islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3374
EURO
34,8108
ALTIN
2.390,60
BIST
10.276,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
19°C
İstanbul
19°C
Açık
Pazartesi Açık
21°C
Salı Az Bulutlu
24°C
Çarşamba Az Bulutlu
19°C
Perşembe Çok Bulutlu
16°C

SÖZDE SOYKIRIM 24 NİSAN

SÖZDE SOYKIRIM 24 NİSAN
24 Nisan 2024 16:27
A+
A-

SÖZDE SOYKIRIM 24 NİSAN

Türkler ve Ermeniler çağlar boyu aynı coğrafyada huzur ve barış içinde yaşamışlar.

Hatta; Ermeniler Osmanlı dilinde Millet-i Sâdıka (Sadık Millet) olarak dahi  adlandırılmış, böyle şerefli bir paye ile dahi övülmüşlerdir.

19. yüzyılın sonlarında İmparatorluk bünyesinde Ermenilerden pek çok üst düzey bürokrat çeşitli kademeler de görev alarak kendilerine itimat edilmiş.

Bu dağılım, 22 Bakan, 33 Milletvekili, 7 Büyükelçi, 11 Konsolos, 29 Paşa ve 11 Profesör olarak halen kayıtlarda yer alıyor.

Buradan da anlaşılmaktadır ki, Osmanlıda hak eden hak ettiği mevkiye tebaasına bakılmaksızın ön yargı beslenmeden taşınmış, bilgi ve becerisinden faydalanılmış.

Tüm bu denklik ve eşitliğe rağmen Anadolu Ermenileri özellikle akrabaları olan Rus etkisindeki Kafkasya Ermenilerince kışkırtılarak Hınçak (1885) ve Taşnak (1890) çeteler haline getirilip maalesef kutuplaşmanın ilk fitili ateşlenmiştir.

Zaman içinde başta İngiltere olmak üzere, Fransa, Rusya ve A.B.D idaresinde kurulan Taşnak ve Hınçak terör çeteleriyle aynı safta yer alanlar, 1. Cihan Harbinde Rusların güdümünde Türklere ve Kürtlere karşı katliam yapmaktan çekinmemişlerdir.  

Ermeniler bu katliamlara 5 yıl boyunca devam ederek doğu, güneydoğu ve güneyde etnik temizliğe girişmiş ve kendilerine bağımsız devlet kuracak coğrafya oluşturma

Böylece asırlık dostluk rafa kalkmış, İngiliz projesi hedefini vurmuştur.

Ermenilerin Osmanlı’yı kendi emelleri doğrultusunda parçalamak isteyen devletler tarafından kışkırtıldığı ve terör örgütleri ile desteklenerek eylemlerin her iki halk arasında acılarla dolu bir tarih yaşanmasına neden olduğu apaçık Osmanlı arşivlerinde belirgindir.

Bu arşivler bugün bile meraklılarınca internet üzerinden okunabilir, uydurma yanlış bilgi kirliliğinin önüne geçilebilir.

27 Mayıs 1915’te başlatılan Ermeni Tehciri ise kesinlikle bir Ermeni soykırımı olarak değerlendirilemez. Bu tehcir sadece ayrımcılık girişimindeki isyancılara karşı yapılan bir zayıflatma ve kırma politikasından ibarettir.

Oyuna alet edilen bir kısım Ermeniler ve Ruslarca bir gecede Van’da 30 bin Türk ve Kürt vatandaşımız katledilmiştir.

Olayı takiben İttihat ve Terakki Cemiyetince “Ermeni Tehcir Kararnamesi” çıkarılmıştır.

Osmanlı Devleti, tarihinin hiçbir döneminde hiçbir tebaasına karşı şiddet kullanmamış, İslam sancağının derdine düşmüş bir ulustur.

Ermeni Komitacılar ise, 1,5 milyon Müslüman Türk’ü acımasızca katletmelerine rağmen durumu kendi lehlerine saptırmaktadırlar.  

Aradan geçen yıllara rağmen Türkiye hala bu konuda haksızca köşeye sıkıştırılmaya çalışılmakta, lobi faaliyetleriyle tazminatlara ve farklı beklentilerin merkezine çekilmeye çalışılmaktadır.

Oysa fazlasıyla mağdur edilen taraf Türklerdir. Öncelikle sapla samanı ayrı tutmakta fayda var.

Ermenilerin akilâne kısmı bu olaylarda yer almamış ve terör örgütlerini desteklememiştir.

Hatta bazı Ermeniler, bazı aklı evvel Ermeni teröristlerden kaynaklanan tehdit, baskı ve gasp olaylarına maruz kalmış ve şiddet görerek canlarını dahi feda etmişlerdir.   

Anadolu’da Ermeni sorunlarının 1800’lü yıllarda Rusların Anadolu’yu ele geçirmek için bu bölgede bulunan Ermenileri kullanabileceklerini düşünmesi olaylara aksi yönde bir ivme kazandırmıştır.

