Cabir b. Abdullah (r.a.) anlatıyor:
Allah’ın Resûlü Hz. Muhammed (s.a.v), dönemindeki Müslümanları hacca teşvik etmek için haccın mükâfatını dile getirerek şöyle buyurur:
– Mebrûr olacak hacca verilecek mükâfat, hiç şüphesiz Cennet’tir.
Bu müjdeyi alan Müslümanlar tarafından soruldu:
-Ya Resûlellah! Hac nasıl mebrûr olur?
-(Günahlara bulaşmaksızın hac görevlerini yerine getirmekle) fakirlere ve dostlara yemek yedirmekle ve herkesle tatlı tatlı konuşmakla (ve bir de bolca selâm verip barışı yaymakla) mebrûr 209
Peygamberimiz, Kur’an (Bakara 203) çizgisindeki bir hadîsleriyle, şartlarına uygun olarak yapılacak haccın günahları bağışlatacağını açıklarken, bu hadîsleri ile de Cennet’e götüreceğini müjdelemektedir.
Hz. Ali (r.a.) rivâyet ediyor.
“Allah’ın Resûlü (s.a.v) şöyle buyurdu:
(Allah’ın Resûlü’nün (s.a.v) bu açıklamasını dinleyen ve coşku ile dolan) bir arabî ona doğru ayağa kalktı ve sordu:
-Bu özel daireler kimlere verilecek ya Resûlellah?
Cennet’e girmeye hak kazanacak kişiye, büyük mü büyük, özel Cennetler verileceği gibi bu hadîste açıklandığı üzere, genel Cennetler’den câzip yerleşim merkezleri de verilecektir.
Bu yerlerin, diğer Cennetliklerle ilişkiler kurulması için kulanılacak merkezler olması muhtemeldir.
Doğruları en iyi bilen Allah’tır. İnşaallah Cennet’e girdiğimiz- de gerçekleri görerek öğreneceğiz.
Allah’ın Resûlü bir öğütlerinde şöylece müjde verdiler:
– (Kız olsun, erkek olsun) bir yetîmi yiyeceği ve giyeceğine ortak kılan; onun geçimini üstlenen kişiyi (Allah’a ortak koşmak ve zulüm gibi) bağışlanmayacak bir günah işlemedikçe Allah onu mutlaka Cennet’e koyacaktır.
Üç kızının veya kız kardeşinin geçimini sağlayan, onları güzelce terbiye eden, (Allah, kendilerini mîras, evlilik veya benzeri yollarla ihtiyaçsız kılıncaya kadar şefkatini esirgemeyen ve) onlara ilişkin görevleri konusunda Allah’ın buyruklarına aykırılıktan korunan kişiyi de Allah mutlaka Cennet’e erdirecektir.
Konuşmasının bu bölümünde bir mü’min Allah’ın Resûlü’ne sordu;
-Ya Resûlellah! İki kızı veya iki kız kardeşi olsa da, kişi böyle mükâfatlandırılacak mıdır?
Kendileri ergenlik çağına ermeden ana-babaları ölen erkek ve kız çocuklar yetîmdirler. Kur’ân, yetimlerin mallarını zimmete ge- çirip yemeyi, Cehenneme götürücü büyük günah olarak açıklamak- tadır. (Nisa 10)
Müslümanlar, kendi ailelerinin ve toplumun yetîmleri ile yakından ilgilenmek, bakımlarını üstlenmek ve terbiyelerini iyi vermekle yükümlüdürler.
Kendi kız çocuklarımız da Allah’ın lütfettiği hediyeler olarak ilgi odağımız olmalıdır.
İlgi ve terbiye / eğitim yönünden yetîmlerle öz çocuklarımız aynıdır. Onların genel ve İslâmî eğitimleri yanı sıra namaz ve tesettürleri üzerinde de titizlikle durulmalıdır.
Yetîmler ve çocuklarımızla alakalanmanın Cennet’e erdirici olması, onların bakımı ve eğitiminin sürekli ilgiyi gerektirici olması sebebiyle olsa gerektir.
