islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5317
EURO
34,8626
ALTIN
2.441,40
BIST
9.716,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Az Bulutlu
Cumartesi Hafif Yağmurlu
16°C
Pazar Az Bulutlu
18°C
Pazartesi Az Bulutlu
18°C
Salı Az Bulutlu
18°C

“LAİK KESİM SAYGISIZDIR!” VE DAHASI DA VAR!

“LAİK KESİM SAYGISIZDIR!” VE DAHASI DA VAR!

Bir televizyon kanalının konuğu, Huricihan İslamoğlu çok ilginç bir değerlendirmede bulundu.

Amerika’da görev yapan İktisat Sosyoloğu İslamoğlu’na programı yöneten gazeteci Oral Çalışlar bir soru yöneltti:

“Siz de benim gibi laiksiniz ve sol bir mahalleden geliyorsunuz. Türkiye’de laik kesim ile dindar kesim ilişkisini nasıl görüyorsunuz.”

Soru belki metin olarak aynı değildir, ama ana hatlarıyla bu anlama gelmektedir. İslamoğlu’nun buna cevabı ilginçti:

“Ben, laik olma konusunda hep tereddüt içinde oldum. Çünkü Türkiye’de laikler dindar kesime karşı hep saygısız oldu. Sol da bunun içindedir. Üstelik bunlar demokrasiye de yabancılaştılar.”

Bunları, Batı kültürüyle yetişmiş, üstelik dindar kesimden ziyade sol ve laik kesimin içinde bulunan bir bilim insanı söylüyor.

Aslında, Türkiye’de bu kavramın peşine düşerek sınıf farklılığı yaratılmak istendiğini de söyleyen İslamoğlu, bizim yıllardır hançeremizi yırtarak anlattığımız şeyleri dile getirmiş oluyordu.

Bu nereden kaynaklanıyordu? Bu, Türkiye’de otoriter rejimle halkın sırtına demokrasi sopasını vurmak isteyen kesimden kaynaklanıyordu. Bu kesimin, gerçek anlamıyla halkın katkısıyla oluşacak bir demokrasiye inancı yoktu. Onların demokrasi anlayışı çıkarlarına dayanan bir rejim sopası gibiydi. Devletin kaynaklarını ellerinden kaçırmamak için, Batı’nın şirin göreceği laikliği ve sol ideolojiyi bir dayatma olarak uyguladılar. Cumhuriyetin ilk dönemindeki Tek Parti iktidarında, “Açık oy, gizli tasnif” hamakatı bunun çok çıplak bir örneğidir. Bugün bu ülkede demokrasiden söz edenlerin hiçbirisi böyle bir rezaletin üzerine gitmemiştir. Halkı sadece sol ve laik kesimin ihtiyacını üreten bir ırgat gibi görmüşlerdir. Buğday ekip biçsin, hayvan yetiştirsin sebze-meyve üretsin, gerisine de karışmasın! Hatta dini hayatını da bizim çizdiğimiz sınırlar içinde kalarak yaşasın. Biz, kendisine nasıl bir din öneriyorsak ona uysun.

Bir ibret belgesi olarak Cumhuriyetin ilk yıllarının siyasi ve elit tabakasının İslam hakkındaki yaklaşımları böyle bir toplumsal oluşum için devletin gücüyle hükümranlık peşindeydiler.

Başbakan Şükrü Saraçoğlu: “Din zehirdir. Türkiye’den dini tamamen atabilmek için bize 30 sene lazım

İçişleri Bakanı Şükrü Kaya: “Dinler işlerini bitirmiş, vazifeleri tükenmiş, yeniden uzviyet ve hayatiyet bulamayan müesseselerdir.”

Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt: “İslâm 14 asırlık sakat bir inançtır. İslâmiyet ilerlem ye engeldir. Bu dinle yürünmez, mahvoluruz.”

‘Çankaya’ kitabının yazarı, Milletvekili Falih Rıfkı Atay: “İslamiyet denince aklıma çorap kokusu gelir.”

Şemsettin Günaltay: “Ayetler bizi alakadar etmez.”

Yazar Refik Ahmet Sevengil: “Allah’ı da, Sultan’la birlikte tahtından indirdik. Bizim mabetlerimiz fabrikalardır.”

Şair ve Milletvekili Kemalettin Kamu: “Kâbe Arab’ın olsun, bize Çankaya yeter

Dışişleri Bakan Müsteşarı Tevfik Kamil Köperler: “Biz otuz sene sonra gençliğin kafasını Allah ve Peygamber gibi boş laflardan kurtarmış olacağız.”

Osman Nuri Çerman: Camilere org, sandalya konmasını isteyerek dinde Reform teklifini yapmış veTürk’ün dini Kemalizm’dir.”

Milletvekili Celal Nuri İleri: “İnsan hayvandan ayrılınca bir nevi maymun ailesiydi. İlk atalarımız şüphesiz ormanların içinde sürü halinde serseriyane dolaşıyorlardı.”

İşin ilginç yanı, bu düşüncelerden beslenen laik ve sol kesim, kendi projesine uymayı devlet emri gibi uygularken, onlara karşı olanların bu kesim için bir laik ve sol şablonu çizip ortaya koyma gibi bir niyeti olmadı. Aslında bu iki kesim arasındaki ‘asalet’ farkı buradan ileri gelmektedir.

Tabii böyle bir siyasi dayatma, daha sonra kültürel baskı halini alınca milletin gözü açıldı. Artık her şeyin eskisi gibi olmayacağının farkındayız.

 

MUHSİN İLYAS SUBAŞI

 

 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.