islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
15°C
İstanbul
15°C
Az Bulutlu
Pazartesi Az Bulutlu
17°C
Salı Az Bulutlu
17°C
Çarşamba Az Bulutlu
18°C
Perşembe Az Bulutlu
19°C

YSK’nın Referandum Kararı Hukukî mi?

YSK’nın Referandum Kararı Hukukî mi?
27 Nisan 2017 14:14
A+
A-

Referandumdan istediği neticeyi alamayan şartlanmış karşıt kişiler milli iradeyi itibarsızlaştırma gayreti içerisine girdi. Maalesef içimizde de bu çevrelerin ekmeğine yağ sürenler var. Bu tartışmaların aslında herkesin anlayabileceği genel bir cevabı olduğu gibi bir de hukukî cevabı var.

Referandumdan istediği neticeyi alamayan şartlanmış karşıt kişiler milli iradeyi itibarsızlaştırma gayreti içerisine girdi. Maalesef içimizde de bu çevrelerin ekmeğine yağ sürenler var. Bu tartışmaların aslında herkesin anlayabileceği genel bir cevabı olduğu gibi bir de hukukî cevabı var.

Referandumda aslolan milletin iradesinin doğru olarak tecellisi ve neticenin doğru olarak tespitidir. Bunun için de yine Anayasa’nın 79. maddesi ile Yüksek Seçim Kurulu görevli kılınmıştır. Aynı Anayasa maddesinde “seçimler yargı mercilerinin gözetim ve denetiminde yapılır” denildikten sonra, “Yüksek Seçim Kurulu kararlarına karşı başka bir merciye başvurulamayacağı” açıkça düzenlenmiştir.

Geride bıraktığımız referandumda itirazlar, dışarıdan oy getirilmiştir, oylar sahtedir şeklinde değil de “zarflar mühürsüzdür ve bu sebeple geçersizdir” iddiası üzerinde yoğunlaşıyor. Lafı hiç eğip bükmeden net olarak söyleyelim: Evet, 298 sayılı Seçim Kanunu’nun 98. maddesinde açıkça “Sandık kurulunca verilen biçim ve renkte olmayan, üzerinde ilçe seçim kurulu ve sandık kurulu mührü bulunmayan,tamamı yırtılmış olan, üzerinde ilçe seçim kurulu ve sandık kurulu mührü dışında herhangi bir mühür, imza, yazı, parmak izi veya herhangi bir işaret bulunan zarflar geçersiz sayılır.“ hükmü yer almaktadır.

Pekiyi, hukukta bir kanun maddesi tek başına bütün mevzuattan ari, müstakil olarak değerlendirilebilir mi? Sadece kanunun lafzıyla mı hareket edilir? Asla!

Örneğin Anayasa’nın 14. maddesinde Anayasanın hiçbir maddesinin hakkın kötüye kullanılması biçiminde yorumlanamayacağı ilkesi düzenlenmiştir. Ne manaya geliyor bu düzenleme? Toplanma ve eylem yapma hürriyeti var ama sen buradan bir Gezi Parkı çıkaramazsın. Eğitim hakkı var ama sen bunu “hizmet” kılıfı altında terör eğitimi için kullanamazsın. Din hürriyeti var ama sen bunu sapık ve uydurma, insan beden ve inançlarını istismar edici şekilde kullanamazsın. Dilekçe hakkı var ama yazdığın dilekçe ile kimseye sövemezsin. Anayasa’nın 14. maddesinde, daha henüz temel hak ve hürriyetler sayılmaya başlanmadan evvel kanunun sadece lafzı ile hareket edilemeyeceği bu şekilde serlevha olarak vurgulanmıştır.

Bırakalım ülkenin istikbaline dair anayasa hukuku ilkelerini, fertlerin hukukunu ilgilendiren, dar alanı düzenleyen medeni hukukta bile kanunun sadece lafzıyla tatbik edilemeyeceğine dair birçok hüküm vardır. Bu hükümlerden en temel olanı Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenen “hakkın kötüye kullanılması” yasağıdır. Örneğin, arazinde mutlak mülkiyet hakkın var ama sadece komşunun manzarasını kapatmak için yüksek duvar yapamazsın. Hayvansever olabilirsin ama sırf kendi mülküm diye apartmanda inek besleyemezsin.

Görüldüğü gibi, hukukta kanunların lafzı, ihdas gayesinden bağımsız olarak kullanılamaz. Bunun içindir ki, Anayasalar da dahil kanunlar meclise her maddenin gerekçesi ile birlikte sunulur ve kanunlar gerekçeli olarak mecliste tartışılır.

Bu temel hukuk bilgisinden sonra, mühürsüz zarfların geçersiz olduğuna dair 298 sayılı kanunun 98. maddesini ele alalım. Böyle bir madde neden var? Dışarıdan oy getirilmesin, sahte oy kullanılmasın diye önleyici amaçla konulmuş. Pekiyi, böyle bir iddia veya sabit olan böyle bir eylem var mı? Yok! Şimdi biz, Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi’nin, uluslar arası diğer metinlerin ve Anayasamızın seçme ve seçilme hürriyetine ilişkin hükümlerinden ayrı olarak 98. maddeyi yorumlayabilir miyiz? Asli görevleri genelde öğretmenlik, katiplik, Devletin farklı kurumlarında memurluk olan adamları toplayacaksın, seçim nasıl yapılır diye iki gün seminer vereceksin, ondan sonra sen artık sandık kurulusun, bu seçimi yap diyeceksin, bu kurul da yarım yamalak bilgileri ile zarfları mühürlemeyi unutacak, bu oyları 98. maddede öyle yazıyor diye geçersiz sayacağız. Bunda o mühürsüz zarfın içine en kutsal tercihlerinden birini koyan gariban seçmenin günahı ne? Hani seçme seçilme hakkının kutsallığı, hani millet iradesi, hani çoğulcu ve katılımcı demokrasi anlayışı?

Bizce itirazlar, bu zarflar geçersiz sayılsaydı o zaman yapılmalıydı. Ey YSK, sırf şeklî bir eksiklik var diye sen nasıl milletin iradesini yok sayarsın diye bunun hesabı sorulmalıydı. (Ki, 2010’dan sonra yapılan bir kaç seçimde, lokal bir kaç yerde mühürsüz zarfların geçersiz sayılmasına ilişkin YSK kararlarına CHP ve HDP’nin tam da saydığımız sebeplerle, bu zarflar da geçerli sayılmalı diye itirazları medyaya yansıdı.) Çok şükür ülkenin istikbalini belirleyecek bu referandumda, YSK önceki lokal birkaç yerde uyguladığı “zarflar mühürsüzdür, geçersizdir” anlayışını terk etti.

Ayrıca, yine Anayasamızın 90. maddesinde “uluslararası insan hakları metinleri ile kanunlarımızın çelişmesi halinde, kendi kanunlarımızın değil, uluslar arası metinlerin uygulanacağı” hükmü mevcuttur. Yani basitçe söylemek gerekirse, seçme ve seçilme hakkı bir insan hakkıdır ve Anayasanın 90. maddesine göre, bunu ortadan kaldıran Seçim Kanunu’nun 98. maddesi, “zarfın dışarıdan getirildiği, sahte oy kullanıldığı ispat edilmedikçe” uygulanmayabilir. Hatta YSK’nın yerinde olsam, seçim kanununun 98. maddesindeki bu hükmü, Anayasaya ve insan haklarına aykırı olduğu gerekçesi ile itirazen iptal etmesi için Anayasanın 152. maddesine göre Anayasa Mahkemesi’ne taşırdım.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.