islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3151
EURO
35,0957
ALTIN
2.298,67
BIST
9.050,65
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
20°C
İstanbul
20°C
Açık
Cuma Az Bulutlu
23°C
Cumartesi Az Bulutlu
21°C
Pazar Az Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
23°C

Merkez Bankası Neden 3 Trilyon Değil de 30 Milyar Yardım Yaptı?

Merkez Bankası Neden 3 Trilyon Değil de 30 Milyar Yardım Yaptı?
17 Şubat 2023 09:30
A+
A-

Türkiye Tek Yürek sloganı ile geçirmiş olduğumuz büyük iki deprem sonrası çok büyük bir yardım topladı.

Toplam bağış miktarı 115 milyar 146 milyon 528.000 TL olarak açıklandı. Ayrıca halkımız tarafından 9 milyon SMS bağış yapıldı. Ülkemizin birlik beraberliğini gösterme açısından bağış kampanyalarını destekliyor,  sosyopsikolojik açıdan da önemli görüyorum.

Şimdi gelelim bu bağış daha çok yapılabilir miydi konusuna. Bağışın yapılma amacı büyük bir yıkımı kaldırmak 10 şehrimizdeki depremzedeleri’mizin yaralarını sarmaktır.

Bu bağış kampanyasında en büyük bağışı yapan 30 milyar olarak Merkez Bankası oldu. Sonra 20 milyarla Ziraat Bankası oldu. Ziraat Bankası bir kamu bankası yani devletin.

Devlet bağış yapabilir mi?

Başka bir ifade ile sosyal devlet olarak devletin yapması gerektiğini bir kamu bankası üzerinden bağış olarak tanımlaması doğru mu?

Diğer önemli bir konu, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın yaptığı 30 milyar lira tutarındaki yardımdır.

Peki, Merkez Bankası Ziraat Bankası gibi bir kamu Bankası mı devletin mi?

Türk milletinin mi?

Bu sorunun cevabını vermek öyle kolay değil. Çünkü bu sorunun cevabı büyük Türk milletine uyandırabilir.

Büyük Türk milleti burayı sorgularsa bugüne kadar yapılan bir finansal tiyatronun açığa çıkmasını sağlayabilir.

Türk milletinin bekası için hiçbir kurum, milletle varlığını sürdürürken millete lütufkar davranıyormuş gibi hareket edemez.

Çıkartılmış yasalar, oluşturulmuş sistem, millete bir lütuf sunuyormuş gibi takdim edilemez. Türk milletine ait olanlar Türk milletine lütuf gibi sunulamaz. Şimdi para basma yetkisini özel bir yasalarla kendisine devredilmiş olan Merkez Bankası neden 30 milyarla yardım desteğini sınırlı tuttu!?

Mademki yardıma hala ihtiyaç var, mademki 30 milyardan çok daha fazla para toplandı, mademki Türkiye deprem kuşağında milyonlarca yıkılması gereken depreme dayanıksız bina var, bu tehlike göz önündeyken bunların finansmanını neden Merkez Bankası karşılamıyor?

Neticede ihtiyaç duyulan bir para. Merkez Bankası bütün toplanılan paradan daha fazlasını verebilirdi. Çünkü parayı dilediği gibi basan Merkez Bankası.( sakın akrep zehrinden daha tehlikeli olan parayı basarsak enflasyon olur aldatmacası ile gerçeklerin önünün perdelenmesine zihniniz aklınız müsaade etmesin)

Şimdi burada ihtiyaç duyduğumuz bu parayı şirketlerden, halktan ve kamu bankalarından bu büyük felakete destek olma anlamında topluyoruz. Merkez Bankası’nın resmi hesaplarına baktığımız zaman 300 milyar dolayında bir para miktarının basıldığını görüyoruz. Yani Tedavüldeki para miktarı toplam bu kadar koca ekonomiyi bu kadar basılmış olan bir parayla çeviriyoruz.

Tabii bu parayı bankalar kurulu Borca Dayalı bir ekonomik mantığı üzerinden daha fazla yaratıyor. Ve bu çok yaratmadan sonra sanal krediler veriyor, bugün verdikleri krediler yani borçlar yani faiz geliri kaynakları yedi buçuk trilyon üzerine çıkmıştır. Tabii bunun mevcut faiz oranlarından faiz getirisini siz hesaplayın millet halk nasıl bu finansal çarkla bir borç tuzağına düşürülüyor. Şimdi büyük Türk milleti çok önemli bir şeyi düşünmesi gerekiyor.

