islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
16°C
İstanbul
16°C
Az Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
16°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
16°C
Salı Az Bulutlu
18°C
Çarşamba Az Bulutlu
19°C

ANLAYANA SİVRİSİNEK SAZ      

ANLAYANA SİVRİSİNEK SAZ      
21 Temmuz 2023 09:30
A+
A-

Atasözünü TDV İslam Ansiklopedisi şöyle tanımlamıştır: Atalardan gelen ve onların yüzyıllar içindeki tecrübe ve müşahedelerine dayalı düşüncelerini öğüt ve hüküm şeklinde nakleden anonim mahiyette kısa ve özlü söz. Tanımdan da anlaşılacağı üzere bunların genel kural olma özelliği var. Bir de öğüt vermeyi amaçlarlar.  Pek çok meramımızı karşımızdakine direkt söylemek yerine bir atasözü ile ifade ederiz. Böylece hem karşımızdakine bunun genel olduğunu hem de onun da bu genellemenin içinde olduğunu ifade etmeye çalışırız. Böylelikle eğer karşımızdakinin davranışı doğru ise ona devam etmesini, yanlış ise ondan vazgeçmesini öğütlemiş oluruz.

Atasözleri ifadelerimizin anlaşılır olması konusunda bize çokça yardımcı olurlar. Anlatımımızı süslerler. Söylediklerimizin kalıcı olmasına da yardımcı olurlar.   Bazen ne yaparsak yapalım karşımızdakine istediklerimizi anlatamayız. Bu durumda aklımıza ‘Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.’ atasözü geliverir. TDK sözlüğünde bu atasözü şöyle açıklanmıştır: Anlayışlı kimseleri en küçük bir söz bile etkiler oysa anlayışsız kimselere ne söylense yararsızdır. Şimdi bu cümleleri niçin kurduk? Böyle bir girizgâh gerekli miydi?

İsmet ÖZEL Erbain şiirinde şöyle haykırıyor:

Dilce susup                                                                                                                        

bedence konuşulan bir çağda                                                                                                           

biliyorum kolay anlaşılmayacak                                                                                                     

kanatları kara fücur çiçekleri açmış olan dünyanın                                                                                  

yanık yağda boğulan yapıların arasında                                                                                                  

delirmek hakkını elde bulundurmak.                                                                                                         

Evet, ‘dilce susup bedence konuşulan bir çağda’ anlaşılamamak incitici bir durumdur. Ekonomist değiliz. Ancak şöyle bir gerçekle de iç içeyiz Son yıllarda ülke insanı olarak yaşadığımız ekonomik sıkıntılar herkesin canını acıtmaktadır.  Kazandıklarımızla harcamalarımız arasında oluşan negatif yönlü açılmalar herkes gibi bizi de rahatsız etmektedir. Devlet yetkililerinin bu konuda bazı adımlar atmasını ve bu adımların başarılı olup negatiflerimizi pozitife çevirmesini dilemekteyiz. Atılacak adımların aşağıda aktaracağımız öykü misali olmamasını da temenni etmekteyiz.

Anlayana sivrisinek saz kabilinden aktaracağımız kıssa şöyle:                                                          

Fi tarihinde Patagonya adlı bir ülkede işler iyi gitmiyormuş. Ekonomi çöküşte, devletin hazinesi tamtakır, bomboşmuş. Vergiler halkın belini büküyormuş. Sıkıntılar, üst üste kamburlar oluşturuyormuş. Devlet ricali toplantı üstüne toplantı yapıp çözümler üretmeye çalışıyorlarmış. Öne sürdükleri öneriler, yaptıkları çalışmalar sonuç vermeyince çözümü her zaman olduğu gibi halkın desteğini almakta bulmuşlar. Ve yeni vergiler oluşturma kararı almışlar. Ancak şimdiye değin o kadar farklı kalemlerde vergiler konmuş ki nelerden ve kimlerden vergi alacaklarına bir türlü karar veremiyorlarmış. Düşünüp taşınmışlar sonunda dört maddeden oluşan yeni vergileri şu dört maddede oluşturmayı kararlaştırmışlar: Bir, pazarda tavuk satanlardan birer akçe;  iki, adı İbiş olanlardan birer akçe; üç, kel olanlardan birer akçe ve dört, kılıbık olanlardan birer akçe alalım.

Tellallar, dönemin haber kanalları, iletişim araçlar neyse ülkenin dört bir yanına duyurmuşlar yeni vergileri. Halkın bir kısmı, ilk günlerde birkaç cılız sesle bu vergilere karşı çıkmış.  Ama genelde bana dokunmuyor diyerek kabullenmişler. Vergi memurları hazineye gelir sağlamak için hemen işe koyulmuşlar. Patagonya’nın önemli şehirlerinden birinin pazarında görevliler, tavuk satan bir esnafın yanına gitmişler ve:

– Efendi, tavuk sattığın içi yeni vergi yasasına göre senden bir akçe alacağız, demişler. Bunun üzerine esnaf:

– Devletimiz madem öyle uygun görmüş, biz de ona uyarız, yaz bakalım, demiş. Görevliler, makbuzları çıkarır makbuz keseceklerdir. Esnafa adını sorarlar. Adının ‘İbiş’ olduğunu söyleyen esnafa:

– Efendi, vergin iki akçe oldu. Çünkü adı ‘İbiş’ olanlar da bir akçe vergi ödeyecek, derler. Esnaf, şaşkınlık ve telaş içinde ’ İyi de ben şimdi bu durumu evde hanıma nasıl izah ederim. Vallahi bana inanmaz. Beni eve almaz. Beni perişan ettiniz’ der. Görevliler bu kez de ‘Seni gidi kılıbık! Borcun üç akçe oldu.’ dediklerinde İbiş, elini başındaki şapkaya vurur, şapka düşer ve adamın keli görünür:

– Vay benim kel başıma gelenler, diyerek feryat ederken görevliler:

İbiş efendi, borcun dört akçe! demişler. Bunu duyan İbiş orada yığılır, kalır. Kıssadan hisse: Eşitliğin adalet olmadığını anladığımızda ve ona göre hareket ettiğimizde pek çok şeyin düzelmeye başladığını hep birlikte göreceğiz. Her yönüyle daha âdil bir dünya elbette mümkün. Herkes üzerine düşeni gereğince yapmalı bunun için. Söylenecek belki çok şey var amma Âşık Mahsuni Şerif’in dizelerinde dile getirdiği gibi ‘’Bilmem söylesem mi, söylemesem mi?’’ ikilemi içinde gidip geliyoruz.                                                                                             

Aslında lafı çok da uzatmanın bir anlamı yok. Zaten lafın tamamı deliye söylenir, diye bir atasözümüz de var. Bundan sonrası anlayana sivrisinek saz, anlamayana…

EYYUP YÜKSEL

 

Etiket: Atasözü, vergi, kıssa, İsmet özel, Mahsuni Şerif, anlayana sivrisinek.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.