islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5004
EURO
34,6901
ALTIN
2.496,45
BIST
9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
13°C
İstanbul
13°C
Yağmurlu
Cumartesi Parçalı Bulutlu
19°C
Pazar Az Bulutlu
20°C
Pazartesi Az Bulutlu
21°C
Salı Az Bulutlu
23°C

Namazın Özü

Namazın Özü

Namazla ilk kez tanışıp namazın anlamını yaşlı bir Müslümandan ilk kez öğrenen bir mühtedi anlatıyor: “…Günde birkaç kez namaz için toplanıyorlar ve eğer hava yağmurlu değilse namazlarını açıkta kılıyorlardı. Uzun tek bir safta toplanıyorlar ve Hacı da önlerine geçip imamlık yapıyordu. Hareketlerindeki düzen ve uyumla askerlere benziyorlardı; hep birlikte Mekke yönüne döner, birlikte eğilir, sonra kalkar ve birlikte diz çökerek, alınları üzerine yere kapanırlardı. İki secde arasında seccadesi üzerinde, yalın ayak, elleri önünde bağlı, dudakları sessizce kıpırdayan ve kapalı gözleriyle derin bir huşu içinde dalıp giden imamın, bütün kalbiyle dua ettiğini görürdünüz; ötekiler, imamların işitilmeyen sözlerini izliyor olmalıydılar. Böylesi içten bir duanın mekanik birtakım hareketlerle birleştirilmesi beni nedense biraz tedirgin ediyordu; bir gün, biraz İngilizce bilen Hacı’ya bunu sordum: 

‘Tanrı’nın sizden ona duyduğunuz saygıyı eğilerek, dizüstü oturarak ve yere kapanarak göstermenizi istediğine gerçekten inanıyor musunuz? İnsanın sadece kendi içine bakarak, yüreğinin sükuneti içinde dua etmesi daha uygun olmaz mı? Bütün bu bedensel hareketlerin hikmeti ne?’

Daha bunları söyler söylemez pişmanlık duymaya başladım; yaşlı adamın dini duygularını incitmek istememiştim. Fakat Hacı hiç de gücenmiş görünmüyordu. Dişsiz ağzıyla gülümsedi ve şöyle dedi:

‘Başka nasıl ibadet edebiliriz ki o Allah’a? O, bedeni de ruhu da birlikte yaratmadı mı? Böyle olunca da insanın ruhuyla olduğu kadar bedeniyle de dua (ibadet) etmesi gerekmez mi? Bakın, biz Müslümanlar duamızı niçin böyle yaparız (namazımızı niçin böyle kılarız), anlatayım size:

Yüzümüzü Kâbe’ye, Allah’ın Mekke’deki Beytü’l-Harem’ine çeviririz ve biliriz ki, o anda Dünya’nın neresinde olursa olsun, namaz kılan bütün Müslümanların hepsi yüzlerini Kâbe’ye çevirmişlerdir; bir tek vücut gibiyizdir ve düşüncelerimizin merkezi de O’dur.

Önce ayakta durarak Kur’an-ı Kerim’den okuruz: bunu yaparken, okuduğumuz kelamın, insana hayatta dimdik ayakta kalması, sebat etmesi için verilen Allah Kelamı olduğunun bilinci içindeyizdir.

Sonra “Allahu Ekber” (Allah en büyük) deriz: bununla, Allah’tan başka kulluk etmeye değer başka hiç kimsenin, hiçbir şeyin olmadığını dile getirir ve bunun apaçık gerçek olduğunu bir daha duyar ve bu gerçeğe bir daha tanıklık ederiz.

Sonra o her şeyden yüce olan Allah’a duyduğumuz saygıyı, bu yüceliğin önünde eğilerek gösterir, O’nun gücünü, celâl ve azametini övgüyle anarız.

Ve O’nun önünde bir toz zerresinden, yokluktan, hiçlikten başka bir şey olmadığımızı, O’nunsa bizim yüceler yücesi yaratıcımız ve Rabbimiz olduğunu duyarak alınlarımızın üzerine coşkuyla yere kapanırız.

Sonra alınlarımızı yerden kaldırır ve oturup, günahlarımızı bağışlaması, bizi rahmetiyle yarlığaması, doğru yöne yöneltmesi, bizi sağlık ve rızıkla nimetlendirmesi için dua ederiz. O’nun haberini bize ulaştıran Muhammed’e (s.a), ondan önceki peygamberlere, bize, kendimize ve doğru yolu izleyen herkese Allah’ın selam ve rahmetini dileriz. Bize bu dünyada da öteki dünyada da iyilik ve güzellik ihsan etmesini niyaz ederiz Allah’tan. Ve sonunda da başımızı sağa sola çevirerek, nerede olursa olsun, doğru yolda olan herkese selam vererek namazdan çıkarız.

Peygamberimiz böyle namaz kıldı, böyle dua etti ve kendisini izleyenlere de böyle yapmalarını öğretti, bu onların kendilerini isteyerek ve ta yürekten Allah’a teslim edebilmelerini -ki İslam‘ın anlamı da budur- ve O’nunla da kendi kaderiyle de barış içinde yaşayabilmelerini sağlamak içindir.”

(Muhammed Esed’in “Mekke’ye Giden Yol” kitabından.)

Namazın, namaz için kıbleye yönelmenin, namazda Kur’ân okumanın, namazdaki kıyam, rükû, secde, ka’de ve selamın derin anlamları ve hikmetleri doğrusu ancak bu kadar güzel ve özlü anlatılabilirdi…

Rabbim böylesine derin ve hikmet yüklü namazlarla diri kalmayı cümlemize nasip eylesin. Âmin.

***

Namazın diğer hikmetlerini de Dr. Mehmet Sürmeli’nin Mavi Yayıncılık’tan yeni çıkan “Bir Arınma Eylemi Olarak NAMAZ” isimli kitabından okuyabilirsiniz. Kitaptan bir güzel cümle: “Yüce Allah Müslümanlara namazı emrederek hem Müslümanların kendisiyle manevi irtibat kurmalarını istemiş, hem de namaz vasıtasıyla Müslümanların ruhlarını takviye etmiştir…”

Abdullah YILDIZ

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.