Kur’an, cennetliklere Allah’tan bir selâm sözü olacağını haber veriyor. Bu selâm sözünden kasdın ne olduğu, bunun cennetliklere nasıl ulaşacağı konusunda farklı yorumlar var.
Allah (cc) cenneti hak eden kullarını kendi katından ödüllerin en muhteşemi olmak üzere bizzat kendisi “selâmün aleyküm-size selâm olsun” diye mi iltifat edecek yoksa, bir çok âyette geçtiği gibi bundaki kasıt meleklerin onlara verecekleri selâm mı, onları selâm sözüyle, mutluluk müjdeleriyle karşılamaları mı?
Yâsîn Sûresi bunu şöyle haber veriyor:
“Şüphesiz cennetlikler o gün nimetlerle meşguldürler, zevk sürerler.
Onlar ve eşleri gölgelerde koltuklara yaslanmaktadırlar.
Onlar için orada meyveler vardır. Onlar için diledikleri her şey vardır.
Çok merhametli olan Rab’den bir söz olarak (kendilerine) “Selâm” (vardır)..” (Yâsin 36/55-58)
Cennetlikler, cehennemi hak edenlerin aksine nimetlere kavuşacaklar. Asla rahatsızlık vermeyen, eşsiz haz ve keyif veren tatlı meşguliyetler içinde olacaklar. Yani onlar orada sefa sürmekle meşgul olacaklar. Usanç ve can sıkıntısına sebep olan hiç bir şeyle karşılaşmayacaklar. (Fâtır 35/35)
Yâsîn 36/57. âyetinde geçen ‘fekihûn’ kelimesi, cennetteki sevinç, sürûr, neşe manasıyla refahın ve huzurun en üst seviyesini, kemal noktasını ifade eder.
Âyetler, cennetliklere haz verecek, refah sağlıyacak her türlü nimetlerin sunulacağını haber veriyorlar. Ancak bu nimetlerin ötesinde cennetliklere Allah’ın rızasının müjdesinin verilmiş olması daha da önemlidir. Bu müjdeyi “Rabbin sözüyle gelen bir ‘selâm’dır bu” ifadesinden anlamak mümkün. Allah’ın selâm sözü doğrudan veya melekler aracılığıyla cennetliklere ulaştıracak. (Zamahşerî; el-Keşşaf, 4/22)
İşte böyle. Eğer Yâsîn 58. âyetindeki “selâmun kavlen min rabbihim”i “Allah’ın selâm sözü” diye anlarsak, bunun ne büyük bir ödül olduğunu anlatmaya kelimeler yetmez.
Allah’tan cennetlik kullara selâm…
Müthiş bir şey bu… Anlatılması bile heyecan verici…
Kaldı ki cennetliklerin görevli melekler tarafından selâmla karşılanmaları, tebrik edilmeleri, oradaki makamlarına buyur edilmeleri bile başlı başına büyük bir müjde…
Ya bu selâm, bu teşrifat, bu karşılama Venneti iman edenlere lutfeden Âlemlerin Rabbin’den gelirse…
Bir gün telefonumuz çalsa, açtığımız zaman karşımızdaki; “ben falanca ülkenin başbakanı” dese, heyacanlan mıyız? Bırakın başbakanı, kendimizden daha ileride bildiğimiz birise telefon etse, kapımıza gelse, masasında yer verse, bizi evine buyur etse insan yine heyecanlanır, sevinir.
Bir de Allah’tan cennetlik kullara gelecek selâmın vereceği heyecanı, sevinci, etkiyi düşünün… Hesap edilemez, boyutları bilinemez.
Bu âyetle ilgili çeşitli açıklamalar ve yorumlar yapılmış. Ancak burada önemli olan konu, Allah’ın cennettliklere sunacağı nimetlerin güzelliği, mükemmelliği ve sonsuzluğuna vurgu yapılmış olması. Bunun yanında Allah’tan selâm sözüyle, O’nun ebedi hoşnutluğuna işaret edilmesi.
Şüphesiz ki bu maddi nimetlerin ötesinde, Allah’tan gelen lütufların, bağışların en büyüğüdür.
O cennetlikler için ayrıca Rablerinden selâm da vardır. Bu onlara yönelik Allah’ın kelâmıdır. Âyet bunu ayrıca ‘kavl-söz’ lafzıyla te’kid ediyor. Yani Allah’ı onlara selâm vermesi demek; selâmetin bütün yönlerden onlara ulaşması, onların ‘tahiyye’ye (dirilik selâmına) kavuşmaları demektir. Öyleki bu tahiyye’den, bu selâmlamadan daha üstünü ve bu nimetin bir benzeri yoktur.
Her şeyin sahibi Allah’tan ebedîlik yurdunun sakinlerine gelebilecek tahiyye’yi (selâmı)… Ki orada olanlara Allah (cc) rızasını bahşedecek ve orada bir daha ölmeyecekler. Kalplerindeki bu sürûr ve sevinç asla yok olmayacak. (es-Sa’dî, Abdurrahman B. Nâsır. Teysîru’l-Kerimi’r-Rahmân, s: 698)
Bir âyette şöyle buyuruyor: “İhsan sahiplerine (iyilere) daha güzeli ve daha da fazlası varır. Yüzlerine ne bir toz bulaşır, ne de horluk kaplar. Onlar cennetliklerdir. Onlar orada ebedi kalıcıdırlar.” (Yûnûs 10/26).
