Asgari Ücret’te aynı film gösterimde. Kapitalis faizci ekonominin yazdığı senaryo aynı ve başrole çıkarılmış figüranlardan oluşan cüce oyuncu kadrosu da aynı.
Spor, magazin ve politika dedikodularına yoğunlaşan çoğunluğu ve camiden çıkıp bankaya, bankadan çıkıp camiye giren bilinçsiz dindarları ile zavallı Millet de seyirci.
Ülkemizde çok çok uzun yıllardan beri borca ve faize dayalı ekonomik düzen var. Yani milletimizin kanını emen bir düzen. Ordumuz, polis ve jandarmamız da bu düzene yasal koruyucu.
Bu düzende Merkez Bankası ana görevini yapmaz; ekonominin muhtaç olduğu parayı basmaz. Bastığı para ekonominin ihtiyaç duyduğu paranın yaklaşık otuzda biri bile değil. Bankacılığın rakam oyunlarına mahkum edildik. Parayı bizim mal varlığımıza dayalı olarak verdiği kredilerle rakamsal olarak bankalar basıyor, kredi kartlarıyla borca dayalı olarak da halka bastırılıyor.
Hayat pahalılığın ana sebebi faiz sistemi ve değinilen bu para basım uygulamasıdır. Faizle vicdanı kirletilen yatırımcı ve üretmeden borca girerek tüketen israfçı insanımızdır.
Peki bankalar neye dayanarak böylesi krediler verebiliyor. Bilgi ve bilinç özürlüsü ekonomistler dahil düşünen ve soran yok.
Ülkemizde yılda bir asgari ücret toplantıları olurdu. Bir diğer anlatımla Kapitalist düzen yılda bir asgari ücret konulu oyunu sahneye koyar veya filmi ekrana taşırdı.
Kapitalist Düzen oyunu yazar. Hükümet, sendikalar, siyasi partiler, düzen ekonomistleri ve bir kısmı reklamlarla fonlanmış yazılı ve görsel medya oyunda rol alırlar. Herkesin sömürüye katkı veren rolü bellidir. Şimdilerde bu oyun veya film olarak yılda iki defa sahneleniyor.
Asgari ücret filminde bu yıl da baş rollerde ”30 binden aşağı olursa biz yokuz diyen özürlü siyasiler, “29.5‘den aşağısı olmazsa olmaz” diyen düzenin sarı sendikacıları” var. İyi niyetli olsalar bile meselenin iktidardan ve iş adamlarından değil kapitalist sistemden kaynakladığını kavrayamayan bu zavallılardan ne hayır beklenebilir?
Asgari ücreti tespit için bu sene de toplantılar, tartışmalar, teklifler, suçlamalar art arda gelmekte. Zannedersiniz ki bunlardan bir hayır çıkacak.
Hayır çıkmaz, hastalık sistemde. Ama bu teşhisi koyan yok.
Diyelim ki asgari ücret beklendiği gibi 30 000 lira ve üstü oldu. Altı ay sonra oyun yine sahnelenecek. Yani devlet doğrudan ve dolaylı vergiler koyacak. Özel sektör de ödediği paranın üstünde zam yapacak.
Mevduat faizlerinin yüzde elli olduğu ülkede uygulanan finans ekonomisi ile yatırım mı olur ki üretim artışı ile yalnızca yıllık faizleri 50 milyar dolar olan dış borçlar kapatılabilsin.
Tekrar edelim: Ana yıkıcı sebep borca ve faize dayalı sistem ve ahlâkı çürütülen denetimsiz insan yapımız.
Öteden beri bu eğri zeminde kurulan binaların da eğri olacağını yazıp çiziyoruz
Hayatımıza egemen olan bu borca dayalı para ve faize müstenid ekonomik düzen eğridir. Bu düzende kalıcı doğru bir yapı oluşturulamaz.
Sorup durduğumuz soruyu yinelemek durumunda kalıyoruz; ülkemizde düşünen siyasi, yürekli sendikacı ve aklı eren ekonomist yok mudur? Dış ve iç çevrelerce sömürülerek fakirleştirilmek Ülkemizin kaderi midir?
Tamam. Hadi biz haddimizi bilelim “Çizmenin yukarısına çıkmayalım” da, çıkacak adamlar/kadınlar nerede?
ALİ RIZA DEMİRCAN
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-
NOT…Soner Yalçın gibi karşı çıkarak din sömürüsü yapan modern laik Tağutların yönettiği Oda tv ve benzeri medya, hurafeci Cübbeliyi bile aratacak ne idüğü belürsüz görevli! sakallı ve cübbelileri bulup haber yaparak dinimize ve mutlu geleceğimize darbe vururlar. Ama Milletimizin sömürülmesine isyan eden bizi ve benzerlerimizi görmezlikten gelerek mason taktiği uygularlar.
Ne diyelim uyanamayan insanımız buna müstahaktır.