islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5459
EURO
35,0080
ALTIN
2.427,35
BIST
9.722,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
20°C
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Çok Bulutlu
16°C
Pazar Az Bulutlu
18°C
Pazartesi Az Bulutlu
18°C

“Allah’ı Sever Gibi Sevmek”

“Allah’ı Sever Gibi Sevmek”

Bismillahirrahmanirrahim,

“… Öyle insanlar var ki Allah’tan başka varlıkları ona denk tutar da Allah’ı sever gibi onları severler. Gerçek Müminlerin Allah’a olan sevgileri ise her şeyden daha sağlam ve daha kuvvetlidir.” (Bakara 165)
Onlar (Allah’ı) gereği gibi takdir edemediler. (Zümer 67)
Beyniniz için dua etmenin ve sevilen biriyle konuşmanın neredeyse aynı olduğunu Raymond L. Neubauer isimli bilim insanı açıklar nörobilimsel olarak çok da güzel anlamamıza yardımcı olan küçük bir deney yapar. Bu deney ve sonuçları Bakara 165. ayeti kerime’yi de nörobilimsel olarak anlamamıza katkı sağlayacak şekildedir.

Peki bu deney sırasında beynin içinde neler oluyormuş bir bakalım:
“Dua eden birini izlediğinizde bunun o kişinin yakın bir sırdaşıyla konuşuyormuş gibi göründüğünü hemen fark edersiniz.”
Bunu öğrenmek için Raymond L. Neubauer isimli bir bilim insanı Hristiyan olan 8 kadın ve 6 erkek denekle çalıştı.
Özellikle dua etmeye başladıktan sonra Tanrı ile konuştuğunu hissedebilenleri ve onu hayal edebilenleri seçmeye özen gösterdi.
MRY tarayıcısına giren deneklerden, her zamanki gibi ancak ağızlarını ve vücutlarının geri kalanını hareket ettirmeden sessizce dua etmeleri istendi. 30 saniye sonra ise yine sessizce kendilerine yakın hissettikleri birine sevgilerini ifade ettiklerini düşünmeleri istendi.
Neubauer dua ederken ve sevilen biriyle konuşurken aktive olan beyin bölgeleri arasında oldukça yakın bir eşleşme olduğunu buldu.
Dua sırasında beynin sahne canlandıran alanlarında biraz daha az aktivasyon vardı. Bu da deneklerin sevdiklerinde olduğu kadar güçlü zihinsel “Tanrı” imgesine sahip olmadıklarını gösteriyor. Buna rağmen görülen aktivasyon modeli inançlı insanların tanrıyı sohbet edebilecekleri gerçek bir varlık olarak düşünebildiklerini gösteriyor.” (Kaynak: Raymond L. Neubauer (2013). Prayer as an interpersonal relationship: A neuroimaging study Religion, Brain & Behavior DOI: 10.1080/2153599X.2013.768288)
Bu deneyin Bakara Suresi 165. ayeti açıkladığı noktalara değinmeden önce ayeti dikkatlice okuyalım.

Bismillahirrahmanirrahim,
“Buna rağmen öyle insanlar var ki Allah’tan başka varlıkları ona denk tutar da Allah’ı sever gibi onları severler. Gerçek Mü’minlerin Allah’a olan sevgileri ise, her şeyden daha sağlam ve daha kuvvetlidir.”
Bazı deneklerin dua anında, bazı deneklerin ise sevdiklerini hayal ettikleri anda güçlenen zihin aktiviteleri ne kadar manalı bir hal arz ediyor. Ayeti kerime de bildirilen “Allah’ı sever gibi sevmek” ya da “Allah’a olan sevgileri her şeyden daha sağlam ve daha kuvvetlidir.” olarak bahsedilen kısımlarını çok güzel ifade ediyor. İnsanın hareketlenen ve en çok sevdiği varlığı düşünür iken ısınan nöronları, insanı sevgide ele veriyor.
Tabii bu deney sadece, o insanların dua ve sevdiklerine yönelen tutkularını bize yansıtıyor. Acaba biz kendimiz için bu deneyi yapsak hangi kategoride anılırdık sorusunu insan kendisine ürkerek soruyor. Bu duruma açıklık getirecek, dünya ve ahiretimize tesir edecek bu değerli kaygı için, gerçek bir iç muhasebe yapmamız gerekir. İç muhasebemizin sağlaması olacak sağlam ve sağlıklı duygu kontrolleri yaparak iyi düşünüp kendimizi kontrol etmemiz çok lehimize güzel bir sonuç olurdu.

