islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5650
EURO
34,9596
ALTIN
2.447,87
BIST
9.716,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
20°C
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
16°C
Pazar Az Bulutlu
17°C
Pazartesi Az Bulutlu
18°C

ONURLARI ÇİĞNEYİP MALLARI SÖMÜRENLER CEHENNEMLİK ZALİMLERDİR I

ONURLARI ÇİĞNEYİP MALLARI SÖMÜRENLER CEHENNEMLİK ZALİMLERDİR I
12 Nisan 2023 10:29
A+
A-

Bismillahirrahmanirrahim

Bu sohbetimizde farklı bir yöntem uygulayacak, konumuzu Hümeze Sûresi’nin aydınlığında sunmaya çalışacağız. Müessir kılmasını Yüce Mevlâ’mızdan niyaz ediyorum.

Mekke Günümüzün İstanbul’u, Londra’sıydı

İslâm Dini bütün Peygamberlerin ve kutsal kitapların ortak tebliğidir. Hz. Muhammed bu dinin son ve Rabbimiz tarafından evrensel kılınan Peygamberidir. Kur’ân-ı Kerim ise İslâm dinin son ilahi kitabıdır.

Kur’ân söz ve mana olarak Rabbimizin kitabıdır. Bütün insanlığın inanmakla ve uygulamakla yükümlü olduğu Kur’ân-ı Kerim Aziz Peygamberimize sûre sûre ve ayet ayet Mekke-i Mükerreme’de inmeye başladı. Yeryüzünün merkezi olan Mekke-i Mükerreme prototip bir şehirdir. O içerdiği özellikleri ile günümüzün İstanbul’u, Paris’i, Londrası’dır. Evet, Mekke-i Mükerreme’nin özelliklerini sunduğumuzda günümüzün dünya ölçeğindeki şehirlerinin içerdiği özellikleri taşıdığını görebiliriz.

Bir Mukayese

Mekke-i Mükerreme’de insanlar göklerin ve yerin yaratıcısı olarak Allah’a inanıyorlardı. Ama onlar Peygamberlik kurumuna inanmıyordu. Onlar ahiret hayatına iman etmiyordu. Bir diğer anlatımla Rabbimizin huzurunda sorgulanılacağı hakikatine inanmıyorlardı. Yani deist idiler.

Bu arada Yaradan’la kendileri arasında Yaradan’a ait vasıfları yamadıkları putlara ve geleneklere inançlarını sürdürüyorlardı. Tıpkı 20. asırın merkezi şehirlerinde yaşayan insanlar gibi…

Mekke kendi içinde çatışmalıydı. Çevresi ile yarı savaş halindeydi. Tıpkı yeryüzündeki ülkeler ve bu ülkelerdeki ana şehirler gibi. Mekke’de egemenler bir avuçtu. Onlar zayıfları siyasi ve ekonomik olarak sömürüyorlardı. Yaşadığımız dünyada olduğu gibi…

Güçlüler zayıfları alt sınıflar olarak görmekteydi ve her vesile ile alt sınıf olarak görülen insanların onurlarıyla oynuyorlardı.

Faizcilik Mekke toplumunda dünyamızın bugünkü şehirlerinde olduğu gibi yaygındı, faizciler ekonomiye hâkimdi.

İnanç turizmi vardı, Kâbe’yi sömürüyorlardı.

İçki, kumar, zina sektörü de bir hayli gelişmişti. Tıpkı dünyamızın bugünkü şehirlerinde olduğu gibi… Mekke, prototipti.

Aziz kardeşlerim, Kur’ân-ı Kerîm  sûre sûre ayet ayet Mekke-i Mükerreme’de inmeye başladı. Ama o evrensel kılındığı ve hükümleri Kıyamet Günü’ne kadar geçerli Yüce bir Kitab olduğu için O, günümüzde de inanılması, çizgisinde yaşanılması gereken bir kitaptır.

Hümeze Sûresi Bir Devrim Âteşi Gibi İndi

İlk inen sûrelerden biri de Hümeze Sûresi idi. Hümeze Sûresi bir devrim ateşi gibi indi. İslâm’ın manifestosu olarak indi ve değer yargılarını kökten değiştirmeye başladı.

Önce bu sûrenin kısaca anlamını sunalım. Sonra da kısaca fakat ayet âyet açıklamaya çalışalım. Böylece  konumuz olan ” İnsanların Onurlarını Çiğneyip Mallarını Sömürenler Başkaldırılacak Cehennemlik Zalimlerdir” mevzusunu açıklamış oluruz.

