islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5860
EURO
34,7910
ALTIN
2.412,82
BIST
9.645,02
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
24°C
İstanbul
24°C
Az Bulutlu
Çarşamba Az Bulutlu
22°C
Perşembe Az Bulutlu
20°C
Cuma Açık
20°C
Cumartesi Az Bulutlu
19°C

TESTESTERON/ÖSTROJEN ORANLARI DEĞİŞİYOR MU?

TESTESTERON/ÖSTROJEN ORANLARI DEĞİŞİYOR MU?

Belki de bu çağın en önemli sorunlarından birisi cinsel kimlik, cinsel isteksizlik, üreme kayıpları, kadınlarda erken yumurtalık yetmezliği, erken menapoz, erkeklerde cinsel performans kayıplarıdır. Lakin dünya genelinde çok az bilim insanı bu konu hakkında uyarılar yapıyor. Onları da dikkate alan ne bir halk ne de yetkili bir merci var.

Salgın sürecinde herkes aynı noktaya odaklandığı için diğer sosyal sorunlar, psikolojik ve bedensel hastalıklar maalesef gözden kaçıyor. En kötüsü de koca bir nesil kaybedilecek olması. Ardımızda enkaz bırakarak ilerliyoruz ki bu son derece yanlış ve tehlikeli sonuçlara götürecek tablodur.

Evet, erkekler açısından fitoöstrojenlerin artması GDO’lu beslenme testesteronun östrojen karşısındaki yenilgisi erkek bünyesinde kadınsı vasıfların ortaya çıkışına sebep olabilir.

Özellikle ergen erkek çocuklara çok dikkat etmek gerekiyor. Obez, memesi büyümüş erkek çocukların testesteronunu, D vitamini ve östrojen seviyelerine baktırmak lazım. Bana gelen çocuk isteyip de olmayan çiftlerimizde erkeklere yönelik yaptırmış olduğum tarama testlerinde maalesef erkeklerin testesteron seviyesi diplerde, östrojen ise tavan yapmış, D vitamini seviyesi de hiç güneş almıyor yaşam tarzına ait oldukça düşük çıkıyor.

Üreme ve cinsel danışmanlık verdiğim çiftlerde mutlaka 6 aylık diyet ve gıda denetimi, eksik olan vitaminlerin yerine konması tedavileri ile güzel neticeler alıyoruz. Aslında biyolojik ve fizyolojik sistemi bozan bir yaşam tarzımız var. Hekiminiz olarak benim vazifem yaşam tarzımızı yeniden formatlamak, yeni doğan bebekleri korumak, erişkin erkek ve kadınlarımızın kaliteli, sıhhatli yaşaması adına çözümler, tedbirler üretmektir.

Yoksa bu satırların bir anlamı ve faydası olmaz. Tabi ki siz okurların desteği ile daha geniş kitlelere ve farklı dillerde iletişime de çok çok ihtiyacımız var. Bizden önceki ilim ehli nasıl ki bize yatırım yapıp eserlerini miras bırakmış iseler elbette bizler de bu platformlardan insanlarımıza, insanlığa ulaşmak istiyoruz.

Testesteronun östrojen karşısındaki yenilgisini aşması için neler yapabiliriz?

  1. Mutlaka spor, hareketli yaşam gerekiyor. Evde, bilgisayar başında pineklemekle geçen ömür sıhhatli bir ömür değil. Öğleye kadar uyuyup gece yarılarına kadar bilgisayar başında melatoninden yoksun bir ömür hastalıklı bir ömre davetiye çıkarmaktadır.
  2. Sabah günışığı ile uyanmak gece de geç saatlere kalmamak doğru olandır.
  3. Diyet. Hastalıkların asıl kaynağı beslenme yanlışlarıdır. Almamamız gerekenleri fazlasıyla almak, almamız gerekenlerin de asgari seviyeler altına inmesi bağışıklığı çökertmekle eşdeğerdir.
  4. D vitamini takviyelerini desteklemek. D vitamini üreme sağlığının, bağışıklık sisteminin olmazsa olmaz ihtiyacıdır. 
  5. Doğal testesteronların düzeyini doğal yaşamı içerisinde arttırmak lazım.

Dışardan testesteron takviyesi sorunu çözmeye asla yetmez.

Hatta testesteron sürekli dışardan verilir ise bir süre sonra vücutta doğal salınımı yavaşlayabilir.

  • Son yıllarda çocuk ve gençlerde cinsel kimlik karmaşası sadece sosyal rol modellerin çocuklarımızı olumsuz etkilemesi, pornografi yolu ile değil aynı zamanda yanlış beslenme ve sağlıklı gıdaya ulaşmaktaki zorluklardan da kaynaklanmaktadır.
  • Çocuklarımız hem sosyopsikolojik hem de biyolojik tehlikelerle iç içe yaşamaktadırlar.

Çözüm üretebilir miyiz?

Gelecek yazılarımızda devam edelim inşallah.

Hepimize sağlıklı, huzurlu, hayırlı ömür dileğiyle…

Op. Dr. Ünzile GİRİŞGİN

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.