Sahâbî Hârise b. Vehb’in anlatımına göre Sevgili Peygamberimiz çevresindeki mü’minlere sorarlar:
– Size Cennet’likler den bazılarını bildireyim mi?
Sonra da şöyle buyururlar:
Birilerinin toplumsal konumunu zayıf bularak önemsemediği, (sevilen ve kaynaşılan) her alçak gönüllü mü’min Cennetliktir.212
Allah’ın kulluk imtihanı sebebiyle verdiği; kazanılması sebep- lerini kolaylaştırdığı nimetler kişiye ayrıcalık ve üstünlük sağlamaz. Bu sebeple maddî imkânlar ve sosyal konumlarımız bizi aldatma- malıdır.
Sıradan kişi olarak görülen fakat bulunduğu basit şartlar içeri- sinde ihlaslı kulluk yapan nice insanlar vardır ki îmanları ve bir kaçı geçmez Salih amelleri sebebiyle Cennet’e girecek şekilde Rabbimiz katında değer kazanabilir. Bu sebeple, özellikle huşû ile namaz kılan sevimli insanlara saygıda kusûr edilmemelidir.
İradeleriyle alçak gönüllü olan kişileri Cennetlik olarak vasfeden Peygamberimiz, kaba, cimri ve kibirli kişileri de Cehennemlik olarak nitelemiştir.213
Şanlı Peygamberimiz inançlı insanlara bütün erdem yollarını açacak yücelikteki öğütlerinde şöyle buyurdular:
– Cehennem’den uzaklaştırılarak Cennet’e konulmayı isteyen kişi Allah’a ve Âhiret Günü’ne îman üzerinde ölmeye baksın. Bir de kendisine karşı yapılmasını sevdiği şeyleri, diğer insanlara karşı yapsın.214
Görüldüğü üzere Peygamberimiz Allah’a ve âhiret gününe îmanla, kendine yapılmasını istediklerini diğer insanlara yapmayı Cennet’e götürücü ameller olarak öğretiyor.
Çünkü onun dilinde, nefsimiz için istediklerimizi diğer insanlar için yapmak İslâm Dîni’nin namaz, zekât ve oruç gibi olmazsa olmaz ibâdetlerindendir.
O, bu gerçeği İslâm’n esaslarından soran bir kişiye verdiği cevaplarında şöylece açıklamıştır:
– Allah’tan başka (ibâdet olunacak ve yasalarına boyun eğilecek) hiçbir ilâh olmadığına, Muhammed’in de Allah’ın Peygamberi olduğuna inanırsın, namaz kılarsın, zekât verirsin, Ramazan orucunu tutarsın ve bir de nefsin için sevdiğini diğer insanlar için seversin ve nefsin için sevmediğini onlar için de sevmezsin.”
Sahâbi Ebû Saîd anlatıyor:
Ağlayıp ağlattığı bir hitabelerinin sonunda Allah’ın Resûlü Hz.
Muhammed şöyle buyurdu:
Hiç şüphesiz büyük günahlar yediden daha fazladır. Peygamberimizin, dikkatlerimizi çektiği yedi büyük günah, büyüklerinde büyüğü olan günahlardır. Bir diğer hadîslerinde onları şöy- lece açıklamışlardır:
Yedi büyük günah, Allah’a ortak koşmak, sihir yapmak, Allah’ın haram kıldığı canı haksız yere öldürmek, yetîm malı yemek, namuslu kadınlara zina iftirasında bulunmak, İslâm’ın gerekli kıldığı savaşta cepheden kaçmak ve faiz yemektir.216
12-Allah Yolunda Cihad Edenler
Ebû Saîd (r.a.) anlatıyor:
“Allah’ın Resulü bir açıklamalarında şu müjdeyi verdi:
– Allah’ı Rab, İslâm’ı Dîn, Muhammed’i (izinden gidilecek) Peygamber olarak kabul eden; yürekten inanıp benimseyen kişi mutlaka Cennet’e girecektir.217
Bu müjdenin etkisiyle sevincinden hayretler içinde kalan Ebû Saîd şöylece ricada bulundu:
-(Aman) Ya Resûlellah! Bu müjdenizi tekrarlar mısınız?