Sûrenin kısaca tefsirî anlamı şöyledir:

Jestleri, mimikleri, sözleri, davranışlarıyla insanların yüzüne karşı ve arkalarından onları ayıplayan ve aşağılayanların vay haline.

Onlar insanları aşağılamakla yetinmeyip onların aleyhine olacak şekilde kazanan ve kazandıkları malların kendilerini ebedileştireceklerini sanırlar.

Hayır, hakikat onların sandığı gibi değil. Onlar, Hutame’ye atılacaklardır.

Ey Peygamber sana yitip bitiren, kırıp geçiren o Hutame’nin ne olduğunu kim anlatabilir? O, insanların kalplerine nüfuz edebilecek olan Allah’ın tutuşturulmuş ateşidir. İşte bu ateş insanları aşağılayan ve sömürerek kazandıkları malların kendilerini ebedileştireceklerini sananların üzerine kapatılacaktır. Kapıları da Cehennemî sütunlarla payandalanacaktır.”

Rabbim cümlemizi korusun.

Aziz kardeşlerim görüyorsunuz. İslâm öncesi Cahiliyet döneminin yargıları zamanımızda da cari ve hâkim. İnsanları sömürerek kazanan ve onların üzerinde egemenlik kuranlar sömürmekte de devam ediyorlar. Aslında aşağılık olarak görülmesi gereken bu sömürücü tipler dünyamızın bütün toplumlarında yüceleştirilebiliyorlar. Üstün görülenler de onlar oluyor.

Kur’ân, ilk sûreleri ile bir devrim yaparak bu gibi cahiliyet anlayışlarını ve bu tür değer yargılarını alt üst etmeye başlamıştı. Bu işlevini dönemimizde de sürdürüyor. Hümeze sûresi şöylece başlıyor:

Jestleri, mimikleri, sözleri, davranışlarıyla insanların yüzüne karşı ve arkalarından onları ayıplayan ve aşağılayanların vay haline.” (Hümeze 104/1)

Veyl Sözcüğü

Sevgili kardeşlerim bu sûre “vay haline” anlamındaki “veyl” sözcüğü ile başlıyor. Vay haline, uğrayacakları azaptan ötürü o kişilerin ki onlar İslâm’ın haram kıldığı insanları aşağılama ahlaksızlığını yapanlardır.

Vay haline denilerek yerilenler Hümeze ve Lümeze olan kişilerdir. Ahlakî düzeysizlikleri farklı gibi görülüyorsa bunlar birbirine yakın tipler olup jestleri, mimikleri, sözleri ve davranışları ile insanları yüzlerine karşı ve arkalarından yeren ahlaâksızlardır.

Değinilen bu Veyl sözcüğü Kur’ân-ı Kerim’de 20’yi aşkın sûrede kullanılan bir ifade biçimidir.

Mesela Mürselat Sûresi’nde; “Vay o İslâm’ın inanılması gereken hakikatlerine iman etmeyenlerin haline…” buyrulur.

Fussılet sûresinde (41/6,7) ise, “Allah’a ortak koşanların vay haline. Onlar Ahiret Hayatı’na iman etmeyip kazandıklarından toplumun acizlerine, dullarına, yetimlerine zekât görevlerini yerine getirmeyen kişilerdir ” buyrulmaktadır.

Veyl sözcüğü hepinizin bildiği Maûn Suresinde de, namazını önemsemeyenler ve namaz kılarken insanlara gösteriş yapanlar ve sosyal yardımlaşmaya yönelmeyen ve üstelik engellemeye çalışan tipler için kullanılır.

Özetlersek bu Veyl sözcüğü ebedi hayatları karanlık olup azaba uğrayacak sosyal adalet karşıtı kâfir ve günahkâr tipler için kullanılmaktadır.

İnsanların onurları ile oynamak, onların mallarını helâl haram gözetmeden sömürmek de cehennemi bir suçtur ve azim bir günahtır.

Pekiştirerek  ilave etmiş olalım; insanların onurları ile oynamak, onları alaya almak, bir takım olumsuz lakaplar takmak, onlar hakkında devamlı yerici şeyler söylemek ve onları gıyaplarında hoşlanmayacakları şekilde… anmaktır.

Ali Rıza DEMİRCAN

Devam edecek

Etiketler  İnsan onuru, Malları sömürme, Zalimler, Devrim ateşi, Cehennem

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.