islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5004
EURO
34,6901
ALTIN
2.496,45
BIST
9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
19°C
İstanbul
19°C
Parçalı Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
20°C
Pazartesi Az Bulutlu
22°C
Salı Az Bulutlu
24°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
22°C

PEYGAMBERİMİZİN DÜNYAYI ŞEREFLENDİRMESİ VESİLESİYLE

PEYGAMBERİMİZİN DÜNYAYI ŞEREFLENDİRMESİ VESİLESİYLE
19 Kasım 2018 07:49
A+
A-

Süleyman Çelebi:

“Doğdu ol saatte ol Sultan-ı Din/ Nura gark oldu semavat u zemin!” demiş.

Ben de bu mısraları şöyle tercüme ettim:

Dinin sultanı Muhammed doğdu/ Yerler ve gökler nura boğuldu.

Tarih 20 Nisan 571’i gösteriyordu. Rebiülevvel ayının pazartesi gecesi sabaha doğru Fahr-ı Âlem Hz. Muhammed (sav) dünyaya geldi. O gelmeden önce her yer karanlıktı. Onun gelmesiyle her yer aydınlandı. Çünkü o, Kur’an’ın ifadesiyle “aydınlatan bir lamba”[1][1] idi. O gelmeden önce hiçbir şeyin anlamı yoktu. O geldikten sonra her şeyin Allah’ın sanat eseri olduğu, Kur’an’ın ifadesiyle her şeyin Allah’ı zikrettikleri[2][2] anlaşıldı.

Peygamberimiz dünyaya gelirken sünnetli ve göbeği kesikti. Melekler tarafından yıkanmıştı. İki omuzu arasında nübüvvet (peygamberlik) mührü vardı.

Annesi onu doğururken hiç doğum sancısı çekmedi. Dünyaya gelmeden babasını, 6 yaşında da annesini kaybetti.

Süt anneleri Süveybe,  Halime, dedesi Abdulmuttalip ve amcası Ebu Talib’in yanında yetim ve öksüz olarak büyüdü.

Güvenilir bir insandı. Çünkü dosdoğru idi. Hiç yalan söylememişti. Bu yüzden o “Emin” lakabıyla tanınıyor ve çağrılıyordu.

Çobanlık yaptı. Amcasının koyunlarını güttü, bütçesine katkıda bulundu. Hakemdi, anlaşmazlıkları çözer, kavgaları bitirirdi.

40 yaşında peygamber oldu. Safa tepesine çıktı. Allah’tan aldığı emirleri yakınlarına duyurmaya başladı. İlk defa orada taşlandı.

Sîreti ve sûretiyle enfesti. Ümmetine düşkündü, son derece şefkatli ve merhametli idi.[3][3] Allah’ın rahmetini uman ve ahiret gününe iman eden müminler için üsve-i hasene=güzel örnek ve rol modeldi.[4][4]

Şahiddi, müjdeciydi, uyarıcıydı, Allah’ın izniyle Allah’a çağıran bir davetçi ve aydınlatan bir lambaydı.[5][5] Alemlere rahmetti.[6][6]

En ağır işkencelere maruz kaldı. Tam 13 yıl sürdü müşriklerin yaptıkları işkenceler. Nihayet, Efendiler Efendisini Medine’ye hicrete mecbur ettiler. Ancak onun düşmanları orda da rahat bırakmadılar. Çünkü müşriklerin niyetleri, onu tamamen batırmak ve bitirmekti. Üzerine ordular gönderdiler. Ama hamd olsun Allah’a muvaffak olamadılar. Bedir’de, Uhud’da, Hendek’te derslerini aldılar.

O, hep savunmada kaldı. Savaşları saldırı savaşı değil, savunma savaşlarıydı. Hiçbir zaman kötülüklere kötülükle cevap vermedi. En güçlü olduğu zaman, en azılı düşmanlarını affetti. Affıyla gönülleri fethetti. Bu olgunluğuyla o, düşmanlarını hayrete düşürdü, hayran bıraktı.

Adaleti, şefkati, fedakârlığı, vefakârlığı, cömertliği, tevazuu, îsarı, ihsanı, infakı, takvası, ihlası ve ibadetiyle rehberdi, liderdi, zirvedeydi, ekmeldi, mükemmeldi.

Dünyada iken cennetle müjdelenmiş öğrenciler yetiştirdi. Üstünlerin hukukunu, insanın insana kulluğunu, putlara tapınma, onlardan yardım bekleme maskaralığını kaldırdı. Aklın ve mantığın gereği olan Allah’a kulluk şuurunu getirdi. Zulme son verdi, adaleti ve hukukun üstünlüğünü hâkim kıldı.