Yıllardır üzerinde durduğumuz borç ekonomisinin bu millete ve devlete oluşturduğu zararları bir kez daha bu vesileyle gündeme getiriyoruz.

Neden bu finansal tiyatro ile devletimizin ve milletimizin sürekli borçlandırılmasına itiraz ettiğimizi ve bunun değiştirilebileceğini, asla bunun değişmez diye inandırılma algı operasyonunu kabul etmememiz gerektiğini söylüyoruz!

Düşünün!

Bu değişimi kim gerçekleştirecek!

Bu değişimi kuşkusuz siyasiler değiştirecek. Şimdi bakın hakkını yemeyelim. Cumhurbaşkanı Erdoğan kamu bankalarını ve Merkez Bankası’na bu büyük afete destek açıklaması yaptırarak bir anlayışın yıkılmasına da vesile olabilir.

Bankalar yardım yapamaz yasa buna müsait değil, banka parayı faizsiz veremez o zaman bankanın kazancı ne olacak gibi faizci bir düzenin halkın üzerindeki tahakkümünü, Erdoğan Belki bu manada kırma anlamında bilinçli ya da bilinçsiz bir adım atmıştır.

Şimdi buradan şunu söylemek istiyorum; bankaların devleti ve milleti sürekli borçlandıran mekanizmasını değiştirebiliriz.

Bankaların karı alın terini çalan bir faiz yapısı ile sağlanıyor.

Oysa bankaların asli görevi, yatırımı vesile olan aracı kurumlar olması gerekir.  Buradan sadece faiz değil bir hizmet bedeli alması gerekir.

Ancak bankalar yatırımı değil,( göz boyamak küçük rakamlar hariç)halkı devleti sürekli Borca Dayalı Para Sisteminin işleyiş düzeni üzerinden faiz tuzağına düşürerek, sürekli en büyük gelirleri elde etmektedir.

Tabii bunun yasal düzenlemelerini bu finans sektöründe yüksek düzeylerde belli kademelerde pozisyon alanlar hem dışa küresel finansal elite bağımlılığın sadakatını göstermek, hem kendi çıkarları doğrultusunda kanunları, tüzükleri finansal sistemde hazırlamaktadırlar.

Şimdi ben buradan Sayın Cumhurbaşkanımıza bir kez daha sesleniyorum!

Mademki bir ilk daha yaptınız, özel yasalarla dokunulmaz hale getirilmiş olan Merkez Bankası’nı bir gerçeğin açığa çıkması konusunda yardım yaptırdınız, o halde sorulması gereken soru şudur; insanlarımızın ihtiyacı varken 10 tane şehrimizi etkileyen bir deprem aynı zamanda diğer şehirlerimizi de ekonomik olarak etkilediği gerçeği ortadayken, bu depremin ekonomimizde bir daralmaya sebebiyet vereceği gerçeği ortadayken, neden Merkez Bankası bütün şehirlerin yapılanması ile ilgili parayı Tabandan milletimize vermiyor!

 Şehirlerin yeniden yapılanması için parayı topluma vermiyor!

Deprem kuşağında olan İstanbul gibi ekonominin kalbi olan bir yerde beklenilen büyük depreme karşı 1 milyona yakın çürük binanın yıkılıp yeniden yapılması için insanlarımızın güvenli evlerde oturması için parayı vermiyor?

 Yoksa birilerinin uydurduğu para basarsa enflasyon olur yalanı mı söylenecek!

Yoksa korktukları Enflasyonun sebebinin faiz olduğu gerçeği açığa çıkacak olması mı!

Merkez Bankası Şimdi 30 milyar lira kağıt basacak. Bu bir enflasyon mu oluşacak, yoksa bir ihtiyaca karşılık mı gidecek?

Para basarsan enflasyon oluşur koca bir yalandır. Yeter ki para basma amacını üretime endeksli yap.

Parayı ne için basıyorsunuz? Önemli olan budur. Onlar paranın sadece faizle üretilip faizle satıldığı için faizlerin maliyetleri üzerinden fiyatlar artacağı için enflasyon olur gerçeğini söylemek istemiyorlar. Bir yandan da Faizin enflasyona sebep olmadığını iddia edecek kadar çelişki içerisindeler.

Sözü çok uzatmaya gerek yok. Buradan hükümete sesleniyorum 30 milyar lira bağış yaptırdığınız Merkez Bankası’na 30 trilyon da bağış yaptırabilirsiniz.

Yapmanız gereken paranın üretim şekline müdahale etmeniz. Yapmanız gereken, yeni bir para kredi sistemini oluşturmanız.

