Türkiye”nin en büyük firmalarından muhafazakar Yıldız Holding ÜLKER battı mı?
Ülker gurubunun daha önce içeride ve dışarıda başladığı büyük firmaları satın almaları sonrasında gerçekten geçirdiği finansal kriz var mı?
Ülker’in Şirket merkezini İngiltere”ye taşıdığı haberleri, Sayın Cumhurbaşkanımızın, bu konuya ilişkin örtülü yaptığı uyarı, aldığı bir bilgi yüzünden miydi?
Sosyal medyadan aldığımız habere göre Yıldız Holding 29.01.2018 tarihli eş zamanlı bir davet mektubu olarak 10 bankaya mektup gönderdi. Bu güne kadar bankaların kredi desteği sayesinde alım gerçekleştirdiği dış firmalara vurgu yaparak, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir Türk firması olarak yurt dışı yaptığı en büyük alım olan United Biscuits’i 2014 yılında 3.3 milyar $ alınmış ve bunun mümkün olmasına bankaların sağladığı krediye vurgu yapmıştı.
Bankalara 2008 krizine göndereme yaparak, 2.5 milyar TL ciro değerinde halka açık Türkiye’nin en büyük ikinci firması olan Ülker gurubu, bankalardan 6 milyar $ kredi kullandığını söylüyor. Bu kredi kısa vadeli kredi olarak kullanılmış.
Halkın faize bulaşmadığını düşündüğü, muhafazakarlığı ile toplumda kanaat oluşmuş Ülker gurubu, çok açık biçimde bankalardan çok yüksek oranda kredi aldığını söylüyor.
Yapılan yazılı davette, bugüne kadar her gün için10-20-30 milyon dolarla ölçülen ve her ay 5-6 yüz milyon dolara ulaşan hatta bazen ((şubat 2018 gibi) 1 milyar doları da aşan faiz ve ana para, ödemelerin yapılması zorunluluğununda beraberinde getirdiğinin altı çizildi.
Açıklamada” bize göre bunun nedeni”ödemesiz bir dönem” de içerecek şekilde “uzun vadeli” krediler yerine vade geldiğinde yenilenip yenilenmeyeceği belirsiz kısa vadeli kredilerin kullanılmasıdır.’’
Ülker gurubu bankaların akıl almaz faiz operasyonuna bir çıkış yolu arıyor. Bir takım bankalara önerilerde bulunuyor. Vade, faiz, teminat konusunda eşitlik sağlanması konusundaki gelinen durumun zorunlu olduğunu söylüyor. Aynı sistem içinde, çözüm arayan Ülker gurubu, yatırımların fon yaratma gücünün istenen seviyeye ulaşması, bunun satış ve halka arzı yoluyla paraya dönüştürülerek, gayrimenkullerin satılarak borç ödemesinde kullanılması için zaman gerektiğini söylüyor.
Yıldız holdingi, güçlü büyük Türk firması, bu hale düşüren faizci sömürü düzeninin güç odakları banka sisteminin uyguladığı Borca Dayalı Para Sistemi olan para kredi modelidir. Söylentilere göre tekrar kendisini kurtarmak için bankalara şunu öneriyor;
1. üç yıl ana para ve faiz ödemesiz
2.Dördüncü yıl sadece faiz ödemeli
3. Beşinci yıldan itibaren ana para borcunun % 50 oranında indirilmesine kadar ana para+faiz ödemeli
4.Kredi seviyesinin amaçlanan % 50 düzeyine indirilmesinden sonra Gurup bünyesinde kullandırılmaya devam ettirilmesi yeni bir finansal yapıya kavuşturulması mecburu hale gelmiştir.
Yıldız holding bütün bankaları bu yapılandırma içinde tutup haklarını koruyacağını, yeniden vade ve faiz hesaplarının yapılmasının imkansızlığını da belirterek bu öneride bulunuyor.
Yıldız holding çözüm önerisini şöyle devam ettiriyor;
1.Her bankanın bugüne kadar vadesi gelmiş ana para ve faiz toplamı kadar bir tutardan guruba yeni bir kredi tahsis etmek süresi ile bu ortak kredilendirmeye katılması
2. Her bankanın yeni tahsis ettiği bu krediyi mevcut alacaklarının tahsili şeklinde kullandırması
3.Kullandırılan bu kredilerin ana para teşkil etmesi ve o günden itibaren faizlendirilmesi
4. Böylece tahsis edilen kredilerin ortak teminatını da oluşturmak üzerede, gurubumuzca belirlenen gayrimenkuller üzerine tüm bankalar lehine garameten müşterek ipotek tesis edilmesi şeklindeolabilecektir.
Yeni verilecek kredilerin yapısı
a-kullandırım tarihi bugün
b-vadesi 3+1+5 olmak üzere toplam 9 yıl
c-faiz oranı mevcut aktin faiz oranları ortalaması
d-teminat garameten müşterek ipotek
9 yıl içinde gurubumuzun nakit akışının nasıl olacağı bankaların yetkili kıldığı kişilere sunulacaktır.
