islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4986
EURO
34,7995
ALTIN
2.488,58
BIST
9.564,68
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
16°C
İstanbul
16°C
Az Bulutlu
Cuma Yağmurlu
14°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
19°C
Pazar Az Bulutlu
20°C
Pazartesi Çok Bulutlu
18°C

Peygamberimiz Zihinsel Engelli İnsanlara Daha “Müsamahâr” Olmamazı Tavsiye Etmiştir

Peygamberimiz Zihinsel Engelli İnsanlara Daha “Müsamahâr” Olmamazı Tavsiye Etmiştir
22 Ağustos 2019 12:21
A+
A-

Polis Zihinsel Engelli Genci Darp Etti

İçişleri Bakanlığı tarafından Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediyelerine kayyum atanması kararlarının protesto edildiği gösterilerde yaşanan polis şiddeti büyük tepki çekti. Polis memurunun kaskıyla şiddet uyguladığı protestocunun zihinsel engelli olduğu öğrenildi. Askerlikten muaf olduğu öğrenilen gencin insafsızca dövüldüğü görüntülere tepki yağdı. AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, görüntülere tepki göstererek “Van’daki bu görüntüler korkunç. Vatandaşlarımıza bu zalimliği reva gören kişilerin bir an evvel görevden alınması ve yargılanması için gereken mutlaka yapılacaktır” dedi. Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Cihangir İslam ise, ‘Peki bu kimin talimatı?’ sözleriyle sosyal medyadan tepkisini dile getirdi.

Peygamberimiz Zihinsel Engelli İnsanlara Daha Müsamahâr Olmamazı Tavsiye Etmiştir

Halkın şiddet kullanmadan herhangi bir konuda tepkisini göstermesi, bir kararı protesto etmesi, eylem yapması ve(ya) bir basın bildirisinde bulunması, demokrasi kültürünün doğal bir parçasıdır. Bu gibi demokratik gösterilere, resmî makamlarca izin verilmemesi, ancak çok istisnaî ve makul gerekçeler olduğunda ancak yasaklanabilir. Kaldı ki bazen ani olaylar karşısında spontane ve izinsiz toplu eylemler de olabilmektedir. Vandalizm’e dönüşmediği sürece bu gibi toplumsal eylemlerin karşısında güvenlik güçleri, soğukkanlı olmalı ve protestocu grupları sakinleştirmeli, belirli bir süre sonra eylemlerini bitirmelerini talep etmeli ve dağılmalarını istemelidir. Ancak bu süreçten sonra gerektiğinde polis, müdahale etmelidir.

Demokrasilerde polis, hukuk devletinin bir temsilcisi olarak her bir olayda kanunî çerçevede hareket etmeli ve asla hukuk dışına çıkmamalıdır. Polislerimiz, eylemcileri fiziken etkisiz hâle getirmek zorunda kaldığında, bu müdahaleyi kimsenin bedenine zarar vermeden gerçekleştirebilmelidir. Teknik yönden böyle bir eğitimi de zaten almış durumdadırlar. 

Mezkûr haberde toplu eylemlere şu veya bu şekilde katılmış olan zihinsel engelli bir vatandaşa polis tarafından gereksiz bir yere şiddet uygulandığı ortaya çıkmıştır. Büyük bir ihtimalle polislerimiz, darp ettikleri vatandaşın zihinsel engelli olduğunu fark edememiştir. Ancak, polislerimiz, velev ki zihinsel engelli bir insan olmasın, hiçbir protestocuya böyle kötü muamelede bulunamaz, bulunmamalıdır. Bu tablo, Türkiye’mizin imajını ve polis teşkilatımızın itibarını sarsmıştır.

Diğer yandan her halükârda hâl ve hareketlerinden dolayı zihinsel engelli olduğu az çok anlaşılan bir vatandaşa daha hassasiyetle davranmalıdır. Polislerimiz bu bağlamda insan ve toplum psikolojisi, grup davranışları, insan tipleri, engelli türleri ve öfke kontrolü konusunda ayrıca özel eğitim almalı ve hangi kritik durumda kime nasıl davranılması gerektiği hususunda deneyimli olmalıdır. Şunu unutmayalım, Peygamberimiz (sav), özellikle zihinsel engelli insanların bazı anormal ve hatta zarar verici tutum ve eylemleri karşısında daha müsamahakâr olmamazı gerektiği hususunda sahabi Nuayman üzerinden bizlere öğüt vermiştir. Bu doğrultuda sahabi Nuayman’ın karıştığı bir olayı burada hatırlayalım.