“Kalp denizdir, dil ise kıyı. Denizde ne varsa kıyıya o vurur. Bizim denizimizde kimler kulaç atıyor, kimler inci ve mercanlarımızı topluyor? Bunu tespit etmek ne kadar elzem.
Fani ve güçsüz hükümranlar mı sularımızı parselleyip işgal etmiş, yoksa baki olan, sonsuz mülk ve kudretin sahibi Allah’ın gölgesinde mi duruyor?
Bu dünyada kişi sevdiği ile beraberdir ve sonunda sevdiği ile alakalı olan ya iyiliğe ya da kötülüğe doğru evrilir.
O halde insan Allah’ı ve Allah’a ait değerlere sahip çıkan sevdaları ve yaşam tarzlarını hayalinde canlı tutacak. Onların Allah’ın rızasına uygun rol modellerini örnek alacak.

Bu ilahi kaderin, sünnetullahın dünya gerçeğindeki örneğini İbn Haldun’un “Taklit Teorisi’nde şöyle açıklar :
“Endülüs’teki Müslümanlar, Hıristiyanları o kadar çok taklit etmektedirler ki hikmet gözü ile bakan bunun bir istila ve işgal alameti olduğunu sezer.” İbn Haldun, Endülüs’ün Hıristiyanlar tarafından işgal ve istila edileceğini, işgale ve istilaya uğramış milletlerdeki belirtilere ve tezahürlere bakarak doğru bir şekilde tahmin etmiştir.
Celladına aşık olan, yalan sevdaya hayatı boyunca ram olan ve dua edip duası boşa çıkandan olmayalım.
Şu halde gelin hep beraber kalplerimizin özgür ve hür olarak Allah’a ait olacağı bağımsız günler için birlikte mücadele verelim.
Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Allah Teâlâ katında duadan daha kıymetli bir şey yoktur.” (Tirmizî)
O vakit dua anlarımızı heba edecek nefsi ve fani arzulardan kendimizi muhafaza etmeye gayret edelim.
Her kalpte kimsenin dolduramayacağı bir yalnızlık köşesi vardır. O yalnızlık ancak Vedüd ve Rahman olan Rabbimizin sevgisi ve tecellileri ile doldurulabilir.

İnsan anlattıklarını taşıyacak, günün birinde onları menfaat için savurmayacak, sözün emanetini bilecek bir dinleyenin o nadir ve emsalsiz kimsenin varlığına ihtiyaç duyar. Bu ihtiyacı en iyi bilen alemlerin Rabbi “Allah seninle.” der, Muhammed suresi 35 ayette.
”Hüve meakum eyneme kuntüm” (Siz her nerede iseniz o sizin ile beraberdir.) (Hadid suresi 4)
Bu ayetlerin hissini anlayan, idraki ile yaşayan, Rabbini duada ihlasla anmayı olgunlaştıran nimet, tarifsiz bir servet ve yıkılmaz bir devlettir.
Sözün emanetini bileceklerin ömrümüze nasip olması temennimiz ile…

Selam ve dua ile kalın.

Hatice Şebnem Diktürk

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar
  1. Hiç dedi ki:

    Çok sevgili ve kıymetli kardeşim, Allah razı olsun senden. Rabbimizi bilenlerden olmak duasıyla…

  2. HaticeŞebnemDiktürk dedi ki:

    “Kalp denizdir, dil ise kıyı. Denizde ne varsa kıyıya o vurur. Bizim denizimizde kimler kulaç atıyor, kimler inci ve mercanlarımızı topluyor?

    İyilik ve huzur dolu okumalar dilerim.

  3. Filiz Bozan filiz Bozan dedi ki:

    Biz her şeyin hikmetine Nail olursak sözümüze sadık kalırsak inşallah kurtuluşa erenler den olacağız ,denizde hayat bulanlar yaşar kıyıya vuranlar zaten ölmüslerdir .Allah razı olsun hocam kıssadan hisse düşer bizlere

  4. Serap dedi ki:

    Amin Allah razı olsun hocam kaleminize sağlık