Ülker yönetimi, bankalara bir tazyik yaparak ‘’siz den bu krediyi talep ediyor olmamız, sizinde bunu yapılandırmanız 6-7 milyar dolayında uzun vade kredi veriyor olması, Türk firmalarının ve bankalarının güçlü olduğunu ifade ediyor’’. 29.01.2018 tarihli eş zamanlı bir davet mektubu olarak 10 bankaya gönderilen mektup özetle medyada böyle yer aldı. Medyada yayılan bu bilgiler sonrası Murat ÜLKER’İN çıkan haberlere karşı yaptığı açıklama ise şirketin iflas ettiği yönündeki haberlerin asılsız olduğu yönünde. Bizde bu haberlerin asılsız olmasını temenni ediyoruz. Yerli ve milli bir firmanın aleyhinde bu tip şeylerin çıkabileceği gerçeğini hep göz önünde bulundurmamız gerekir. Ancak bir gerçek var ki yerli firmalarımızda faizci banka para kredi sisteminin kontrolüne girmiştir.
Neden bu hale gelindi, etkileri ne olur, nasıl tedbirler alınabilir, hükümetin sorumluluğu nedir?
Türkiye’nin yerli firmalarının bağımlılığı mevcut finansal sistemi kontrol eden, düzenleyen ve dilediği yere dilediği kadar kredi akıtan BDPS dediğimiz Borca Dayalı Para Kredi sistemidir. Bu sistem zamansal olarak reel ekonomiden çok hızlı hareket etmektedir. Çünkü finansal türevler sistem içinde sürekli çoğaltılmakta, reel sektörden çok hızlı hareket etmektedir. Bu, üretimin tüketimin üzerinde oluşturulmuş çeşit çeşit balonlar demektir.
Bu balonları şişirende sistem yapısı gereği balon içine üflenen faiz havasıdır. Hangi reel sektöre bu hava üfleniyorsa, zamanı geldiğinde o sektörün üzerine balon patlatılmaktadır. Yıldız Holding Ülker gurubunun durumu da budur.
Ülker’in başta faize karşı hassasiyet gösteren bir yerli firma olması, sonra büyüdükçe faizin içine girmesi, bununla beraber faizsiz bir ekonomik modele yönelik hiç ARGE oluşturmaması, karşılaştığı finansal bu büyük açmaza maalesef katkı sağlamıştır.
Bu haberler doğruysa tehlike domino etkisi şeklinde kobilerimizi etkileyebileceği gerçeğidir. Ekonomik krizde bu bir üst dalga ile girdap oluşturarak alt dalganın başlaması şekline dönebilir.
Güven ortamının ticarette kaybedilmesi, ülkenin ihracatını da olumsuz etkileyebilir. Bu da ülkenin makro dengelerini bugün olduğundan daha kötü duruma götürebilir.
Tedbirlerin yarından tezi yok alınması gerekiyor. Finansal darlık çekip banka para kredi sisteminin faiz ağına düşmüş şirketleri kurtarma programı yapılmak zorundadır. Daha sonra tüketicileri faiz ağına düşüren banka kredi sisteminden kurtarmak için ‘’Tüketici programı’’ oluşturulmak zorundadır. Bunun için reel sektörün iki aktörü olan, üretici ve tüketici için mevcut uygulanan Borca Dayalı Para Kredi Sistemi değiştirilmek zorundadır. Buna birden müdahale edilemeyeceğini, hangi taşların yerinden oynatılması gerektiği, nasıl bir ekonomik programla çözüme odaklı uygulamaya geçileceği bizce malumdur.
Ülkemizde üretim yapan hiç bir şirketin batmasını istemeyiz. Ancak bu batmaların önüne çoklu biçimde geçilebilmesi için finansal yapının yeniden üretime endeksli bir modelle kurulması zorunludur. Üretime yönelik bir modelde temel unsur ölçü dediğimiz paranın kontrolünü, üretimini, devlet düzenleyici bir modelle, üretime endeksli para üretimini yapacak.
Bankaların para yaratması elinden alınmak zorundadır. Aksi taktirde ekonomik krizler süreklilik arz edecek, seçilmiş hükümetler bankaların oluşturduğu tahribatları yine bozuk sistem içinde düzeltmeye çalışacaktır.Bankaların 2017 yılında elde ettiği faiz gelirleri 250 milyar TL ulaşmasının önüne başka türlü geçemezsiniz. İşte bu haksız kazancı milletçe hep beraber başarabiliriz. Buda mevcut faizci para kredi sisteminin lağvedilmesi ile mümkün olacaktır.
Köle gibi bankaların düzeneğini kabul mu edeceğiz?
Sesimizi çıkarmayacak mıyız? Mesele Yıldız Holding Ülker meselesi olarak basite indirgenemez. Seçilmiş milli irade olarak ‘’aman şuraya dokunmayalım, aman şu dengeleri gözetelim’’ derseniz milletin ve reel sektörün dengesini bozan bankalara yol açarsınız. Bugün gelinen durum budur.
Ayrıca ülkemizin içinde bulunduğu terörle mücadelesi, siyasal durumu da göz önüne aldığımızda, 15 Temmuzdan beri bizim ısrarla üzerinde durduğumuz, bankaların faiz ensturmanı ile ekonomik saldırısını, mecbur bırakılan sıcak para ihtiyacı ile, döviz üzerinden, DBİS ile sürekli uygulayacağıdır. Bunuda ilk kredi sıkıştırmasıyla yerli milli firmalarımıza yapacaklardır.
Dolayısı ile Ülker gibi bir firmanın iflasın eşiğine itilmesi çok yönlü düşünülmesi gereken milli bir proje ile değerlendirilmek zorundadır.
Selam ve dua ile…
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi