islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5893
EURO
34,8218
ALTIN
2.415,55
BIST
9.645,02
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
24°C
İstanbul
24°C
Hafif Yağmurlu
Çarşamba Az Bulutlu
22°C
Perşembe Az Bulutlu
20°C
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
17°C

MUKAYESELİ DİNLER TARİHİ VE İSLAM’IN HAC İBADETİNİN ULVİ ANLAMLARI

MUKAYESELİ DİNLER TARİHİ VE İSLAM’IN HAC İBADETİNİN ULVİ ANLAMLARI

Mukayeseli Dinler Tarihi, dinlerde ortaya çıkan bazı dini temsil ve tezahürlerin gerçek değerinin ancak benzerlik, farklılık ve ortak noktalara yönelmekle ortaya çıkabileceğini öğretmektedir. Bu doğrultuda diğer dini geleneklerin hac tören ve ibadetlerinde İslam’daki ulvi hac ibadetlerine benzer noktalar görebiliriz. Aşağıda ana hatlarıyla zikredeceğimiz bu noktalar aslında bir anlamda mezkur dinlerin ilk başlarda fıtrata uygunluklar içerdiklerini hatta onlardaki vahyin izlerini de ima ettiklerini de hatıra getirebilmektedir:

a.) Tüm dinler, ortak bir yolculuk olarak “hac” diye bir ibadete sahiptirler ve kendilerinin belirlemiş oldukları bir takım mukaddes yerlere ziyaret anlamında “hac yapmaktadırlar”.

b.) Dinlerde hac merkezleri (Hıristiyanlık hariç) bizzat insanlar tarafından seçilmemiş aksine kutsal metinlerinde kendilerince keşf, ilham veya (Yahudilik’te ve İslam’da olduğu gibi) peygamberlerin özel vahiyleri yoluyla belirlenmiştir.

c.) Dinlerde hac ibadeti, sıradan olmayan bir zamanda, olağan olmayan, özel görsel kural ve bedene bağlı mali ritüelleri (menasikleri) olan ibadet formuyla hatta dış görünüşlerin ( mesela özel elbiselerin bile normalinden farklılaştığı) bir ortamda yapılmaktadır.

d.) Hac yapılan kutsal mekanların daha kutsal oluşlarını belirlemek ve diğerlerinden üstünlüğü ortaya çıkarmak üzere hac yerlerinin çevresine, sınırlarına veya başlangıç yerlerine mutlaka bir taş, farklı bir duvar veya heykel hatta ağaç vb. kutsallık sembolleri yerleştirilmiştir.

e.) Hinduizm’de görüldüğü gibi hac yapılan yerler genel olarak “alemin eksen merkezi (axis mundi)” veya o mekana yakın yerler seçilmiştir.

f.) Hıristiyanlık haricinde dinlerde hac ibadet olarak belli mevsimlerde yapılmakta ve güneş takvimi yerine ay takvimi kullanılarak tüm mevsimlerde haccın yapılması imkanına kavuşulmaktadır.

g.) Dinlerde hac, dindarı arındıran, mukaddes kılan bir alanlara ziyaret olduklarından orayı ziyaret edenlerin de önceden bir takım ön hazırlıklarla kendini hazırlaması manevi açıdan uygun bir ruh haline bürünüp bedenen kendini hazırlaması (mesela her türlü kötü düşünce ve davranışları terketmesi) orada iken dünyevi ve maddi pisliklerden elbisesini ve bedenini arındırması manevi açıdan günah işlememeye dikkat etmesi gerekmektedir.

h.) Aslında hac ibadeti dinlerde de kardeşlik ruhunu geliştirmekte, pedagojik yönleri olan, sosyo-kültürle kaynaşmaları sağlayan özelliktedir.

Bunun yanında İslam dininin hac ibadetiyle diğer dinlerin hac anlayışları arasında yapılan mukayeselerde ortaya çıkan İslam haccının faziletlerini gösteren temel fenomenoloji karakteristikleri mevcuttur. Aslında diyebiliriz ki hac ibadetiyle bile İslam, tüm dinlerin aslındaki, kökündeki, özündeki, ana hedefindeki ve muharref olmadan önceki “tek, eşsiz ve gerçek fıtri din” olduğunu en somut haliyle sahip olduğu hac menasikleriyle ispat etmektedir.

