaldığı musibete delalet ediyormuş. Sonra kılıcımı tekrar salladım. Bu sefer, eskisinden daha iyi bir hâl aldı. Bu da, Cenab-ı Hakk’ın fetih ve Müslümanların bir araya gelmeleri türünden lütfettiği nimetlere delalet ediyormuş. Aynı rüyada sığırlar ve Allah’ın verdiği başka hayırları gördüm. Sığırlar, Uhud gününde müminlerden bir cemaate çıktı. Gördüğüm diğer bir şey de, Allah Teala’nın Bedir’den sonra nasip ettiği hayır ve bereketti.”[20]

Ben: Ya Resulullah. Son bir sorum daha olacaktı. Kaynaklar, anneniz Hz. Amine’nin siz daha dünyaya teşrif etmeden önce rüyasında kendisine “Sen, bu ümmetin efendisine hamilesin. Doğurduğunda ‘onu, Bir olan Allah’a sığındırırım’ diye dua et ve ona Muhammed adını ver!”[21] denildiği söyler. Bu hususta ne demek istersiniz?

Resulullah:“Ben, dedem İbrahim’in duası, kardeşim İsa’nın muştusu, anamın rüyasıyım.”[22]

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi