islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3307
EURO
35,0310
ALTIN
2.282,61
BIST
8.974,69
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
20°C
İstanbul
20°C
Açık
Cuma Az Bulutlu
23°C
Cumartesi Az Bulutlu
21°C
Pazar Parçalı Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
23°C

Örtünmeyi emreden âyetler ve açıklamaları II

Örtünmeyi emreden âyetler ve açıklamaları II
13 Haziran 2017 12:58
A+
A-

Kur’ân-ı Kerîm’de kadın giyimini konu edinen ikisi temel olmak üzere üç âyet vardır. Bunlardan ilk indirileni, Ahzab Sûresi’nin 59. âyetidir. Bu âyeti açıkladık.

b. Kadın giyimi ilgili ikinci âyet Nûr Suresi’nin 31. âyetidir.

Bu âyette Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

“Mü’min kadınlara söyle! Onlar da gözlerini cinsel amaçlı şehvetli bakışlardan çevirsinler. Cinsel organlarını (dıştan görülür olmaktan; zinaya aracı kılmaktan)korusunlar. Yalnızca tabîi olarak kendiliğinden görüneni dışında ki zînetlerini açığa vurmasınlar. Başörtülerini yakalarının üstüne salsınlar. Zînetlerini kocalarından, babalarından, kayınpederlerinden, oğullarından, üvey oğullarından erkek kardeşlerinden erkek kardeşlerinin veya kız kardeşlerinin oğullarından, kendi kadınlarından, yahut yasal olarak sahip oldukları kimselerden, yahut kendilerine bağlı olup cinsel isteklerden yoksun bulunan erkeklerden, ya da kadınların mahrem yerlerinin henüz farkında olmayan çocuklardan başka kimsenin önünde açığa vurmasınlar. (Yürürken)gizledikleri zînetlerini belli edecek şekilde ayaklarını yere vurmasınlar. Siz ey mü’minler! Hepiniz topluca günahlarınızdan dönüp Allah’a yönelin ki, kurtuluşa/esenliğe erişesiniz.”

Âyet, Ahzab sûresinin 59.âyetinde olduğu gibi ‘EyPeygamber!” hitabı ile değil,“Söyle”emri ile başlamaktadır. Böyle olmakla birlikte ilk muhatap Peygamberimizdir ve muhatap olma konumundaki bilgilendirici, uyarıcı ve yönlendirici bütün yükümlülerdir.

Mü’min kadınlara söyle!” buyrulduğu için ilâhi emrin kendilerine iletileceği kadınlar da iman eden kadınlardır. Mü’min olmayan kadınlara bu gibi emirler verilemez. Örtünme gibi emirlerin gereğini üstlenebilecekler; bilinçli olarak böylesi bir erdemle yükselebilecekler ancak inananlar olabilir.

Âyetin ana buyruğu, belirlenen şartlar içinde kadınların Zînet’lerini açığa vurmamasıdır. Anahtar kavram Zînetsözcüğüdür.

Zînet sözcüğünün taşıdığı “güzel nesne” anlamı, bu anlamın Kurân’da kullanılmış olması, âyetin bütünü, Hz. Peygamber dönemi uygulaması ve de İslâm alimleri arası genel kabul zînetin vücut anlamına geldiğini doğrulamaktadır. O halde âyetin zinetle ile ilgili bölümünün manası şöyle olur:

“…Tabîi olarak kendiliğinden görüneni dışında vücutlarını açığa vurmasınlar…”

Bu şekliyle âyet, bütün kadınların güzel konumunda olduklarına işaret etmektedir.

Kadın vücudunun kendiliğinden görünen kısmı neresidir?

Tabîi olarak kendiliğinden görünen vücutorganlarının yüz, dirseklerin yarısına kadar eller ve topuktan bir karış yukarısına kadar ayaklar olabileceği,” Kur’ân’ın işaretleriyle ve -Allah şanını artırsın- Peygamberimizin onaylarıyla da doğrulanmıştır.

Mü’min erkeklere verilen cinsel arzulu bakışlardan korunulması ile ilgili Kur’ânî emir, Rabbimizin kadınlarla biatlaşması/sözleşmesi için Peygamberimize yüklediği görev, Hz.Mûsa’nın daha sonra eşi ve baldızı olacak kadınlarla konuşması yüzün kendiliğinden görünür kabul edilebileceğinin Kur’ânî işaretleridir.[1]

Sevgili Peygamberimizin, şeffaf bir elbise giyinik olduğu halde yanına gelen baldızı Esma’ya arkasını dönüp sarığından bir parça kesip vererek ergin kadınların yüz ve eller dışındaki vücut organlarını örtmeleri gereğini vurgulaması; yüz bini aşkın mü’minler topluluğu ile yaptığı Veda Haccı’nda ihramlı kadınların yüzlerini örtmesini yasaklaması argümanlarımızdır. Veda haclarında kendisine soru yönelten genç kadınla bakışan terikesindeki amcası oğlu Fazl’ın yüzünü elleriyle bizzat çevirirken, kadına yüzünü örtmesine ilişkin bir emir vermemesi de delilimizdir.[2]

Peygamberimizin “Allah’a ve Ahiret günü’ne inanan kadın, ellerini ancak dirseklerin yarısına kadar açabilir.”diyerek bizzat göstermesi, kızı Fatıma’ya yönelik beyanlarında topuklardan dize doğru bir karış yukarısına kadar açılabileceğine onay vermesi ve bu onayını, eşi Ümmü Seleme annemizin sorusuna verdiği cevapta dile getirmesi, özetlediğimiz genel kabulü doğrulamaktadır.[3]

Saçlar Görünebilir mi?

Görünemeyeceğini âyet göstermektedir. Açıklayalım.

Hz. İbrahim’in teblîğ izlerinin görülebildiği Mekke ve Medine toplumları geleneğinde saçların örtülmesi, asalet nişanı olarak varlığını sürdürüyordu. Ancak büyük çoğunluk örttükleri başörtülerini arkalarına salarak boyun ve gerdanı açıkta bırakıyor, bir diğer anlatımla yaka yırtmaçlarını geniş tutarak göğüslerini sakınmıyordu. Dönemimizde de modalaştırılan bu cahiliye geleneğini yıkmak ve yapılması gerekeni belirlemek için Rabbimiz âyetin devamında şöyle buyurdu:

“…Başörtülerini yakalarının üstüne salsınlar…”

Burada anahtar kelime “hımar”ın çoğulu “humur”dur. Hımar soyut örtü değil, baş örtüsüdür. Alkollü içki anlamında ki Hamrda ay köktendir. Hamr aklı, hımar başı örter. Ancak hımar kendisiyle boyun ve yaka yırtmaçlarının örtülerek göğüs bölgesinin kapatılabileceği büyükce baş örtüsüdür. Cilbab bunun daha büyüğüdür. Allahın kullanılmasını istediği hımar’dır.Yani baş örtüsüdür. Pek tabîi olarak hımar önce görevini yaparak saçlarla birlikte başı örtecektir. Peygamberimizin denetimindeki uygulama da böyle olmuştur.

Hz. Aişe annemiz Hımarın/baş örtüsünün kullanımı ile ilgili ilâhi emrin verildiği gece Medine’de bir devrim yaşandığını şöyle anlatıyor:

Allah’a yemin ederim ki Allah’ın Kitabı’na iman ve onu doğrulama yönünden Ensar’ın kadınlarından daha bilinçlilerini görmedim. Erkekler, Allah’ın kadınlarla ilgili olarak indirdiği örtünme ile ilgili âyeti,evlerine gelerek eşleri,kızları,kız kardeşleri ve diğer kadın akrabalarına okuduklarında, onların her biri, elbiseleri ve bulabildikleri kumaş parçalarından Allah’ın indirdiği hükme imanlarını pekiştirmek için birer baş örtüsü hazırladılar. Ertesi gün sabah namazına baş örtülerine bürünmüş olarak katıldılar. Sanki başlarında kumaştan kargalar varmış gibiydiler.[4]

Soruya cevabımızı özetleyelim:

Saçlar tabîi olarak kendiliğinden görünür zînet kapsamına alınamaz.

Açıklamalarımız ışığında net olarak görülebileceği gibi, İslâm kadını’nın giysisinin ana unsurlarından biri olan saçları içine alacak nitelikli baş örtüsü, Rabbimizin emridir.İnanırsınız- inanmazsınız, uygularsınız veya uygulamazsınız bu ayrı bir konudur.Ancak baş örtüsü Müslüman kadınlara yönelik ilâhi yasadır. Konuyu bir hadisle noktalayalım:

Sevgili Peygamberimize getirilen ipekli kumaşlardan Ömer’e ve Usame’ye birer parça gönderdi. Ali’ye de bir parça gönderdiğinde şöyle emir buyurdu:

Bu parçayı başörtüsü olarak kullanmaları için bölümlere ayırarak kadınlara dağıt.(Müslim Libas Hn.2068, MuvattaLibas 4,Hn.6)

Kur’ân-ı Kerîm’de kadın giyimini konu edinen âyetlerin ilk ikisi olan Ahzab 59 ve Nûr 31’i açıkladık. Şimdi de üçüncüsünü açıklayacağız.

c- Kadın giyimi ile ilgili üçüncü âyet Nûr sûresinin 60. âyetidir.

