Tarihimizde muazzam zaferler, bire on utkular, büyük başarılar varsa da bir müdafaa savaşı olan Çanakkale bunlar kadar, hatta bunlardan da önemlidir.
18 Mart Çanakkale deniz zaferi ve ardından gelen yüzbinlerce evladımızı kaybettiğimiz kara savaşları, yakın tarihimizin en önemli gelişmelerindendir. Libya ve Balkan Savaşları‘nda ardı ardına gelen hezimetler, ihanetler sonrasında artık yok olmaya mahkum bir millet görünümü veren Osmanlı Müslümanları silkinmiş ve yeniden bir güç olabileceğini göstermişti.
Rakibimiz İngilizler, İngiliz İmparatorluğu’nun her yerinden sömürge askerleri, Fransızlar ve çoğu Müslüman Fransız sömürgeleriydi. İngilizler burada ağırlıkla, ceza kolonilerinden gelen sert ve zorlu Okyanusya askerleri ANZAC‘ları, yenilmez Maorileri, adı söylendiğinde korku saçan ve bugün hala gizli operasyonlarda kullanılan Nepal’in ünlü Gurka özel kuvvetlerini saldılar üzerimize. Mehmet, “ben Gurka murka anlamam” dedi ve hepsini ardı ardına püskürttü.
İngiliz derin devletinin, 20. yüzyıldaki önde gelen neferi Bahriye Nazırı Winston Churchill‘e hazırlattığı İstanbul’u ele geçirme planı tutmadı. Dahası yenilsek de yensek de Bulgar çeteci Sandanski ve yandaşlarının desteklediği darbeci birliklerin 1908’de İstanbul’u yağmalamasıyla biten milli birlik ruhu yeniden tesis edilmiş oldu. Harb-i Umumi kaybedilse de yeni Türkiye’yi kurmak için bir ruh ortaya çıktı. Çanakkale dev bir organizasyondu. Türklerin temel özelliği olan örgütlenme ve ortak çalışma becerisi burada yeniden göründü.
Tarihimizde muazzam zaferler, bire on utkular, büyük başarılar varsa da bir müdafaa savaşı olan Çanakkale bunlar kadar, hatta bunlardan da önemlidir.
Ancak baktığımızda işi tam sona erdiremedik, gerçekten savaşı kazanabileceğimiz büyük bir zafere dönüştüremedik. Sahilde kilitlediğimiz yüz bine yakın İngiliz askeri, ne ilerleyebiliyor ne geriye gemilere binebiliyordu, çünkü bunu yapmaya başladığı anda biz hücum edecek ve onları yüksekten keklik gibi avlayacaktık. Ama ne yazık ki bu çok tecrübe kazanmış düşman ordusu, 1915 sonuna doğru elini kolunu sallayarak gemilere binip Mısır‘a döndü, burada yeniden güç kazandı, Mısır’a olan harekatımızı durdurdu, buradan 1917’de Suriye‘ye ilerledi ve Orta Doğu bin yıl sonra yeniden işgal edildi. Oysa onları küçük bir kuvvetle savaş boyu Gelibolu yarım adasında tutabilir, sadece Çanakkale değil Irak Kut‘ta da yendiğimiz İngilizlerin bütün savaş faaliyeti bu hapsolmuş tümenleri kurtarmak için mühimmat yetiştirmekle sınırlı kalabilirdi. Orta Doğu’yu kaptırmazdık.
İngiliz’in rahatça kurtulmasında bilinçli bir ihanet var mıydı? Tarihçilerin incelemesi lazım.
Çanakkale büyük bir zafer ve iftihar günü olduğu kadar, eğer tetkik edilirse ders almamız gereken, akletmemiz gereken bir misaldir.
Allah yiğit şehidlerimizden ve gazilerimizden razı olsun, bizi onların yanına koysun.