islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5696
EURO
34,9359
ALTIN
2.426,73
BIST
9.722,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
22°C
İstanbul
22°C
Az Bulutlu
Perşembe Az Bulutlu
21°C
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
18°C
Pazar Az Bulutlu
19°C

VAHDETTİN HAİN DEĞİLDİR!(II)

VAHDETTİN HAİN DEĞİLDİR!(II)
5 Ocak 2022 14:17
A+
A-

Osmanlı devletinin son Padişahı Vahdettin dönemini, siyasi ve ideolojik zeminde değil de, tarihi gerçekler noktasında incelemeye çalıştığımız yazımızın ikinci bölümüyle karşınızdayım…

İstanbul’da eli kolu bağlı olan ve hareket etme olasılığı olmayan  Vahdettin’in, Anadoluya göndereceği kişi hakkında ki arayışları son bulmuş, Mustafa Kemal Paşa noktasında karar kılmıştı. Tedavi için Almanya’da bulunan Mustafa Kemal Paşa yurda döndüğünde, Vahdettin ile konu hakkında iki görüşme yapmış, paşa bu görüşmelerin ilkinde çekimser kalmayı tercih etmişti. Şüphesiz görev zordu ve en ufak bir hata kaldıramazdı. İyi planlanması ve organize edilmesi gerekiyordu.

İkinci görüşmede Vahdettin, M. Kemal Paşaya planını detaylı bir şekilde anlattı ve yol güvenliğinin sağlanacağını ve maddi konuda da sıkıntı çekmeyeceklerini taahhüt etti.

İşte bu noktada, Bandırma vapurunun seyir defterine ihtiyacımız var. M. Kemal Paşa, Vahdettin’den aldığı emir ve görevin sorululuğuyla yolda Samsun’a kadar nerelere uğradı, kimler ile görüştü bunu bilemiyoruz.

Burada bildiğimiz gerçek şu ki Sultan Vahdettin, Mustafa Kemal başkanlığında yola çıkan heyetin masraflarını karşılamak adına, çok sevdiği atlarından vazgeçmiş ve satarak heyetin yol masraflarını tedarik yoluna gitmiştir. Bu paranın meblağı konusunda net bir miktar bilin(e)memektedir(!)

Ancak günümüzden geriye doğru baktığımızda bilinen gerçek şudur ki, ilkokul sıralarından itibaren okullarda okutulan Atatürk’ün Samsuna’a çıkış hikayesi yalnıştır. Mustafa Kemal Paşa Samsun’a, kendisi plan ve program yapıp gitmemiş, bizzat Vahdettin Hanın emri ve görevlendirmesiyle gitmiştir. Çünkü o dönem için M.Kemal Paşa bir Osmanlı subayıdır. Bunu saklamaya çalışmanın da bir anlamı ve gereği de yoktur. Tam tersi bu, devletin ve milletin kurtuluşu ve saadeti için yapıldığından dolayı, hata götürmeyecek olan böyle bir zor görevi M.Kemal’in üstlenmesi, paşanın devletine ve milletine ne kadar bağlı bir insan olduğunun göstergesidir…

Mustafa Kemal yola çıkmadan önce, Vahdettin’in huzurunda Kur’an-ı Kerime el basarak aşağıda ki yemini edecektir:

“Heyet-i Vükelaca tanzim olunup Padişah hazretlerinin idaresine sunulan yirmi bir maddelik özel talimatta bana verilen yetkiler doğrultusunda Padişah hazretlerimizin Anadolu vilayetlerinde ki bütün mülki ve askeri memurlar üzerinde ki teftiş ve tetkikat görevimi, Padişah hazretlerinin müsadeleri doğrultusunda iftiharla ve sahip olduğum yetkiler doğrultusunda sadakatimle yapmaya gayret edeceğime vallahi billahi…..”

Mustafa Kemal’in Samsun’a görevli olarak atanmasının, temelde  görünen iki görevi vardır.

1-Rum çeteleri ile halk arasında çıkan çatışmaları önlemek ve çete faliyetlerinin önüne geçmek…

2-Mondros Mütarekesi şartlarının yerine getirilmesi adına orduları denetlemek… Yani ordu müfettişliği görevi…

Ama burada ki asıl görev, kurtluş mücadelesini başlatmaktı…

Bu arada İstanbul’da eli kolu bağlı olan Vahdettin’in de bir görevi vardı. İngilizleri oyalamak…

Mustafa Kemal Paşa Samsun’a çıktığı andan itibaren, planın sağlıklı bir şekilde yürümesi için Kazım Karabekir Paşa daima yanında olmuştur. Bilindiği gibi Mustafa Kemal Samsun’dan Havza’ya geçmiş, Havza’da Sıtkı hoca başta olmak üzere gittiği her yerde kanaat önderleri ile iletişime geçmiştir. Bu kanaat önderleri vasıtasıyla Paşa’nın Vahdettin tarafından gönderildiğini öğrenen halk, Mustafa Kemal’i çoşkuyla karşılamış, gerekli ihtimamı beraberindeki heyete de göstermekten çekinmemiştir.

Bu arada Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkmasından sonra İngilizler olaya uyanmışlar, padişaha M.Kemal’i geri çağırması için baskı yapmaya başlamışlardı.

Ancak artık geriye dönüş yoktu. Bu savaş, var olma ya da tarih sahnesinden silinme savaşıydı. İstanbul’da eli kolu bağlı olan Padişahın, İngilizleri oyalama taktiği devam etse de, Erzurum ve Sivas kongrelerinden sonra,  işin renginin değişmeye başladığını anlayan İngilizler, Sultan Vahdettin üzerinde büyük baskı kuruyorlar, Musatafa Kemal’i geri çağırması için elinden geleni yapıyorlardı. Evet, Vahdettin çektiği telgraflar ile Mustafa Kemali’i geri çağıracak, hatta baskılar üzerine yakalanma kararı çıkaracaktır. Ama Mustafa Kemal paşa bırakın yakalanmayı, Kazım Karabekir Paşa’nın da desteği ile zorda olsa bu görevi tamamlayacak, kurtuluş mücadelesini başlatacaktır. Halkın da desteğini alan Paşa, milletçe verdiğimiz Kurtuluş savaşından sonra, 23 Nisan 1920 yılında TBMM’ni açacaktır.

Artık  ülkemizde iki tane hükümet vardır. İstanbul hükümeti ve Ankara’da kurulan TBBM hükümeti…

Burada şunu hemen belirtelim ki, milli mücadeleyi en güvendiği paşalardan olan Mustafa Kemal ve Kazım Karabekir Paşa ile başlatan Vahdettin’in durumu eksantrik bir hâl alacak, padişah mücadele karşıtlığı konumuna düşecektir.

(Devam edecek)

Selam, saygı ve muhabbetlerimle…

Şaban DOĞAN

*İstanbul Hükümeti   *Vahdettin   *TBMM   *Bandırma vapuru   *Seyir defteri

 

Yorumlar
  1. Hacı kurt dedi ki:

    Osmanlı dağıtım Cumhuriyet te bizim bu aziz Türk milleti ve devleti için kim bir fedakarlık yapmışsa Allah cc razı olsun mekânları cennet olsun.Gönül isterki Devlet Arşivlerinin açılıpta resmi makamlarca gerçek tarihin tarihçiler tarafından bu Türk milletine olduğu gibi anlatilmasıdır.Böylece insanların aklındaki şüpheler de ortadan kalkmış olur.Değerli hocam bu güzel ve önemli tarihi koniyi da kaleme aldığınizdan dolayı teşekkür ederim…