Kadın giyiminin iman temelli ahlâkî bir konu olarak değerlendirilmesi gereğine işaret eden bu âyette Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

Evlenme ümidi kalmamış yaşlı kadınların sözleri ve davranışlarıyla kadınsı tavırlar sergilememeleri koşuluyla siyablarını çıkarmalarında sorumlulukları/günahları yoktur.Ancak her şeye rağmen (siyablarını çıkarmayarak)iffetli davranmaları kendileri için hayırlıdır.Allah her şeyi çok iyi işiten,çok iyi bilendir.”

SİYABkelimesi Kur’ân’da elbise anlamındaki sevb’in çoğulu olarak geçmektedir.

Siyabını tertemiz kıl.”anlamındaki Müddessir sûresinin 4.âyetiyle, “ …Öğleyin istirahat içinsiyablarınızı çıkardığınız vakit…”anlamındaki Nûr sûresinin 58. âyetinden hareketle Siyab’ı kişinin günlük çalışmalarında ve insanlar arası ilişkileri sırasında giydiği elbise anlamına geldiğini söyleyebiliriz.Buna göre yaşlı kadınların elbiselerini çıkarmalarını iki şekilde anlayabiliriz.

a-İnsanların, öğleyin istirahat halinde iken giydikleri çalışma elbiselerini çıkardıkları gibi onlar da elbiselerini namahremler(evlenebilecekleri) yanında çıkarabilirler.

b-Onlar,diğer genç kadınların namahremler arasında giymekle yükümlü oldukları hımarı da içine alacak şekilde Cilbablarını çıkarabilirler. Ancak çıkarmamaları daha ahlâkîdir.

Kadın Giysisinin Örtücü Olma Yanısıra Diğer Şartları

Örtünme Teni Göstermeyecek Şekilde Kalın Bir Giysi İle Gerçekleştirilmelidir:

Allah’ın Resûlü teni gösteren bir elbise ile örtünmenin sağlanamayacağını, böylesine örtülü çıplaklığın azâbını da duyuran bir hadisleriyle şöylece açıklamaktadır:

Ümmetimden henüz görmediğim(tövbe etmemeleri halinde) azaba uğrayabilecek iki sınıf vardır. Onlardan bir sınıfı beraberlerinde taşıdıkları sığır kuyruklarını andırır kamçılar-joplarla insanları döven erkeklerdir. Diğer bir sınıfı da giyinik olan, fakat giysileri içlerini gösterdiği ve örtülmesi gereken organlarını örtmediği için çıplak durumda olan kadınlardır…”[5]

Örtünme, Vücût Organlarının Yapısını Açığa Vurulmaksızın Sağlanmalıdır:

Vücût organlarının hacmini belirtecek bir giysi ile İslamî örtünme gerçekleştirilemez.

İslamî örtünmenin bu özelliğini şu hadis-i şeriften öğreniyoruz.

Zeyd Oğlu Üsema (r.a) anlatıyor.

Allah’ın Resûlü Dihyetğl-Kelbî isimli sahâbînin kendisine hediye ettiği Mısır mamûlü sıkıca dokunmuş keten bir elbiseyi bana giydirdi. Ben de onu karıma giydirdim.

Bir ara Allah’ın Resûlü bana sordu:

– Hayrola, niçin sana verdiğim elbiseyi hiç giymedin?

– Onu karıma giydirdim (Ya Resûlallah!)

– Karına, altına ince bir elbise daha giymesini emret. Zira ben o elbisenin karının kemiklerinin hacmini açığa vurmasından endişe ederim.[6]

————

[1]1-Nûr30, Mümtehine 12, Kasas 23.
[2]Ebu Davud, Libas 34, Müslim, Hac 409, Tirmizi, Hac 18.
[3]Taberi, Nûr 31, Ebu Davud Hn.1119, Avnül-Mabud 11/177, Tirmizi Libas 8.
[4]Taberi Nûr 31, Ebu Davud Libas 33.
[5]Müslim Libas 123, Tac 3/179.
[6]M.Zevaid 5/136, Ebu Davud Libas 36.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar
  1. Eslem Hüsna İçten dedi ki:

    Gerçekten çok faydalı !