Süheyb (ra) Rasûlüllah’ın şöyle dediğini nakletti: “Cennetlikler Cennete girdikten sonra Allah (st) şöyle buyuracak: “Size daha fazlasını vermemi istediğiniz bir şey var mı?“ Onlar: “Yüzlerimizi ağartmadın mı, bizi Cennete koymadın mı, Cehennem ateşinden korumadın mı?” Bunun üzerine Allah (st) hicabı açacak. Onlara Rablerine bakmaktan daha çok sevdikleri bir şey verilmiş olmayacaktır.
Sonra da “İhsanda bulunanlara daha güzeli ve daha da fazlası var” âyetini okudu”. (Müslim, İman/297, 298 no: 449-450. Bir benzeri: Tirmizî; Sıfatu’l-Cenneh/16 no: 2552. Tefsir/10-1 no: 3105. İbni Mâce, Mukaddime/13 no:187)
İlk devir müfessirlerinden Mukâtil b. Süleyman bu âyeti şöyle açıkladı: Yani, melekler Cennetin bütün kapılarından cennetliklerin yanına gelir ve şöyle derler: “Ey Cennet ehli, Rahim olan Rabbinizden size selâmün aleyküm (deniliyor).” (Mukâtil b. Süleyman, Tefsir, 3/90)
Bu âyetle ilgili Abdullah ibni Abbas’tan gelen bir yorum şöyle: Şüphesiz Allah (cc) cennetliklere selâm verecek. Bu da Allah’ın şu sözünde açıklandığı gibidir: “Tahiyyetühüm fihâ selâm-Onların oradaki tahiyyeleri selâmdır” (Yûnûs 10/10. İbrahim 14/23. Ahzab 33/44) (İbni Kesir, Muhtasar Tefsir, 2/166)
‘Erike’; haclede, yani gelin odasında döşenen süslü koltuktur. Ve onlara istedikleri her şey var, davayı kazandılar, yani selâm da var Rahîm olan Rab’dan. Sonunda mü’minleri rahmetiyle murada erdiren ve ortağı benzeri olmayan bir Rabden doğrudan doğruya söylenen bir selâm.” (Elmalılı, Hamdi Yazır. Tefsir (sade.) 6/422)
Cennetlikler bu güzel ağırlama ve nimetlerle karşılanmanın yanında bir de el-Kerîm olan Rab’lerinden elde ettikleri, doğrudan doğruya rahmeti geniş olan Rab’lerinin sözü olan ‘selâm’ onlarındır. (Kutub, S. fi-Zılali’l-Kur’an, 5/2972)
Cennetlikler yüksek makamlarda tahiyye ve selâmla karşılanacaklar. (Bkz: Furkan 25/75)
Tahiyye, uzun ömür, ya da nimetin sürekliliğini istemek, selâm ise selâmet duasıdır. Melekler, cennetliklere Allah’ın kendilerine ikram ettiği bu nimetin devamlılığını dileyecekler ve onlara selâm verecekler. Ya da bazı cennetlikler birbirlerine selâm verecekler, birbirlerine her türlü afetten uzak selâmetle birlikte elde ettikleri bu nimette ebediyyen kalmalarını isteyecekler. (Zamahşerî, el-Keşşaf, 3/289)
İbni Kesir’e göre selâm onların hakkıdır. Melekler Cennetin kapısından onların yanına girer ve onlara selâm verirler. (İbni Kesir, Muhtasar Tefsir, 2/185 ve 642) (Bkz: Yûnûs 10/10)
Cennetlikler gerek Allah yolunda, gereke İslâmı hayata hakim kılmada, gerekse ibadetlerin icrasında her türlü zorluklara göğüs gerenler cennet köşkleriyle ödüllendirilecek. Oraya esenlik, dirlik temennisi, eşsiz bir mutluluk tebriği ile buyur edilecekler.
Kur’an’da bazı peygamberlerin adı zikredilerek “ona selâm” olsun deniliyor. Bu muhtemel ki o peygambere Allah’tan bir selâmdır ve o bunu hak etmişlerdir.
Aynı selâmın benzerini hak etmek için demek ki o peygamberlerin izini takip etmek, onlar gibi kulluk yapmak gerekir.
Allah’ın selâmına; ölüm kendisine gelinceye kadar ibadet edenler (Hıcr 15/99),
istikamet üzere hayatlarını sürdürenler (Hûd 11/112),
hiç bir şeyi şirk (ortak) koşmadan kulluk edenler (Kehf 18/110),
Rablerine vakfedenler (En’am 6/162),
Allah’ı hesaba katarak ya da Allah’a karşı sorumluluk bilinciyle (takva şuuru ile) yaşayanlar, Allah’ın kendilerinden razı olduğu, onların da Allah’tan olduğu kullar (Beyyine 98/8) layık olurlar.
Allah’ın selâmına es-Selâm olan Allah’ın gönderdiği din olan İslâma teslim olup, selâmete kavuşanlar layık olurlar.
Öyleyse;
“esselâmu ala men ittebeal-hüdâ- selâm hidayete tabi olanların üzerine olsun.” (Tâhâ 20/47) Bütün anlamıyla, bereketiyle ve sonuçlarıyla…
Hüseyin K. Ece
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-