Allah’ın Resulü, müjdesini ona tekrarladı ve sözlerine şöylece devam etti:
-(Size derecelerinizi artıracak) bir amelin müjdesini daha vereyim mi? Allah, bu amel sebebiyle kulunu Cennet’te yüz derece yük- Cennette iki derece arasındaki mesafe ise gökler ile yer arası gibidir.
Bu ikinci müjde üzerine Ebû Saîd sordu:
-Müjdelediğiniz bu amel nedir? (Ya Resûlellah!)
Allah yolunda cihad etmektir.”218
Cihad, İslâmî emirleri ve yasakları uygulamada bütün gücümüzü kullanmaktır. Bu anlamda Peygamberimizin açıklamalarına göre mesela namaz kılmak, helâl kazanç sağlamak ve ana-babaya ih- sanda bulunmak da cihaddır.
Hadisimizin açıkladığı cihad ise silahlı savaştır. Mümtehine sûresinin 8-9. âyetlerinde açıklandığı üzere Müslüman olduğumuz için bizimle savaşacak, bizi yurtlarımızdan çıkaracak, çıkarılmamız için ittifaklar oluşturacak topluluklarla yapılacak savaş meşrûdur. Yalnızca böylesi bir savaşta ölen kişi şehîd olur.
Irkımızın egemenliği için veya başka toplumların tabîi kaynaklarını ele geçirmek için ya da zalim müttefiklerimize yardım etmek için yapılacak savaş zulümdür. Şehid de düşürmez. Üstelik Cehennemlik kılar. Bu gibi zulüm nitelikli savaş kararları almaktan ve onlara katılmaktan şiddetle sakınılmalıdır.
Ebû Hüreyre’den… (r.a.)
Salât ve selâm üzerine olsun-Allah’ın Resûlü bir sohbetlerinde şöyle öğüt verdi:
-Üç haslet vardır ki bunlara sahip olan kişiyi, Allah kolay ve basit bir muhâkeme ile hesaba çeker ve onu rahmeti ile Cennet’e
Ebû Hüreyre sordu:
-Anam babam sana fedâ olsun Ya Resûlellah! Bu hasletler nelerdir?
Bir meyve, tatlı bir çift söz ve basit bir bilgi de olsa, verilebilir olanlardan verme anlamına cömertlik, Peygamberimizin ifadesi ile müslümanı Cennet’e götürücü ameldir. Hiç şüphesiz vermeyene vermek daha da erdemlidir. Bağışlayıcılığın Cennetliklerin sıfatı olduğunu ise Kur’ân’ımız da müjdelemektedir. (Âl-i İmrân, 134)
(Devam Edecek)
ALİ RIZA DEMİRCAN
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-
DİP NOTLAR
209- Müslim, Hac 79, İ. Mace 2 / 969 Hac ve Umre ile ilgili bilgiler için bak. A. R. Demircan, Hac ve Umre Yüceliğe Çağrıdır Beyan, İst. 2008
210-Tirmizî, Cennet 3, Müsned 1 / 126
211-Tirmizî, Birr Muhtelif rivayetler için bak. M. Zevaid 8 / 157
212-Buhârî, Eyman 9
213-Buhârî Edep 61
214-Müslim, İmara 46, İ. Mace Fiten 9
215-Nesâî, Zekât 1
216-Buhârî Vesâya 23, Ebu Davud Vesâya 10
217-Müslim İmâre31 / 136
218-Müslim, İmare 116, Nesâî Cihad 18
219-Saff 10-12. Cihad’ın anlamı ve türlerine ilişkin olarak bak. A. Rıza Demircan Süleymaniye Minberinden İslâm Nizamı Beyan İst. 2008, s. 553-567
220 M. Zevaid 8 / 189