Bu bağlamda İslam’ın hac ibadetiyle diğer dinlerin hac anlayışlarına mukayeseli bir şekilde baktığımızda şu eşsiz sonuçlara ulaşabilmekteyiz;

A:) İslam dini, hac ibadetini karakteri itibariyle sadece anı veya hatıra olarak kutsal mekanları ziyaret olarak anlayan (Roma Katolik) Hristiyanlıktan, haccı sadece Ağlama Duvarı’nda yan yana giderek tek boyutlu bir tavaf anlayan Yahudi inancından, onu sadece kutsal Tai dağına çıkmak olarak anlayan Konfüçyanizm’den veya Kutsal Fuji Yama dağında geceleyin itikafa çekilmeye benzeyen kültlerle geçiren Japon Şinto rahiplerinden tamamen farklı ve eşsiz olabilen zaman zaman onları tamamlayan veya onların tamamına güçlü yeni perspektifler, hatırlatmalar veya güncel anlayışlar vermektedir. böylece İslam’ın hac ibadeti, “bu eski hac uygulamalardaki” eksik parçaları, kaybolan hikmetleri veya belleklerden silinmiş yitik hazineleri bir araya getirebilen çok büyük bir anlam bütünlüğüne sahiptir.

B:) İslam’ın hac uygulama kurallarının ihtişamlı uygulamalarına baktığımızda az da olsa diğer dinlerde benzer ama bir takım muğlak, gri tonda kalmış izlere rastlayabiliyoruz. Söz gelişi Yahudi’nin Ağlama Duvarına yapışarak ağlamalarının veya küçük kağıtlara yazıp bu duvardaki çıkıntılara sokmalarının çok nadir de olsa sözlü iletemedikleri dileklerini, veya yüksek yakarışlar halinde göğe başını kaldırıp haykırmalarının gerçek, en belirgin ve en asli (arketip) formuna Kabe’nin her bir yöndeki duvarlarındaki örtülerin halkalara tutunan hafi dualarında veya Mültezem Kapısı’na sımsıkı yapışan gözleri yaşlı hacıların haykırış ve yakarışlarında duyabilmekteyiz. Yine Hıristiyanların İsa’nın veya havariler in yaşadığı mekanlardaki hatıraları yad etmek de buldukları kutsal hafıza boyutunun en güçlü örneklerini Hz. Hacer’in su bulma telaşesini tekrar hatıra ile yad eden hacıların Sefa ile Merve arasındaki telaşlı koşuşturmacalarındaki veya susamış Hz. İsmail’in zemzemi ilahi bir lütuf olarak kana kana içmesindeki tekrarlar ile kutsal belleği bütün ihtişamıyla yaşamalarında görebilmekteyiz.

C:) Ancak bütün bu benzerlik mukayeselerine rağmen İslam haccının diğerlerinden en büyük ve eşsiz farklarına da işaret etmek gerekmektedir. Söz gelişi bunlardan en önemlisi, en temel İslam kavramlarına (tevekkül, teslimiyet, sadakat, izzet, teslimiyet, fazilet, tezkiye, istiğfar, tövbe, takva, ümmet bilinci gibi) daha yoğun odaklanabilmeyi, hatasız, günahsız olarak Müslüman bir insan olarak yaşayabilmeyi göstermektedir. Yine Müslüman hacılar, kıblesine yönelerek hayatları boyunca eksen haline getirdikleri kutsal değerleriyle hac esnasında adeta bütünleşerek onlarla beraber adeta “mukaddes varlıklar” haline gelebilmekte; haram aylarında Budist rahiplerin dikişsiz elbiselerinden daha kusursuz kisveler içinde, ot koparmayan ruhbanlardan daha güçlü bir şekilde şiddetten uzak kalabilen insanlar olabildiklerini izhar edebilmektedirler. Son olarak Mina ve Arafat’ta vakfe ile Rabbi ile baş başa kalmanın veya mahşer gününün provasını yaparak hiçbir dinde olmayacak bir boyutta Kabe etrafında tavaf eden hacılar, bir dinin ruhban olmadan da yaşanabileceğini ve son tahlilde tüm insanlık adına çıkarılmış “orta bir ümmet” modeli olduklarını “Lebbeyk” diyerek haykırabilmektedirler.

Prof. Dr. Mustafa ALICI

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.