islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5432
EURO
34,8629
ALTIN
2.427,81
BIST
9.722,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
22°C
İstanbul
22°C
Az Bulutlu
Perşembe Az Bulutlu
21°C
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
18°C
Pazar Az Bulutlu
18°C

Sayın Cumhurbaşkanım! Dilipak’ımızı Yedirtmeyelim

Sayın Cumhurbaşkanım! Dilipak’ımızı Yedirtmeyelim

Sayın Cumhurbaşkanım! Bu İstanbul sözleşmesi sizin ve AK Parti’nin başına çok çorap öreceğe benziyor. Bu konuda sağduyu sahibi ve aile hayatını “Okçular Tepesi” hassasiyetiyle son kalemiz olarak kabul eden Müslüman aydınların kahir ekseriyetinin eleştirilerini pek ciddiye almadığınızı zannediyorum. “Allah’ın ayeti değil ya gerekirse değiştiririz, kaldırırız” türünden ifadelerle, başta siz ve bazı kurmaylarınız, biraz olsun yüreklerimize su serptiniz. Demek ki, “gerekirse” ifadesinden anladığımız kadarıyla henüz “değiştirilmesi veya kaldırılması” ile ilgili “gereklilik” şartı oluşmamış olmalı ki, o konuda suskunluklar ve tekrar o mahut sözleşmeyi savunmalar gündeme geldi. Son konuşmanızda İstanbul sözleşmesini yine eleştirdiniz ama henüz bir kıpırdanma göremiyoruz, netice bekliyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanım! Otuz yıldan beri kalem oynatan biri olarak bizler sürekli halkın içindeyiz. Sizlerle ilgili milletimizin övgüsüne de yergisine de şahit olmaktayız. Size yıllarca oy vererek destek olmuş “Allah ömrümden alsın, ömrüne koysun” diye dua edenlerden, hiç de azımsanmayacak kadar duyarlı Müslüman, “Biliyorum Tayyib Bey’in yerini dolduracak ağırlıkta ve kalitede alternatifi yok ama onun da aileyi perişan eden, kadının beyanını esas kabul edip erkeğe zulüm aracı olarak kullanılmasına vesile olan uygulamalarından, nafaka zulmünden ve İstanbul sözleşmesini başımıza bela etmesinden dolayı oyumu o da dâhil hiç kimseye vermeyeceğim” noktasına gelmiştir. Ben onlardan değilim. Büyük fotoğrafa bakarak oyumu yine size vereceğim ama bu oy vermem sizin her dediğinizi onayladığım ve her yaptığınızın Kitap ve Sünnet’e uygun olduğunu kabul ettiğim anlamına gelmez. Rahatsızlıklarımı bu yazıda dile getirmek durumundayım.

Sayın Cumhurbaşkanım! Belki zaman zaman kamuoyu araştırmaları yaptırarak halkın eğilimini ölçüyorsunuzdur. Bunlar size ne denli objektif yansıyor bilemiyorum ama halk içinde yankılanan birçok konunun size ulaşmasında perdelemeler olduğuna inananlardanım. Doğal olarak her şeye sizin yetişmeniz mümkün değildir. Size ulaştırılan bilgilerin birçoğuna taklalar attırılmakta, siz de ayrıca araştırmaya gerek duymadığınız veya imkân bulamadığınız için verilen yanlış bilgilerle mikrofonu elinize alıp yıllarca İslam davasına, bedel ödeyerek, mahkemelerde sürünerek hizmet etmiş olan yazar ve âlimlerimizi medya önünde, sanki AK Parti’nin sonunu hazırlama misyonunu yüklenmiş gibi inanç değerlerine ters uygulamara teşne olan KADEM’li ve AK Parti içindeki AKP’li kadınların feminist soslu bilgilerinin etkisiyle, linçe tâbi tutuyorsunuz.

Sayın Cumhurbaşkanım! Sizin on sekiz yıllık iktidar döneminde yurdumuza, milletimize ve değerlerimize yaptığınız katkıları ve hizmetleri takdir etmeyecek kadar nankör değiliz. Bunun için hep arkanızda olduk. Rabbim bu tür hizmetlerinizi, riya karıştırmadan çoğaltmanızı nasip etsin. Fakat bütün bu güzelliklerinizi görüp de yanlışlara kör ve sağır kesilmek, ne adalete, ne izana, ne de insafa sığar. Müslüman, inançlarını ve iddialarını Kur’an’a ve sahih Sünnete dayandırmak zorundadır. Bütün görüşler bu ölçüye vurularak değerlendirilir. Bu ana ilke ile ilgili İmam Şafi şöyle der: “Bir söz söylediğimiz vakit onu Allah’ın Kitabı ve Rasûlüllah’ın Sünnetine arzediniz. Eğer onlara uyuyorsa kabul ediniz, uymuyorsa reddediniz ve sözümüzü duvara çalınız” (İbnü’l Kayyim, İ’lamu’l Muvakıîn, 2/361)

Masum/korunmuş olan sadece Rasûlullah’tır. Onun dışında kim olursa olsun masum değildir. Masum olmayan kişilerin, Kitap ve Sünnete uygun olan sözleri kabul edilir. Bu ikisine muhalefet edenler ise, kim olursa olsun sözlerine itibar edilmez. Nitekim İmam Malik; Rasûlullah’ın (sav) kabrini ziyaret esnasında: “Bu kabir sahibinin dışında herkes, söylediklerinden tenkide tabi tutulur” demiş ve Allah Rasûlü’nün kabrine işaret etmiştir.  (Takuyyiddin es-Subkî, el-Fetâvâ, 1/48)

