islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3810
EURO
34,6041
ALTIN
2.387,71
BIST
10.045,74
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
15°C
İstanbul
15°C
Az Bulutlu
Çarşamba Az Bulutlu
17°C
Perşembe Az Bulutlu
19°C
Cuma Az Bulutlu
18°C
Cumartesi Az Bulutlu
19°C

Reklamların yönettiği ve kurguladığı hayat

Reklamların yönettiği ve kurguladığı hayat

Reklamlar ile, sahte bir hayatın çerçevesi çizilip,  sun’i toplumsal ihtiyaçlar üretilerek, insanların farkında olmadan içine düşeceği “tüketim girdapları” oluşturulur

Reklam, Kapitalist iktisadi sistemin önemli bir güvencesi. Ama bu güvence, müşteriler için değil; üretim ve yatırımcılar için geçerli. Dolayısıyla, halkın reklam ile sağladığı ciddi bir fayda yok. Fakat buna karşılık, çok önemli maddi ve “manevi kayıplar”ı var.

Toplum olarak, reklamın varlığına ve kültürüne  zaman içerisinde öyle alıştık ki, onun bizden neleri alıp götürdüğünü tam olarak anlayamıyoruz..

Reklam, Batı toplumlarında kapitalist sistemin bir gereği ve kuralı olarak ortaya çıkarken, diğer toplumlara bu iktisadi sistemin hakim olması ile  reklam oralarda da uygulanmıştır. Fakat bu toplumlarda, batı’daki problem ve sıkıntılardan daha fazla tahribata sebep olmuştur. Bunun sebebi; reklamın batı insan ve kültürünün tabii bir sonucu olarak ortaya çıkmış olmasına karşılık, diğer toplumlarda  taklit olarak yerleşmesidir.  Çünkü, reklam sadece bir eşya veya ihtiyaç malzemesini sunmakla kalmıyor; onun, hayattaki yerini ve onu nasıl bir yaşama kültürü ile kullanılacağıyla ilgili bilgi ve anlayışını yerleştirmeyi de amaçlıyor.  

Kapitalist sistemin amacı

Kapitalist sistem, liberal yaşama felsefesi ve iktisadi kültürün sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu felsefe, maddi kazanç ve büyüme kültürünü, hayatın temel gayesini haline getirmiştir. Bu yaşama anlayışı; parayı ve faydayı ön plana alır ve insanın temel gayesinin zenginlik ve güce erişmek olduğunu kabul eder.

Kapitalist iktisadi faaliyeti ve buna yönelik oluşturulan sistem, tamamen karı arttırmak ve bu yolda, her türlü çabayı meşru görmeye dayalıdır. Bu konuda ahlaki veya kültürel değerler dikkate alınmaz ve sistemin siyasi ve hukuku yapısı da böyle bir anlayışı muhafaza edip, güçlendirir.

Kapitalist sistem, sadece batı toplumu ülkeleri içerisinde değil, aynı zamanda başka ülkeleri de böyle bir sisteme zorlayan bir misyon ve  kültürel geçmişe dayanır. Çünkü sistem, bütün toplumları kapsadığında, gerçek hakimiyet sağlanacaktır.  1490’lardan itibaren başlayan sömürgecilik hareketleri, başka toplumların zenginlik ve imkanlarını da “her ne yol olursa olsun” ele geçirmeyi hedefleyerek, böyle bir sistemi dünyaya yerleştirir.

Kapitalizm, ahlak ve kültürü de biçimlendiriyor

Kapitalizm, iktisadi faaliyetin üretim ve tasarımı ile ilgili olarak bir düzenlemeyi düşünmez. Bu yüzden, mal ve diğer ihtiyaca  dönük mal ve hizmet imkanlarının arttırılması için, “batılı serbest bir hayat”ı öngörür. Liberal görüş, kişi hürriyetini; hiçbir inanç, değer ve kültürün engellememesi gerektiğini kabul eder. Ama, bu hürriyetin nelere mal olduğunu hesabetmez.  Dolayısıyla, insan ve toplumların belli değer ve kurallara uygun yaşama felsefesinin yıkılmasını; kapitalist piyasanın hakimiyetini ve sürdürülebilirliği açısından gerekli  görür.  Firmalar; istedikleri mal ve ürünleri, herhangi bir engelleme olmadan üretir. Bunlar; hiçbir kontrole tabi tutulmadan gerçekleşir.  Ürünlerin veya mamullerin ihtiyaç olup olmamasına dikkate etmez.  Çünkü hedef, belli bir hizmetin sağlanması veya toplumun ihtiyaçlarının karşılanmasından çok; piyasaya hakim olmak ve taleplere alabildiğine arttırmaktır.  

Bütün bu faaliyetler, çok çarpıcı ve özellikle fiziki görünümü cazip olan “kadınlar ve onların cinsi cazibesi” ile birlikte yapılarak, toplum üzerinde etkili bir beyin yıkama faaliyeti ile gerçekleşir. Bütün amaç; geçmişte zorla ve siyasi baskılar ile gerçekleştirilemeyen “boyun eğme”lerin, son derce yumuşak, duygu ve alışkanlıklara hitabeden bir şekilde gerçekleştirilmesidir.

Reklamlar; sinsi ve ruhu saptırıcı ve duyguları temelinden sarsıncı bir şekilde insana hitabedip, onu; gerçekler ile değil, aldatma ve göz boyama ile “sahte bir dünya”nın temel çerçevesini oluştururlar.

Kapitalist sistem, sadece fertleri serbest bırakarak; onların keyfi ve kişisel isteklerini toplumların üzerinde hakim kılmayı sağlamak için, reklam yoluyla “insanları ipnotize etme”yi de sağlar.

Reklamın bir yönü de, iktisadi hayata getirdiği yük bakımından da ele alınması gereken, bir sömürü mekanizmasıdır. Piyasaya giren yüzlerce firmanın gereksiz mücadelesi sonunda, üretim maliyetine eklenen reklam harcamaları, halka ekstra bir bedel ödetmektedir.

Reklamlar ile hizmet ve mamullerin değerlendirilmesi, müşterilerin değil; o malları ve hizmetleri üreten ve sunan firmaların kendi görüşleri ve değerlendirmelerini yansıtması bakımından, haksız bir işlem haline gelmektedir.

Reklam; bu sanal ve yalancı bir dünyanın temel anlayışlarını, insanların ruh ve akıllarını, yüzlerce defa tekrar ve renkli, görsel kurgular ile modern bir “şartlandırma” aracıdır. Reklam, bu haliyle bir tanıtım metodu  olmaktan öteye bir rol oynamaktadır. Bu beyin yıkama metodu, sadece aklı şaşırtmakla kalmaz; aynı zamanda ruhu da, asli ve yüce hedef ve değerlerden uzaklaştırarak bayağılaştırır. Reklamın hakim olduğu ve yönlendirdiği hayat ve toplum, sahte bir dünyayı hazırlamaktan başka bir görev üstlenmemektedir.

Prof. Dr. Sami Şener

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.