İptida ile intihayı birleştirdi. Öyle güzel kurallar ortaya koydu ki onlar hiç eskimedi. Onlar dün ne kadar güzel idiyse, bugün de güzel, yarın da hep güzel olacak. Çünkü getirdikleri hakikatti. Hakikat eskimez.

Güzel hali ve tatlı diliyle 23 sene gibi kısa zamanda büyük inkılaplar gerçekleştirdi. Yalan-talan, hıyanet-cinayet, içki-kumar, zulüm-zina, şirk ve küfür üzerine kurulu düzeni değiştirdi. Harama ve günaha açılmış kapıları kapattı, helal dairenin kapılarını açtı. Asrına saadet asrı damgasını vurdu.

Masumdu. Cahiliye devrinin hiçbir kirine ve günahına bulaşmadı. Masum geldi, masum yaşadı, masum gitti.

ZİRVEYE ÇIKMAK ONU İSTİKAMETTEN AYIRAMADI

Yükselmek, zirveye çıkmak, Peygamberimizi istikametten, doğruluk çizgisinden ayıramadı.

Yetim Peygamber, Yalnız Peygamber, çoban Peygamber, dayanılmaz işkencelere maruz peygamber, sürgün Peygamber, aile reisi Peygamber, imam ve hatîp Peygamber, öğretmen Peygamber, tüccar Peygamber, doktor Peygamber, sosyolog Peygamber, psikolog Peygamber, hâkim Peygamber, savcı Peygamber, avukat Peygamber, şehremin Peygamber, komutan Peygamber, diplomat Peygamber, başbakan Peygamber, Cumhurreisi Peygamber.

Gerek itibarda ve gerekse makamda ilerleyen bu yükselme trendine rağmen hiçbir zaman istikameti bozulmayan, tevazudan ayrılmayan, doğruluktan şaşmayan, aşırılıklara taşmayan, lükse, debdebeye ve israfa kaçmayan Peygamber.

Yükseldikçe tevazuu, zenginleştikçe fakirliği artan Peygamber. Cömertliğinden dolayı çoğu kere açlıktan karnına taş bağlayan, ümmeti için ağlayan, elindekilerini dara düşmüşlere, fakir-fukaraya, garib-gurebaya, yetime-yoksula, dula-düşküne dağıtan Peygamber.

Üstünlerin hukukunu kaldıran, hukukun üstünlüğü ilkesini hâkim kılan, adaletten taviz vermeyen, “Hırsızlığı yapan Muhammed’in kızı Fatma da olsa onun da elini keserdim.” diyen Peygamber.

Şehvetin, şöhretin, servetin, makamın, mevkiin ve rütbenin yanına Hz. Peygamber’in bu imanı, bu örnek ahlakı ve takvası konulmazsa, veya insan dizginlerini Peygamberin eline vermezse; bu makamlar, bu konumlar o insanı çok rahat bozabilir, saptırabilir, despot yapabilir, merhametsizleştirebilir. Bu sonuçla baş başa kalmak istemeyenler, Hz. Peygamber’e bakmalı, ondan ders ve ibret almalı, onun ahlakıyla ahlaklanmaldırlar.

O peygamber ki ahirete irtihalinden biraz önce, ashabını karşısına aldı ve seslendi:

Bilerek-bilmeyerek kimin malını almışsam işte malım gelsin alsın. Bilerek veya bilmeyerek kime vurduysam, işte canım gelsin vursun. Ya da hakkını bana helal etsin. Ben kul haklarıyla ahirete gitmek istemiyorum. İki şeye dikkatinizi çekiyorum:

1-Emrinizin altında çalıştırdıklarınızı ezmeyin, üzmeyin.

2-Aman namazınızı ihmal etmeyin. Namaz namaz namaz.

Son dönemlerinde son sözlerinden biri de şu oldu:

Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarılırsanız sapmazsınız, (düşmezsiniz.) Onlardan biri Kur’an, biri de benim sünnetim (yolum ve ahlakım).[7][7]

Rabbim beni ve bütün Müslümanları onun ahlakıyla ahlaklandırsın. Rabbim bütün insanlığı onun yoluna kavuştursun, onunla tanıştırsın, onunla buluştursun. Hepimizi onun şefaatine layık ve nail eylesin.

[8][1] Bkz. Ahzab, 33/46

[9][2] Bkz. Haşr, 59/1

[10][3] Bkz. Tevbe, 9/128

[11][4] Bkz. Ahzab, 33/21

[12][5] Bkz, Ahzab, 33/46

[13][6] Bkz. Enbiya, 21/107

[14][7] Bu özet bilgilerin detayı ve dip notları için Müslümanca Bakış adlı kitabımıza ve yakında çıkacak olan Hz. Muhammed’i (sav) Yaşama Sanatı adlı kitaplarımıza bakılabilir.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.