Ebû Davud da şunları söyler: “İmam Ahmed’i şöyle derken işittim; Nebinin (sav) dışında herkesin görüşü alınır veya terk edilir.”  (İmam Ahmed’in Meseleleri, s.276)

Biz, idarecilerimizi ve büyüklerimizi bu ilkeler doğrultusunda değerlendiririz. Siz, bizim Türkiye ve dünya ölçeğinde iftihar ettiğimiz milli bir liderimizsiniz. Şu anda sizin alternatifiniz yoktur. Sizin yerinizi dolduracak kalite ve kalibrede bir lider yok siyasi meydanda…  Ama bu kaliteniz ve karizmanız, her dediğinizin doğru, her yaptığınızın kusursuz olduğu anlamına gelmez. Siz, siyasi liderimizsiniz, Cumhurbaşkanımızsınız ama asla ilahımız değilsiniz. Sizin dediklerinizden ve yaptıklarınızdanalınacaklar da vardır atılacaklar da.”

Bir zamanlar Nurettin Yıldız hocanın dediklerinin tamamını dinleyip anlamadan medya önünde linç ettiğiniz gibi bugün de, hayatını imanına şahit kılmış olan Abdurrahman Dilipak’ı, AK Parti’nin idamını hazırlayan KADEM ve AKP’li papatyaların rüzgârıyla, “75. Yıl Cumhuriyet Anfi tiyatro ve Kültür Merkezi’nde düzenlediğiniz Ak Parti 19. Kuruluş Yıl Dönümü” programında linç etmenizi doğru bulmuyoruz. Sizin çokça kullandığınız “hiç kusura bakmayın” cümlesini sizden ödünç alarak diyoruz ki “Sayın Cumhurbaşkanım! “Hiç kusura bakmayınız,” Abdurrahman Dilipak’ımızı, İslamî değerlerin bir kısmını feminizme kurban veren KADEM’li ve AK Parti içindeki AKP’li papatyalara yedirtmeyiz.

Diplomalarını gurur vesilesi kabul edip İstanbul sözleşmesi ve aile hayatıyla ilgili düzenlemeleri eleştiren -başta Sema Maraşlı olmak üzere- Müslüman yazarları “Sen hangi okuldan mezunsun, diploman ne?” diye tii’ye alan isminin başında “Dr.” yazan KADEM’li muhteremeler, okuduklarını da anlamıyorlar. Abdurrahman Dilipak yazısında “Bakalım fahişe ve fahşâ ehli LGBT tâifesine karşı sözünüzü yükseltebilecek misiniz? ifadesinde, hangi iffetli Müslüman hanıma bir kötü laf, bir iftira var? Aksine, ahlâksız LGBT taifesine karşı iffet sahibi mümin kadınları göreve ve İslam’ın ahlaki değerlerini savunmaya çağırıyor. Burada gayet açık bir şekilde muhataplar belli, sözün adresi belli. Ve kendisi de daha sonraki açıklamasında “Hakkında ceza olarak had gereken bir iftirayı, iffetli Müslüman kardeşlerime yapmam mümkün mü? diyerek konuya açıklık da getirmiştir. Beyana itibar olunur.

Ben, Ayasofya’nın açılışında, ağızbirliği etmişçesine Atina’nın sesi olan laikçi, Kemalist, ateist, deist, bilumum kendi geçmişine düşman, düşmanın geçmişine hayran gürûhu sevindirecek, avuçlarını ovuşturarak pis pis bıyık altından gülmelerine vesile olacak bu yazıyı yazmak istemezdim. Ama hayatını İslam davasına adamış bir yazarımıza yapılan bu haksızlığa da dilsiz şeytan kalamazdım. İsterdim ki Reisimiz, Sayın Dilipak’ımızı makamına çağırıp bu konuda samimi iki eskimez dost olarak konuşsalardı. Daha önce Nurettin Yıldız hocaya da böyle yapsaydı. Düşmanları kazanacağız diye dostlarını böyle hırpalamasaydı.

Sayın Cumhurbaşkanım! Çok iyi bildiğiniz Ebû Müslim Horasanî’nin malum ve meşhur sözüyle yazımı bitirmek istiyorum: “Onlar, zarar vermeyeceklerinden emin oldukları için dostlarını kendilerinden uzak tuttular. Kendilerine bağlamak ve kazanmak için de düşmanlarını yakınlaştırdılar. Yakınlaştırılan düşman dost olmadı. Ama uzaklaştırılan dost düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince yıkılmaları mukadder oldu.

Hz. Ömer’in “En çok sevdiğim kimse, bana ayıp ve kusurlarımı haber verendir.” (Süyûtî, Târîhu’l-Hulefâ, s.130) dediği gibi, Rabbim size hakiki dostların uyarılarına kulak verip gerekli düzeltmeyi yapmayı ve size bilgileri doğru aktarmayan ya da hiç aktarmayan veya çok geç aktaran etrafınızdaki yalakalık yapanlara karşı firaset sahibi olmayı nasip etsin. Makamın ve sözün şehvetine kapılıp yanlış konuşmaktan korusun.

Musab SEYİTHAN

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.