islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Az Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
16°C
Pazar Az Bulutlu
18°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
17°C
Salı Az Bulutlu
18°C

RUHUN UYANIŞI

RUHUN UYANIŞI
15 Temmuz 2022 11:00
A+
A-

‘’Ey örtüsüne bürünen! 

Kalk da uyar! 

Ve Rabbini de yücelt! (Müddessir 1-2-3)                                                                                                                         

Sanal…

Son dönemlerde Türkçede yaygın ve yerleşik olarak kullanılan önemli sözcüklerden biridir sanal. Taşıdığı anlam itibariyle günlük hayatta pek çok farklı alanda değerlendirilmektedir. Türk Dil Kurumu sözlüğünde ‘Var olduğu sanılan, gerçekte var olmayan, mevhum ya da farz edilen.’ şeklinde yer alan ‘sanal’ sözcüğü özellikle ‘dünya’ sözcüğü ile birlikte kullanılmaktadır. Sanal dünya

Başlangıç noktası 1978 yılında Ward Cristensen ve Randy Suess’in hazırladığı BBS isimli yazılım olarak kabul edilen sosyal medya çalışmaları, 1994 yılından itibaren hız kazanmış;  2000’li yıllarda ise neredeyse tüm dünyanın kullandığı vazgeçilmez bir durum haline gelmiştir. Sosyal medyanın gelişimi, sanal dünyanın sanal gerçekliğe dönüşmesine vesile olmuştur ya da neden olmuştur diyebiliriz. Burada ’ vesile olmak’ ibaresini olumlu durumları,  ‘neden olmak’  ibaresini ise olumsuz durumları belirtmek için kullandığımın da altını çizeyim.

Bu giriş, sanal dünyanın başlangıcını hatırlatmaktan ibaret. Asıl ifade etmek istediğim ise sanal dünyanın bizim duygu, düşünce ve sosyal yaşantımızı çok ciddi bir şekilde kuşattığıdır. Bu kuşatılmışlık içerisinde bir insan olarak ruhumuzun özünü yitirdiğinin ayırdına varmamız gerekir. Bu kuşatılmışlık, dört bir yanımızı olumsuzluklarla örtmüştür.  Bu olumsuzluklar ruhumuzun derin bir uykuya dalmasına da sebep olmuştur. Elest bezminde Rabbimizin ruhlarımıza yönelttiği soruya bir müslüman olarak verdiğimiz  ‘Belâ’  cevabı gereğince  ruhumuzu uyandırmalıyız. Çünkü verilen bu cevap bize büyük sorumluluklar yüklemiştir. Sorumluluklarda kaçmak gibi bir seçeneğimiz yok.  Ruhun uyanışı bir değişimi de beraberinde getirecek. Ruhun uyanışı bizi  ‘beşer’ den  ‘insan’a dönüştürecek.  Ruhun uyanışı bizi’ Âdem’ sözcüğünün sırrına ulaştıracak.  Şöyle demişti  ya şair:

‘Bir elif u dem gerek âdeme Âdem olmağa’

Yani Âdem olmak için ‘elif’ harfi gibi kıyamda ‘ dal’ harfi gibi ruku’da ve  ‘mim’  harfi gibi secdede olmak gerek.                                                                    Ruhun uyanışı,  bizim kulluk bilinci içerisinde hareket etmemizi sağlayacak. Ruhun uyanışı,  bedenlerinizin de sağlığına olumlu bir şekilde sirayet edecek. Ruhun uyanışı, insan ilişkilerinin düzelmesine yardımcı olacaktır. Şu an özellikle gençler için olumsuz yönleri olumlu yönlerinden daha fazla olan sanal dünya, ruhları örten devasa bir güç olarak karşımızda duruyor. Bu örtüden kurtulmak ruhun uyanışına bağlıdır. Bunun için de sanal dünyadan gerçek hayata bir geçiş gerçekleştirmemiz gerekir. Bir koridor açmalıyız gerçek hayata. Daha çok vakit geçirmeliyiz orada.  Çokça konuşmalıyız mesela. Çokça eş, dost, akraba ziyaretinde bulunmalıyız örneğin.  Gerçek oyunlar oynamalıyız faraza… Aslında yapacak o kadar çok şey var ki,  hangi birini sayayım.

Aynı ortamda bulunanların birbirleriyle değil de sosyal medyadan birileriyle iletişim içinde olmaları, konuşmaları ne kadar acı. Geçmişte iletişimin önünde engel olarak televizyonu görürdük ya da gösterirlerdi. Şimdi neredeyse ona razı olur duruma geldik.  Ama ilginçtir ki bu durumdan neredeyse herkes şikayetçi olmasına rağmen kimse bir şeyler yapmak için çabalamıyor ya da çabalar o kadar cılız kalıyor ki bir sonuç görmekte zorlanıyoruz. Çok karamsar tablolar da çizmek istemiyorum. İçimde kocaman ümitler taşıyorum. Hangi şerrin hangi hayra gebe olduğunu bilemeyiz.  Ümitvar olmaya devam edeceğiz.

Kalbimizi, düşüncelerimizi, hayatlarımızı ve hayallerimizi örten olumsuzlukları ortadan kaldırıp ruhumuzun uyanışa geçmesi için yıkıcı olduğu kadar imar edici ayetlerle muhataplığımızı artırmaya devam edelim. Devam edelim ki ruhun uyanışı gerçekleşsin.  Kutsal kitabımızda aslında bir nevi bize  de seslenen Rabbimizin çağrısına kulak verelim.

’Ey örtüsüne bürünen!

Kalk da uyar!

Ve Rabbini de yücelt! (Müddessir 1-2-3)

EYYUP YÜKSEL

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.