islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3724
EURO
34,9981
ALTIN
2.325,89
BIST
9.095,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
23°C
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
22°C
Pazar Az Bulutlu
22°C
Pazartesi Az Bulutlu
24°C
Salı Az Bulutlu
18°C

Para ve Makam Fitnedir

Para ve Makam Fitnedir

Türkiye Pazar günü yerel yöneticileri belirlemek üzere seçime gidiyor. Osmanlı döneminde yerel yönetimden sorumlu belediye başkanlarına Şehremini denirdi; şehrin emaneti onların emin ellerine teslim edilirdi. Allah (c.c) tarafından, El-Emîn olan Peygamberimizin (s.a) şahsında tüm insanlara bir rahmet olarak gönderilen İslâmiyet’in yöneticilerde aradığı en öncelikli vasıf “emanet” ve “ehliyet”tir. 

Hz. Ömer (r.a) halife seçildiğinde, Saîd b. Âmir (r.a) ona gelip şöyle nasihat etmişti:

“Ey Ömer! Halkın işlerini yaparken Allah’tan korkmanı, Allah’ın emirlerini yerine getirirken insanlardan korkmamanı ve sözünün fiiline aykırı olmamasını tavsiye ederim. Sözün en hayırlısı, fiilin doğruladı­ğıdır. Ey Ömer! Uzak yakın işlerini üzerine aldığın Müslümanlarla ilgilen. Kendin ve ailen için istediğini onlar için de iste. Kendin ve ailen için istemediğini onlar için de isteme. Hakkı elde edinceye kadar zor­luklara göğüs ger. Allah’ın emirlerini yaparken hiçbir dedikodudan ve kınamadan korkma.”

Hz. Ömer (r.a): “Buna kimin gücü yeter, ya Saîd?” deyince Hz. Saîd (r.a) şu cevabı verdi:

-‘Allah’ın (c.c.), Muhammed (s.a.) ümmetinin başına getirdiği, kendisiyle Allah arasında hiç kimse olmayan senin gibi birinin buna gücü yeter.’

Bir ara Hz. Ömer (r.a), Hz. Saîd’i çağırarak, onu Humus’a vali tayin etmek istediğini söyledi. Saîd:

-‘Ey Ömer! Allah rızası için, bunu benim başıma belâ etmemeni istiyorum’, dedi.

Hz. Ömer’in (r.a) bu cevaba canı sıkıldı ve: “Yazıklar olsun size!” dedi; “Bu işi (halifeliği) benim boynuma geçiri­yorsunuz, sonra da beni yalnız bırakıyorsunuz. Vallahi seni bırakmam.”

Ve onu Humus’a vali olarak tayin etti; “Sana biraz aylık bağlayayım mı?” deyince Saîd (r.a):

-‘Ben onu ne yapacağım! Bana gelenler zaten ihtiyacımdan fazladır’ deyip Humus’a gitti.

Bir süre sonra Emîr-ül Müminîn’e, Humus halkından güven­diği bazı kişiler geldi. Hz. Ömer onlara:

-‘Bana fakirlerinizin isimlerini yazın da ihtiyaçlarını karşılayayım’ dedi.

Onlar Hz. Ömer’e bir mektup gönderdiler. İçin­de: ‘Falan, falan ve Saîd b. Amir yazılıydı. Ömer:

-‘Saîd b. Âmir kimdir?’ dedi. Onlar:

‘Valimizdir’ dediler. Hz. Ömer (r.a):

Valiniz fakir mi?dedi. Onlar:

Evet, vallahi o, uzun günlerini evinde hiç ateş yakmadan geçirir.dediler.

Hz. Ömer (r.a), gözyaşları sakalını ıslatıncaya kadar ağ­ladı. Sonra, ona bin dinar göndermeye karar verdi. Dinarları bir tor­baya koydu ve onlara şöyle dedi: ‘Ona benden selâm söyleyiniz. “Emirü’l-Mü’minin senin ihtiyaçların için şu parayı gönderdi”, deyiniz.’

Hz. Saîd’e para torbasını getirdiler. Torbanın içine baktı. Bir de ne görsün; dinarlar! Paraları kendisinden uzaklaştırmaya ve:

-“İnnâ lillâhî ve innâ ileyhi râci‘ûn (Biz Allah’a aitiz ve elbet­te ona döneceğiz) demeye başladı.

Sanki başına büyük bir felâket gelmiş veya önemli bir sıkıntıyla karşılaşmıştı. Çünkü bu (Bakara 2/156.) âyet, başa gelen bir musibet anında söylenirdi. Karısı merakla koşup geldi:

-‘Ne oluyor sana, ey Saîd! Yoksa Emîrü’l-Mü’minin mi öldü?’

-‘Hayır, ondan daha büyüğü!’

-‘Müslümanların başına bir iş mi geldi?’

-‘Yoo, ondan daha büyüğü!’

-‘Neymiş ondan büyüğü?’

-‘Dünya, benim âhiretimi bozmak için evime girdi. Fitne benim evime yerleşti.

-‘Öyleyse ondan kurtulmaya bak.’ (Eşinin dinarlardan haberi yoktu.)

-‘Bana bu konuda yardım eder misin?’

-‘Evet.’

Hz. Saîd (r.a) dinarları alıp torbalara koydu ve Müslümanların fakirlerine dağıttı

Kısa bir süre sonra, Hz. Ömer (r.a) incelemelerde bulunmak üzere Şam diyarına gitti. Humus’a gelip, halkın valilerinden memnun olup olmadığını soruşturdu. Hz. Said’in (r.a) durumunu incelediğinde onun son derece sade ve fakir bir hayat yaşadığını öğrenince şöyle dedi:

-‘Onun hakkındaki görüşlerimde beni yanıltmayan Allah’a hamd olsun.’

Kendileri hakkındaki görüşlerimizde yanılmayacağımız emin ve ehil idareciler seçebilme duası ile.

(Kaynak: Abdullah Yıldız, “Kur’ân’ı Nasıl Yaşadılar?”, s. 211-215. Pınar Yayınları, İstanbul, 2017)

Abdullah YILDIZ

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.