islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5191
EURO
34,5735
ALTIN
2.504,25
BIST
9.548,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
24°C
İstanbul
24°C
Az Bulutlu
Çarşamba Hafif Yağmurlu
20°C
Perşembe Az Bulutlu
18°C
Cuma Yağmurlu
16°C
Cumartesi Az Bulutlu
18°C

Arınma, Ancak Kur’an ile Olur

Arınma, Ancak Kur’an ile Olur

Sonra takvâ mertebesine ermiş olanları Biz kurtarırız. Zalimleri de orada dizleri üstüne çökmüş bir halde bırakırız. (Meryem:19/72) Bu yazıya bu ayetle giriş yaptık.

Gök gürültüsü şiddetinde ki bu ayet, yüksek uyarılarda bulunmaktadır. Bu ve benzeri ayetler çoktur. Allah Teâlâ böylesi şiddette uyarıda bulunurken daha yüksek düzeyde umut ve müjde dolu beyanlarda da bulunur: Sonra Biz peygamberlerimizi ve müminleri kurtarırız. Böylece müminleri kurtarmak Bizim üzerimizde bir haktır. (Yunûs:10/103) Müslümanın bu kadar büyük ve bu kadar engin umutlar dolu mesajlar veren Allah’ı duymaması tuhaftır. Umut ışıkları kalplerine varıncaya sirayet etmesi gerekirken müslümanın buna bigâne kalması anlaşılmaz bir muammadır. Onun için Cenabı Hak, kulunun takva ehli olmasını şart koşmakta ve anlayanlar ile anlamayanlar arasındaki uçurumları dile getirir. Takvâ mertebesine ermişler ile zâlimler arasındaki nice denklemleri bir cümlede sergileyen Rabbimiz, bize çok yoğun ve zengin bir tablo sunar ve nice incelikleriyle kullarını uyarır.

Farkında mısınız? Farkında olmamanız mümkün değildir! Bugün biz müslümanların verdiği mücadele netice vermiyor. Vermediği gibi biz farkına varamıyor ve Kur’an’ın gösterdiği çözüme ulaşamıyoruz. Onun için bu yüzden de olduğumuz yerde sayıp duruyoruz.

Bütün müslümanların iyice anlaması ve kabul etmesi gereken çok hayatî gerçekler sırada bekleme durumundadırlar. Her şeyden önce Kâinat mülkünün ve saltanatının yegâne ve mutlak sahibi Allah Teâlâ’dır. Hükmü koyan O’dur. Ne manidardır ki kalpleri ürperten ve insanın iç dinamiklerini karıştıran korku hastalığına karşı tespitini yapmış ve tedavisinin de sistemini net olarak ortaya koymuştur: Hem Allah’ın, size, haklarında hiç bir delil indirmediği putları siz kendisine ortak koşmanızdan korkmazken, ben, o ortak tanıdığınız putlardan nasıl korkarım? Şu halde korkudan emin olmağa hangi taraf daha lâyıktır? Eğer biliyorsanız (söyleyin). (En’am:6/81) Korku belasına, dininden imanından mahrum kalan müslümanların Kur’an ile bağlantı kurmaları imanları gereğidir ve değerlerine bağlılıklarının ispatıdır.

Ancak müslümanlar kimden daha çok korkacaklarına karar verirlerse işleri düzelip kolaylaşacaktır. Aksi takdirde Allah, kaybetmelerinden korkutmaktadır: O şeytan, sizi mutlaka dostlarından korkutuyor. Sakın siz onlardan korkmayın Benden korkun eğer inanıyorsanız. (Ali İmran:3/175) İşte sebeplerin arkasındaki sebeplerden birinin sırrı bütün haşmeti ile beraber görülmektedir. Demek ki mümin, şeytan korkusundan arınmalıdır.

O kimseler ki, iman etmişler ve imanlarını bir zulme bulaştırmamışlardır. İşte korkudan emin olmak onların hakkıdır. Ve hidâyete ermiş olanlar da onlardır. (En’am:6/82)

Eğer böyle bir toplumun elinde sağlam bir kılavuzu varsa ve bu kılavuzu kullanacak bir kadroyu harekete geçirecek iradesi de varsa, korku hastalığından kurtulma sinyalleri yanmaya başlar. Bu kadro, sahip olduğu kılavuzu kullanmak üzere harekete geçerek öncülük görevini üstlenecek. Böyle durumda felaket bulutları dağılır, umut güneşi kendini gösterir. Evrenin kanununu böyle konulmuş ve tamamlanmıştır.

            “Allah ve Resûlüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin, ufalanarak dağılırsınız sonra korkuya kapılırsınız da rüzgârınız gider (yardımınız kesilir, kuvvetiniz kaybolur güçsüz ve çaresiz kalırsınız) devletiniz yıkılır.  Ve siz sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfâl:8/46) Evet korku engelini aşmadıkça arınmadan söz etmek mümkün değildir. Bütün hayatî değerler birbirlerine içi içedir ve değişmezler.

            İslam’ı anlamak için Kur’an’ı üstün akıl ile ve “tedebbür” yöntemi ile okumak şarttır. İlim olmaksızın insanları doğru yoldan saptırmak için, uydurduğu yalanı Allah’a isnat edenden daha zalim kimdir? Muhakkak ki Allah, zâlim bir kavmi hidayete eriştirmez. Enam:6/144) Kur’an’ı, Kur’an dışı yorum ve tefsirle anlatmaya kalkışmak ihanettir ve zülümdür. Günümüzdeki Kur’an eğitim ve öğretimi Kur’an ruhuna uygun olmadığı için Kur’an’ın emirleri gerçekleşmiyor. Kur’an’a ulaşmak için çok emek ve himmet gerekir.Kur’an, anlaşılırsa arınmaya faydası olur. Esselamu aleykum.     

İlhan ORAL

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.