Bilgimiz ölçüsünde ve olaylardan hareketle İslâm’ı tebliğ etmeyi hareket noktası edindiğimiz için bazı medya organları ve siteleri yanı sıra Oda TV’ye de bakarım.
Ali Rıza Demircan
Bilgimiz ölçüsünde ve olaylardan hareketle İslâm’ı tebliğ etmeyi hareket noktası edindiğimiz için bazı medya organları ve siteleri yanı sıra Oda TV’ye de bakarım. Oda TV yöneticileri ve yazarları büyük ölçüde İslâmî inanç ve yaşam ölçülerine inanmadıkları için Kurân ifadesiyle Fasık’tırlar. Bu tespit bir aşağılama değil durum belirlemedir. (Hucurat 6)
Bu sebeple iyice araştırılmadan özellikle şahıslar ve kurumlar aleyhine yapacakları yayınlara inanılması kişiyi günahkâr kılar.
Kişiler ve kurumlar aleyhine yapılacak gerçek dışı yayınların bazı kesimler üzerinde etkili olup nefret saçacağı ve kutuplaşma sebebi olacağı açıktır. İşte böylesi bir yayının genişçe aktarılacak özeti:
“ HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, tepki çeken ifadeler kullandı.
Yapıcıoğlu; Süresiz Nafaka Mağdurları Platformu Başkanı İlhan Ergincan, Babalar ve Çocuklar Derneği Başkanı Ramazan Tan, Dağılmış Aileler ve Çocuk Hakları Derneği Başkanı Cengiz Dinçer ve çocuk evliliği yapmış kişilerle parti genel merkezinde buluştu.
2018 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçiminde, Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleme kararı olan HÜDA-PAR, “çocuk evliliğini” savundu.
Ailenin yıkılması durumunda toplumun de yıkılacağını savunan Yapıcıoğlu, ailenin yıkılmasını önlemek için tüm siyasi partileri ve özellikle iktidarı uyardıklarını aktardı.
“Kadını koruyalım ama kadını korumak adına aileyi yıkmayalım.”
“Kadını korumak ile aileyi korumak birbirinin alternatifi değildir. Hatta aile yıkılırsa en fazla zarar kadına verilmiş olur. Çünkü aile bir kaledir ve kadını en iyi bu kale korur” dedi.
“Allah-u Teâlâ bir hususu helal kılmışsa insanoğlu kimdir ki onu haram kılıyor! Rabbimiz zinayı yasaklarken yasalar serbest bırakıyor. Rabbimiz yine nikâhı helal kılmışken yasalar genç yaşta evlenenlere tecavüzcü damgası vuruyor”
“Yargılanan kişinin statüsüne ya da cinsiyetine göre çifte standart yapılmaması gerekir. Adalet terazisi yüz yıldan fazladır doğru tartmıyor. Adaletin istisnası olmamalıdır” dedi.
“Çiftler evlendikten kısa süre sonra boşanıyorlar. Fakat ömür boyu nafaka vermek zorunda kalıyorlar. Bu adaletsizliktir ve zulümdür. Böyle yaparak kadın korunuyor mu? Yeni yuva kurmalar tehlikeye girmeyecek midir? Adaleti bozarsanız dengeyi de bozarsınız” dedi.
***
Haberi özetledim ama doğruluğuna inandığım ve yayılmasını istediğimi için Zekeriya Yapıcıoğlu kardeşimizin ifadelerini aynen alıntılayarak bir arada sundum.
Kabul etmeyebilirsiniz ama dosdoğru olan bu ifadeleri ERDOĞAN’I DESTEKLEYEN PARTİ ÇOCUK EVLİLİĞİNİ SAVUNDU başlığı altında vermek, nefret saçmak değil midir?
Herhangi bir sözlüğe baktığınızda şu tarif bulacaksınız
“Çocuk, bebeklik ve ergenlik çağları arasındaki insan. Genellikle konuşma ve yürüme kabiliyetleri kazanıldıktan sonra çocukluğun başladığı; cinsel gelişimin başladığı ergenlik dönemi ile birlikte çocukluk döneminin bittiği kabul edilir.”
Çocuk denince hemen hemen herkesin yapacağı çağrışım da budur. ERDOĞAN’I DESTEKLEYEN PARTİ ÇOCUK EVLİLİĞİNİ SAVUNDU başlığı altında verilen ve çocukların evlendirilmesi gibi akl-i selimin kabul edemeyeceği bir dille yapılan aktarımların, kutuplaştırıcı bir nefreti oluşturacağı açıktır.
Yüreklerinde Allah sevgisi olmayanların insafı da, ahlâkı da olmaz.
Kutuplaştırıcı nefret söylemi, maalesef bizim diyebileceğimiz mahallenin İslâm’ın cahili muhteris sakinlerinde de var.
Örneğin tam bir manevi piçlikle Aziz Peygamberimiz biricik hayat önderimize zina isnat ettiğim iftirasını bana yamayan Cübbeli’de ve bağlılarında gördüğüm nefret söylemini karşı mahallede bile görmedim. Zaman zaman siyasilerimizde görebildiğimiz olumsuz örnekler de ayrı bir fasıl.
Bizim derdimiz İslâm’ı öğrenmek ve öğretmek olduğu için ifade etmeden geçemeyeceğim:
Kur’ân ve Sünnet evlilik için Ergenlik ve Rüşd’ü (evliliğin gerektirdiği sorumluluğu üstlenebilme yeteneğini) öngörür.
Ama gelin görün ki bizim geleneksel fıkhımızda ergenlik öncesi evlilik, hem de örneğin Talak sûresinin 4. âyetinden istidlal edilerek Kur’ân’a buhtanla caiz görülmektedir. Savaş esiresi kadınların köleleştirilip köle pazarlarına göğüsleri açık bir şekilde götürülüp satılmasının cevazına da tanık olmaktayız.
Abidevî ictihad örneklerini de içeren geleneksek fıkhımıza Kur’ân ve Sünnet zaviyesinden bakılması zaruretine burada bilvesile işaret ermiş olalım.
Dert söyletiyor. Hulasa Oda TV’yi kınıyor, Zekeriya Yapıcıoğlu kardeşimi de tebrik ediyorum.