Zihinsel Engelli Olduğu Anlaşılan Sahabi Nuayman’ın Zarar Verici Bir Eylemi ve Peygamberimizin (sav) Tavrı

Zekâ yönüyle bariz bir farklılık arz ettiğini düşündüğümüz “şakacı sahabi” olarak bilinen sahabi Nuayman, bir gün mescidi nebevinin önünde otururken, dostları onun bu zafiyetinden yararlanmak istercesine ona şunu söyler: “Sen şu deveyi kesiversen de onu yesek! Çünkü gerçekten et yemeyi çok özledik. Nasılsa Resulullah onun bedelini öder”. Nuayman, bu sözlerin etkisi altında kalır ve hiç itiraz etmeden, sonucunu da düşünmeden işe koyulur. Deveyi yere yatırır, keser ve yüzmeye başlar. Devenin sahibi Hz. Peygamberin huzurundan çıktığında devesinin derisinin yüzüldüğünü görür ve feryadı basar. “Eyvah, devem kesilmiş!”

Çağdaş İslâm hukukuna göre bu eylem biçimi, normal şartlarda “haksız fiil” kapsamında ele alınmaktadır. Başkasına ait deveyi izinsiz olarak kesen kişi, deve sahibine maddî zarar vermiştir. Bu zararı tazminle yükümlüdür. Misliyle veya kıymetiyle deveyi ödemek zorundadır. Ama gel gör ki sahabi Nuayman’ın zihinsel yönden az gelişmişliğini ve dolayısıyla onun cezaî ehliyet taşımadığını bilenler, çok zekice bu eylemi Nuayman’a yaptırmışlardır.

Nitekim Hz. Peygamber (sav), çığlıklar üzerine mescitten dışarıya çıkar ve sorar: “Kim yaptı bu işi?”. “Nuayman yaptı” cevabını alır almaz Hz. Peygamber (sav), Nuayman’ın peşine düşerek, onu aramaya başlar ve onu bir evde saklandığını tespit eder. “Bu yaptığını sana yaptıran nedir?” diye sorduğunda Peygamberimiz (sav), şöyle cevap verir: “Benim saklandığım yerimi sana gösterenler var ya, ey Allah’ın Resulü! İşte onlar bu işi bana yaptırdılar”.

Hakikaten olayın sonunda da görüldüğü gibi Nuayman’a ceza verilmediği gibi, deve sahibine ödenen tazminat, Medine devlet başkanı sıfatı da taşıyan Peygamberimiz (sav) tarafından karşılanmıştır. Hz. Peygamber’in (sav) neticede şu veya bu şekilde ceza gerektiren bu uygunsuz fiili işleyen Nuayman’ı korumanın bir sebebi olmalıdır.

Kanaatimce bu fiili işleyen Nuayman, yaptığının sosyal ve cezaî sonuçlarının tam idrakinde ve şuurunda olmadığından dolayı Peygamberimiz (sav), ne onu azarlamış, ne ona kötü muamelede bulunmuş, ne de ona ceza vermiştir.

Buradan yola çıkarak, bir kişide akıl hastalığı ve zihinsel engellilik gibi cezaî ehliyetini etkileyen bir durum olması durumunda o kişiye ceza uygulanmaz. Bu takdirde İslâm hukukuna göre verilen zarar, eğer varsa kendi malından, yoksa kendisine bakmakla yükümlü yakınlarının malından, bunlar da yoksa akile, bunlar da yoksa devlet tarafından zararı tazmin ettirilir. Başka bir ifadeyle zarar karşılıksız kalmaz. Peygamberimiz (sav) de tam da bu doğrultuda hareket ederek, hem zihinsel engelli, hem de yoksul ve kimsesiz olduğu için, Nuayman’a ceza vermediği gibi deve sahibinin zararını devlet kaynaklarıyla telafi etmiştir.

Çevredekilerin Nuayman’ı herkesin kolaylıkla üstlenemeyeceği bazı eğlendirici ve güldürücü işlere rahatlıkla itebilmeleri, Nuayman’ın muzip kişiliğinin yanında zihnî algılama kapasitesinin de eksik olduğunun bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Büyük bir ihtimalle zihnî yetersizliğinden dolayı Hz. Peygamber (sav), bu gibi olaylarda onu özel velayeti ve himayesi altına alma gereğini duymuştur. Bizler de her halükârda zihinsel engelli insanlarımıza daha hoşgörülü ve müsamahakâr olmalıyız

Prof. Dr. Ali SEYYAR

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.