Bunu nasıl yapacağınızı mevcut para sistemi içerisinde dengeler bozulur kaygısı ve endişeniz varsa, yeni bir para sistemini nasıl kuracağınızı Milli Yol Partisi size gösterebilir.

Çünkü Milli Yol Partisi’nin kuruluş amacı; milletine ve devletine hizmet etmektir. Doğruları haykırmak yanlışların önüne geçecek açıklamalar yapmaktır.

Sorumluluk makamında olan insanlara doğruları söylemek ve onları hayra sevk etmektedir. Bu vesile ile son olarak şunu söylemek istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kendisine ait bir parası yoktur. Devlet paranın sahibi olacak. Paraya borç ulaşamayacak. Böylece  vergilerin çoğunu kaldırabilecek.

Devletimiz bu yardımlarda da gördüğümüz gibi, borç olarak üretilmiş olan bir paranın sahibi olmadığı için, bunu yardım şeklinde ancak toplayabiliyor. Kurulu finans sistemini bir yandan devam ettirmek bir yandan da bu büyük sorunları çözmek mümkün değildir.

Yardımlar geçici çözümlerdir. Duygular anlamında güzel ama kesin çözüm anlamında bizi sonuca götürmez. Onun için Büyük Türk Milleti ve bu milleti yönetmeyi üzerine vazife almış olan yöneticilerimize sesleniyoruz!

Merkez Bankası’nın yasalarını değiştirin. Devletin içerisinde bağımsızlık sadece Türk mahkemelerine ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne aittir. Bütün kurumlar Türk milletinindir. Kurumlar milleti ve Devleti borçlandırma üzerine sürekli vergileri arttıracak, maliye politikalarına sebep olma üzerine kurgulanamaz.

Bunların kökünden değişmesi lazım. Milli Yol Partisi’nin milletimizin zenginlikler üzerinde oturarak fakirlik çekmesine tahammülü yoktur.

Hükümete tavsiyemiz; Merkez Bankası’nın yasalarını değiştirin, paranın basılmasını üretime bağlayın. Üretim karşılığında parayı var edin. Bu düşünceyle hareket ettiğinizde, yıkılıp yapılacak olan Türkiye de ki eski binaların yerine yeni binaların karşılığı olacak parayı tedrici olarak basın. Para bolluğu olur diye endişe etmeyin,  o paranın nasıl bir denklik içerisinde ekonomi dengesinin oluşturulacağı ayrıca detaylı açıklanması gereken bir konudur.

Bunun için öncelikle daha önce ifade ettiğimiz Milli Yol Partisi’nin temel politikalarından biri olan acil Deprem Bakanlığını kurun. Büyük bir bütçe oluşturun. Bu bütçenin karşılığını bütün illerimizdeki yıkık dökük binaların yeniden yapılması ile ilgili yeni bir inşaat felsefesi üzerinden hareket ederek, yeni  yatay düşük kat yapılı şehirler kurarak milletimizin yaşam refahını yükseltelim.

Önemine binaen tekrar ediyorum!

Merkez Bankası Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin değildir.

Merkez Bankası parayı yaratan parayı var eden bütün mal ve hizmetlerin toplum içerisinde devinimini sağlayan en büyük güçtür.

Merkez Bankasının yardımı neden 30 trilyon yardım değil de 30 milyar gibi küçük bir rakamla yardımı sınırlı tutulsun?

Oysa parayı yoktan var eden dilediği gibi basabilen ve bunu faizle bankalara satan bankalarda bunu daha yüksek faizle devlete ve millete satan, buradan da milletten ve devletten yüksek faiz gelirleri elde eden bir sisteme neden  itiraz etmeyelim?

İşte bu sistem Borca Dayalı Para Sistemidir. İşte bu köle düzenidir. İşte bu üreten ve çalışanın emeğini sömürmektir.

Bu konuda direnecek olan siyasi hiçbir aktör milli değildir, yerli değildir. Düzenin devamını isteyen zihinsel zehirlenmiştir, küreselcilerin sömürü düzeninin hizmetkarıdır.

Sakın bir takım küreselcinin uşağı çıkıp da Merkez Bankası’nın yaptığı bağışın hukuki olmadığını bunu yapamaz yapmamalı demeye kalkmasın.

Küreselcilerin oluşturmuş olduğu kölelik düzeni başladığı yerden yıkılmalıdır.

Bir şey değişecek, her şey değişecek.

Yunus Ekşi

@yunuseksi_53

ETİKETLER: ÜSTMANŞET
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.