Hama’da Mücahit: “Amacımız İslam Emirliği Kurmak”
Suriye’nin Hama şehrinde kurtarılan bölgelerden canlı yayına bağlanan bir mücahit, kendisine yöneltilen “Amacınız ne?” sorusuna net bir şekilde cevap verdi: “İslam Emirliği kurmak istiyoruz.” Bu açıklama, bölgedeki mücahitlerin ideallerini ve hedeflerini bir kez daha dünya gündemine taşıdı. Canlı yayında yapılan bu açıklama, sosyal medyada geniş yankı uyandırırken, İslam’ın hak ve adalet temelli düzenini kurma gayretinin bir göstergesi olarak yorumlandı.
ABD’nin Ortadoğu’daki işgalleri ve emperyalist politikaları, Avrupa Birliği’nin siyasi çalkantılar ve ekonomik krizlerle boğuşması, İsrail adı verilen siyonist terör örgütünün Gazze ve Batı Şeria’da yaptığı katliamlar insanlığı derin bir huzursuzluğa sürükledi. Bu ortamda, adalet ve huzur arayışı giderek güçleniyor. İnsanlar, mevcut düzenlerin acımasızlığı ve çöküşü karşısında alternatif bir yaşam tarzı arıyorlar.
Gazze’de yaşanan son olaylar, Müslümanların sabrı ve imanıyla ortaya koyduğu kararlılığı tüm dünyaya gösterdi. Özellikle Batı toplumları, bu duruşun kaynağını anlamaya çalışırken İslamiyet’i araştırmaya yöneliyor. Zira insanlar artık sadece maddi refahı değil, aynı zamanda manevi huzuru da arıyor. Kur’an-ı Kerim’in bir çağrısı olan şu ayet, bu arayışı en iyi şekilde özetliyor:
“Ey iman edenler, hepiniz topluca barış ve güvenliğe (Silm’e, İslam’a) girin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır.” (Bakara 208)
Batı toplumlarında İslam’a yöneliş artık göz ardı edilemeyecek bir seviyeye ulaştı. Özellikle Gazze’deki mazlumların imanlı duruşu, birçok Batılı insanın İslam’ı araştırmasına sebep oldu. Günümüzde birçok kişi, bu araştırmalar sonucunda kelime-i şehadet getirerek Müslüman oluyor. Huzur ve adalet özlemi, insanları İslam’ın hakikat dolu mesajına yönlendiriyor.
Bu gelişmeler, modern dünyada materyalist düzenlerin insanlığa bir çıkış yolu sunamadığını açıkça ortaya koyuyor. İnsanlar, maddi zenginliklerin manevi boşluğu dolduramadığını fark ediyor ve İslam’ın sunduğu barış, adalet ve güven içinde yaşama vaadini anlamaya başlıyorlar.
Kapitalizmin sömürü düzeni de giderek daha büyük çatlaklar veriyor. Faiz ve rant temelli ekonomik sistemler, insanların emeğini sömürerek sürdürülemez bir yapı haline geldi. Özellikle gelir adaletsizliği ve küresel ekonomik krizler, kapitalist düzenin sonunun yaklaştığını gösteriyor.
Bu çöküşün karşısında, İslam’ın hak temelli düzeni bir umut ışığı olarak yükseliyor. İnsanlık, Rabbimizin izniyle, İslam’ın adalet dolu sistemine yönelecek. İslam, yalnızca bir inanç değil, aynı zamanda bir yaşam düzeni olarak, toplumsal barışı ve bireysel huzuru sağlayabilecek tek çözüm.
Bugün dünyanın dört bir yanında insanlar, mevcut düzenlerin huzursuzluk ve adaletsizlik getirdiğini görerek yeni bir yol arıyor. Bu yol, Allah’ın izniyle, barış ve adaletin hüküm süreceği İslam düzeni olacaktır. Rabbimizin yoluna yönelenler, dünyada ve ahirette kurtuluşa ereceklerdir.
Her gün daha fazla insanın İslam’a yönelmesi, bu hakikat yolunun gücünü ve evrenselliğini bir kez daha ortaya koymaktadır. Gazze’deki iman dolu duruş gibi, İslam’ın huzur veren mesajı da dünyaya yayılmaya devam edecektir. Inşaallah, insanlık hakikati bulacak ve İslam’ın adalet dolu ışığında birleşecektir.
MİRATHABER.COM