islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5044
EURO
34,6362
ALTIN
2.480,03
BIST
9.616,73
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
24°C
İstanbul
24°C
Az Bulutlu
Çarşamba Hafif Yağmurlu
19°C
Perşembe Az Bulutlu
19°C
Cuma Yağmurlu
15°C
Cumartesi Az Bulutlu
18°C

‘Megakent Çağımızın İslam Sanatıdır’

‘Megakent Çağımızın İslam Sanatıdır’

İslam bir kent dinidir ve en büyük sanat, içinde yarım milyar insan barındıran Müslüman kentleri şaheserlere dönüştürecek dine ve Kitap’a dayalı, estetikle ihtiyacı, güvenlikle hürriyeti, işlevle ruhu bir arada ele alan bir yaklaşımla ortaya çıkacak Megakent Mimarileri olacaktır inşaAllah

Megakentler nüfusu 10 milyonu geçen şehirler için kullanılan yeni bir terimdir. İlk megakent New York’tuama günümüzde nüfusa göre alt sıralara indi. Bugün en büyük megakent, il sınırlarını da aşan şehirleşmesi 40 milyonu aşan Tokyo’dur.

Tokyo’yu geçtiğimiz hafta kritik bir seçim yapan 33 milyonluk Müslüman Jakartaizliyor. Müslüman megakentler arasında Karaçi, Kahire, Dakka, Lahor, İstanbul, Tahranve Hristiyan nüfus ağırlıklı ama Müslüman devletin içinde yer alan Lagos var, ancak diğerleri de 10 milyona doğru yaklaşıyor.

İslam bir kent dinidir. Müslümanlar ilk dönemden itibaren kent merkezli olmuşlar, takvimlerini kent değişimi üzerine kurmuşlar, kentte gelişmişlerdir. Gazali İhya Ulum-ud-Din’i Ramazan boyunca şehir merkezinde dinlemeye gelen halka okuması tipik bir kent kültürü örneğidir.

Pek çok sanatın ve teknolojinin bir araya geldiği mimarlık, İslam sanatında çok önemli yer tutmuş, sadece gösterişli dini mimarisi değil, Magrib ve Endülüsteki ilk Amerikan gökdelenlerinin esas aldığı yüksek binaları, Yemen’deki bin yıllık apartman blokları da yaşam mimarisine örnek olmuştur.

Ancak bugün yeterince üzerine düşülmeyen önemli bir İslam sanatı da şehircilik ve şehir planlamasıdır. Günümüzde mimarlık fakültelerinde, mimarlığın gölgesinde eğitim verenve az sayıda öğrenci çıkaran şehircilik bölümlerinde öğretilen batı tarzı işlevsel kent tasarımının aksine, içinde sanat, estetik, felsefe, düşünce, kısaca dini yaşatan bir şehircilik anlayışı hâkimdi. Sokaklar mahalleler buna göre geliştirildi.

16. yüzyılda Matrakçı Nasuh’unOsmanlı coğrafyası ve ötesindeki kentleri analiz ederek planlarını çıkardığı eserlerinde İslam çağının şehre bütüncül bir sanat eseri gibi baktığını görüyoruz. Bu yalnızca Osmanlı’da değil, diğer iki imparatorluklar İranveBabürlüler’de, hatta onlardan evvel gelişen EndülüsMaliOrta Asya, Mağribimparatorluklarında da aynıydı. İnsan ruhunu ve selametini kentten ayrı görmeyen bir yaklaşım hâkimdi.

Müslüman’ın kentle özdeşleşmesini en iyi Osmanlı’da görebiliriz. Osmanlı şehirleri, Bursa, Edirne, İstanbul,Belgrad, Selanik, Üsküp, Atina, Nafplio, Sofya, Erivan, Van, İzmir, Elazığ, çevreleyen kalabalık Hristiyan nüfusların içindeki Müslüman şehirleriydi. Bugün dahi son kalan Müslüman toprağı Bosna-Hersek’te Müslümanlar kentlerle anılmakta, ülke haritalarında kentler sadece noktalarla gösterildiğinden, etnik haritalarda Müslüman çoğunluk görünmez olmaktadır.

Kentle Müslüman özdeşleştiği için 1683-1699 harplerifelaketinde Avusturyalı Savoy Prensi Osmanlı’nın sıfırdan kurduğu sembol kent Saraybosna’yı sadece kiliselere dokunmayacak şekilde bütünüyle yakıp yıkmıştır. Venediklilerse aynı dönemde Atina’yı bombalamış, Ulu Camiyi yerle bir etmiştir. Venediklilerin bilmediği, bu Atina ulu camiinin aslında Akropolis’teki Greko-Romen mimarinin en büyük şaheseri olan tapınaktan kiliseye, kiliseden camiye çevrilmiş meşhur Parthenon’danbaşkası olmadığıydı.

Çağımızdaysa felaketler, işgaller, göçler ve neticelerindeki anormal büyümelerde, temel işlevleri ve hizmetleri sağlamak bile bir lüks oldu. Halktan kopuk Batılılaşmış yönetimler, halkı gerektiği zaman kaynak olarak kullanılacak bir insan-dışı çevrel unsurolarak gördü. Pek çok megakenti çevrelen fakir mahallelerde hijyen, su, güvenlik, ulaşım sorunları yayıldı. Şehirler İslami düşünceyle değil gelişmelere hızlı cevap vermeye göre şekillendi.

Zaman zaman İslam şehir düşüncesinin temsilcisi olduğunu düşünen günümüz akımları ve vakıfları, aslında batıcı zihniyetin uyarlanmış halleriyle ortaya çıktı, bütün İslam sanat ve düşüncesinin temeli olan Kuran’a dayanmadı, Medeniyetve Gelenekgibi muğlak hatta dindışı sloganlarla şehirleri ele almaya çalıştı.

Çağımızın en büyük İslam sanatı, içinde yarım milyar insan barındıran Müslüman kentleri şaheserlere dönüştürecek dine ve Kitap’a dayalı, estetikle ihtiyacı, güvenlikle hürriyeti, işlevle ruhu bir arada ele alan bir yaklaşımla ortaya çıkacak Megakent mimarileriolacaktır inşaAllah.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.