islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4768
EURO
34,8408
ALTIN
2.477,67
BIST
9.530,47
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
19°C
İstanbul
19°C
Hafif Yağmurlu
Perşembe Az Bulutlu
16°C
Cuma Hafif Yağmurlu
17°C
Cumartesi Az Bulutlu
19°C
Pazar Az Bulutlu
20°C

Ramazan Bayramının Anlamı…

Ramazan Bayramının Anlamı…
3 Mayıs 2022 10:00
A+
A-

Bayramlar, sevinç günlerimizdir. Tarihte ve anda meydana gelen bir Ruhsal veya Bedensel kolektif bir başarının sonucunda somutlaşmış bir anda kutlama yapmak ve sevinci paylaşıma açmaktır. Bu başarının tarihsel bir sürekliliğe sahip olması için gerekli olan psikolojik bireysel ve toplumsal zemini güçlendirmektir.

Ramazan ayının sonunda kutladığımız Ramazan Bayramı ise kişinin bir ay boyunca kendisini hem tutmak ve hemde ateşte pişirerek olgunlaştırmak gibi temel bir duruşun sonucunda kutlanılan şeydir. İlahi rahmetin olgunlaştırıcı terbiyesi altında nefsini sınırlar içinde tutarak ona eğitim vermenin getirdiği hafifliğin sevinç içinde ilahi inayete mazhar olarak kutlamaya ve tebrik etmeye açılmasıdır. Bayramlar, sevincin ayağa kalktığı anlardır. Bu sevinç anlar, toplumsal sorunların çözümüne önemli bir destek sağlar.

Ramazan Bayramının anlamı, Ramazan ayının mümin nezdindeki kıymeti üzerinden anlaşılabilir. Ramazan orucu, ateşte pişmeyi hatırlatacak bir düzen ve düzey içinde kavrandığında anlamını izhar eder. Bir ay boyunca mümin, sahurdan iftara kadar kendisini tutar, kendisine sınırlar çizerek ona uyar ve bir irade terbiyesine kendisini tevdi eder. Bu süre içinde sürekli zikir etmek, infak etmek, bolca sadaka vermeye çalışmak, Kuran okumak ve dinlemek, ruhu arındıracak sohbetlerde bulunmak, haramlardan sakınmak, helallere mesafe koymak, kötü davranışlardan uzak durmak ve iyi davranışlara yönelmek, bunu iradeli bir şekilde gerçekleştirme çabasındadır.

İşte bütün iyiye yönelik atılan adımların bir karşılığı olarak üç günlük bir bayram hediye edilmiştir. Bu bayramda, küsler barışır, yaşlılar ziyaret edilir. Aile içinde ve yakınlar arasında hediyeleşmeler yapılır. Yani ilişkiler yeniden ve daha güçlü bir şekilde onarılarak güçlendirilir. Bu ilahi armağanı kabul etme bağlamında müminler bayramı kutlar ve bu süreçte elde ettiği imanın lezzetini diğer gün ve aylara taşımanın iradesini de ekleyerek kutlamalara katılır.

Bir ay boyunca müminin ciddi bir irade sınavından geçtiğini, eylemini güçlendirerek tecrübesini, özellikle de aşkınlıkla kurduğu bağın tecrübesini artırmaya gayret ettiğini dikkate aldığımızda bu tecrübenin idrakimizde meydana getireceği olumlu değişimi ve güçlendirmeyi hesaba katarak diğer günlerde ilahi rızaya matuf bir yaşamı içselleştirerek varlık sahasında var olmaya devam edecektir. Ama bu tecrübenin neliği meselesi ve tecrübe üzerinden elde edilmesi gereken idrakin neliği meselesi bir mesele olarak önümüzde durmaktadır.