Bugün dahi Rus-Ermeni ilişkileri incelendiğinde aralarındaki yakınlaşmanın nereden beslendiği gün yüzüne çıkar.

23 Ağustos 2019’da kaleme aldığım “Yumuşak Güç Stratejileri ve Lobicilik” adlı makalemde Ermenilerin Birleşik Devletler’de lobi faaliyetlerine verdikleri önemi uzun uzun anlatmıştım. Ve yine 27 Aralık 2019 tarihli “Sinsi Planlar” adlı makalem de ise bugünkü Rus-Ermeni ilişkilerini ve Ermeni halkının Türkiye’ye yönelik hazırladığı sivil ordu teşkilatlanmalarından bahsetmiştim.

Konuyu merak eden ya da tekrar hatırlamayı isteyen okurlarıma bu iki güncel makalemi salık veririm.

Bu planlar yıllar öncesinden projelendirilmiş ve roller dağıtılmış.

Bu paralelde Türkiye’nin Ermeni localarına ve diğer yapılanmalara karşı elini güçlendirmesi şart.

Bu da günümüzde ancak yumuşak güç kullanarak oluyor.

Dünya bu noktada da artık böyle işliyor. Türkiye bu ayrıntıyı kesinlikle atlamamalı hatta lobiciliğe daha çok bütçe ayırmalıdır.

1890 Kumkapı gösterisinden sonra Hınçak Komitesi, kendisinden olmayan ve durumlarından şüphelendiği, Ermenilere suikastlar uygulama yolunu! Seçmiş ve kendilerinden olmayanı yok etmiştir.  

Ermenilerin Ermenilere zulümleri sadece suikastlar ile de bitmemiş.

İsyanlar için para teminine çalışan Ermeni komitacılar çok sayıda Ermeni vatandaşını soymuşlar-gasp etmişler.

Niyetleri elbette Türklerin adını lekelemek. Kirli çamaşırlarını Türklerin üzerinde bırakmak.

Nihayetinde, Türkün karşısında olanlar birlikte hareket etme ve birleşme kararı aldılar.

Bu olayların akabinde terör örgütleri işbirliği, resmen yıldırma faaliyetlerine başladı.

ASALA ve PKK, Beka ve Zeli kamplarında 1979 yılında eğitim görürken bir araya gelerek birlikte hareket etme kararı aldı. Bu karardan sonra ise Türkiye’de işlenen cinayetler neredeyse seriye bağlanmıştı.

Bu işbirliğinde ASALA’yı eğiten terör sevici F.H.K.C’li George Habash’ın etkisi ise büyük olmuştur.

Bu güç birliği ile 1980’de Lübnan’da tekrar toplantı yapan iki örgüt Türklere karşı ortak eylem kararı aldıklarını dünyaya açıkladı.

Ardı ardına devam eden cinayetler de ise Türkleri töhmet altında bırakma çabası hep var oldu. Oysa zarar gören ve yanlış tanıtılan taraf Türklerdi.

Bugün her ülkede, özellikle Amerika’da oluşturdukları localarla etki güçlerini devreye sokan Ermenilerin Türkiye’den tazminat ve toprak koparmaya çalıştıkları genç neslimizin beynine kazınmalıdır.

Özellikle “Hepimiz Ermeniyiz” diyen güruhun kendi tarihlerinden bi haber olduklarının farkındalığına varması gerek.

1915’de yaşananlar Ermenilerce inanç meselesinden öte adeta bir saplantı hâline gelmiştir.

Bu itikat günümüzde Ermeni Milletini birbirine bağlayan önemli bir bağ hâlini almıştır. Dolayısıyla bu meseleyi ne tartışmaya yanaşırlar ne de tarih ile yüzleşmeye cesaretleri vardır.

Yaptıkları propagandaların etkisiyle dünyada ulaştıkları taraftar kitlesi, onları 1915 olaylarını tartışmaktan daha da uzaklaştırmaktadır.

Türkiye’nin arşivlerini açması ya da ortak komisyonlar kurulması gibi teklifleri, karşı tarafta yıllarca en küçük bir akis dahi oluşturmamıştır.

Ancak bütün bu yaşananlar ve beyhude çabalar bugüne dek olduğu gibi bugünden sonra da tarihî gerçekleri değiştirmeye yetmeyecektir.

5 yıl önceki verilere göre sadece İstanbul’da 20 000 (yirmi bin) kaçak çalışan Ermeni var. Durum bu safhadayken bu tebanın elini vicdanına koyma zamanı çoktan gelmiş ve geçmektedir.

Daha ötesi kelama sanırım şimdilik lüzum yok.

ATİLLA AKBAŞ

MİRATYOUTUBE

MİRATHABER.COM

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.