Bir müminin idrakini belirleyen temel ilkelerin yeniden şuurda açığa çıkmasını sağlamak ve bu şuuru derinleştirerek kişisel veya toplumsal zeminde bu şuurun izlerinin açığa çıkmasını sağlayacak salih amellerin somut olarak öne çıkarılmasını sağlayarak şahitliğin gerçekleştirilmesi için yeterli düzeyde bir idrake sahip olmanın zeminidir Ramazan Ayının ibadetleri, kulluk amelleri…

İşte bu idrakin temel ilkeleri;

İnsan, yaşam ve fenomenal düzlemdeki düzene İlahi İradenin müdahil oluşu…  Var olan hiçbir şey kendiliğinden var olmadığı gibi yaşamın sürekliliğini sağlayan herhangi İlahi İrade dışı bir gücün ve iradenin de olmadığını apaçık bir şekilde anlamak, yaşama her an müdahil bir İlahi İradenin varlığını idrak ederek bunun üzerine derin bir tefekküre kapı aralamak…

İlahi İrade, vahiy ile de müdahale eder. Vahyin bilgisi, insan yaşamını belirleyen ve düzenleyen en temel bilgi kodlarıdır. Vahyi, İlahi İradenin yaşama müdahalesi olarak yorumlamak ve idrake konu edinmenin mümine kazandıracağı temel bir bakış vardır: ilahi bilgi, düzenleyici bilgi ve emir ve nehiylerin belirleyicisi olduğu kadar, ilişkiler ağının niteliğini ve niceliğini de hem belirler ve hem de denetler… Böylece mümin karşı karşıya kaldığı bilgi çeşitlerinin de doğru bir değerlendirmesini İlahi Bilginin denetimi altında gerçekleştireceğine yönelik idrakini ve inancını taze tutar. İlahi İrade ile İlahi Bilgi, vahyin nüzulü bağlamında bir süreci işaret ettiğini ve her anın oluşumunda ve sürekliliğindeki İlahi Etkiyi işaret eder ve idrak ettirir.

İlahi Bilgi, insanların içinden seçilmiş ve meleklerden seçili bir kulun aracılığı ile o seçili kula gönderilir. Burada da İlahi İrade, İlahi Bilgiyi, temsiliyetin sağlanacağı örnekliği de İlahi İrade olarak belirlemektedir. Yani temsiliyet de İlahi Müdahalenin varlığına delalet eder. Böylece insanlar, İlahi İradenin gerçekleştirilmesinin İlahi Bilgi ve Resulün aracılığı ile insanlara müşahhas bir örnek olarak gönderildiğini tecrübe ederek idrak edeceklerdir. Temsiliyet, İlahi İradenin somut tezahürü ve müdahalenin insan yararına geliştiğinin somut örnekliğini gösterir.

Mümin, bir ay boyunca bu üç meseleyi daha derinden anlamaya yönelik bir çaba ve gayret üzere olmayı kendisine itiyat haline getirir. Böylece atacağı her adımı İlahi gözetim altında olduğu şuuru üzerinden atar. Bu da ona çok güçlü bir idrak kazandırır. Böylece kul, varlığını ve yokluğunu tevdi edeceği İlahi İradeyi daha derinden idrak edecek bir pozisyona yükselir. Bu da onun mümin oluşunun İlahi İnayet üzerinden gerçekleştiğinin inancını güçlü kılar. Bu bakış ve yaklaşım, kişiyi, İlahi Olan ile sürekli bir bağ kurmaya yönelterek o şuur üzerinden davranışlarını kontrol altına almayı mümkün kılar. Her anında İlahi İnayeti yanında hisseden bir kulun hem kendi nefsine ve hem de şeytanın ayartılarına karşı daha güçlü bir duruş sergilemesi beklenen bir sonucu işaret eder.

Ramazan ayı, yukarıda dile getirdiğimiz bu ilkeleri daha derinden anlamaya, tecrübeye konu edinmeye ve bu tecrübe üzerinden idrak ederek kulluğunu derinleştirmeye yönelten bir zamana tekabül eder. Bu şekilde Ramazan ayını geçiren mümin, Kadir gecesini ihya etmiş olur. Tek bir anın diğer bütün anlarda bir şuur üzerinden neşvünema bulmasını sağlamak buna tekabül eder. Her anında ve adımında ilahi gözetimin denetiminde olduğunun şuuru ve her kazancın ve kaybında İlahi İrade ile bağını gözeterek yaşamak, işte saf mümin olma halinin dışavurumu budur.

Abdulaziz Tantik