islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3835
EURO
35,0225
ALTIN
2.326,63
BIST
9.142,40
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
23°C
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Cumartesi Parçalı Bulutlu
22°C
Pazar Açık
23°C
Pazartesi Az Bulutlu
24°C
Salı Az Bulutlu
19°C

BEŞ VAKİT NAMAZ

BEŞ VAKİT NAMAZ

Geçen haftaki yazımızda Mevlânâ Celaleddin Rûmî’nin “gönül namazı” tanımlamasını Mesnevî’sinden bazı kısaltmalarla aktarmıştık. Bugün de Rûmî’nin beş vakit namazı nasıl tarif ettiğini görelim. Doğrusu, “namaz gönüllüleri” olarak “namazla diriliş” seferberliğimize yeniden hız verdiğimiz şu günlerde “namaz bilincimizi” sürekli taze tutacak kadim ama yepyeni tanımlamalara hep birlikte ve çokça ihtiyacımız var:

Sabah Namazı:

Vakit seher… Zamanın rahmine sabahın nutfesi düştü az önce. Gün doğuyor yine ve yeniden.

Şimdi hatırla ki, sen de bir zamanlar yokluğun karanlığında yitiktin. Kimsenin adını bilmediği, hatırını saymadığı bir yetimdin. Hatırla ki, Rabbin seni yokluğun gecesinden varlık ufkuna eriştirdi. Unutulmuşluğun gecesinde bırakmadı seni. Rabbin seni sahipsiz de bırakmadı.

Şimdi seher vakti… Sıyrıl gafletin gecesinden. Sehere aç gözlerini. Rabbine aç kalbini. Uyan. Uyan ve an seni hiç unutmayan Rabbini. Herkes unutsa bile seni unutmayan Rabbini herkesin O’nu unuttuğu anda an! Kalk! Kalk ve miracına eşlik et En Sevgilinin [s.a.]. Şimdi sabah namazı vakti…

Öğle Namazı:

Vakit öğle… Güneş göğün en yüksek noktasında. Tıpkı gençliğin gibi. Şimdi gün de bir delikanlı. Heyecanlı ve telaşlı… Sanki hiç bitmeyecekmiş gibi, hiç akşam olmayacakmış gibi… Oysa güneş şimdi batmaya başladı. Zirveye erişen herkes gibi o da alçalmaya başladı. Akşama akıyor ışıklar artık. Bil ki gün akşamlıdır; bil ki yazın sonu hazandır.

Vakit öğle… O kadar gürültü var ki ortalıkta. Kalbinin sesini duyamıyorsun bile. Ruhunun sonsuza uzanan emellerine kör olmak üzeresin. Telaşların arasından sıyrıl, yer ayır ruhuna. Kalbini sonsuzluğa bitiştir. Alnını secdeye değdir. Şimdi öğle namazı vakti…

İkindi Namazı:

Vakit ikindi… Gün ihtiyarladı. Güneş solgun rengini bırakıyor güller üstüne. Hüzün renkli bulutlar sardı göğü. Güneşin saltanatı bitmek üzere. Zevale akıyor ışıklar.

Hatırla ki, sen de bir ömrün ikindisine yürüyorsun. Tenin soluyor. Gözlerinin feri çekiliyor. Öbür kıyısındasın artık nehrin. Güz yaprakları gibi. Hem dalındasın hayatın hem de düşmeye hazırsın.
Rüzgârı bekliyor gibisin. İnceldiğin yerden kopmaya hazırsın. Hoyrat bir rüzgâr artık zaman.

Şimdi ikindi vakti… Secdeye koy alnını. Zamanın Sahibini selâmla. O’na konuş, O’nunla konuş; dualarını fısılda. Sonsuzluğa tutun hece, hece. Şimdi ikindi namazı vakti…

Akşam Namazı:

Vakit akşam… Gün ölmek üzere. Güneş ışıklarını topluyor eşyanın üzerinden. Kızılca kıyameti kopuyor dünyanın. Kara kefenini giyiniyor gün. Gülün rengi soluyor, eşyanın cezbesi yitiveriyor.

Hatırla ki, senin de akşamın olacak bir gün. Ömrünün ışıkları solacak. Hayatının perdesi çekilecek. Dudaklarında donacak gülüşün güneşi. Zaman uçurumun olacak; gelen günün güneşi sana doğmayacak.

Şimdi akşam… Herkesin senden uzaklaşacağı ölüm anını hatırla ki, sen de şimdi herkesten ve her şeyden uzaklaşıp Rabbine yanaşasın. Seni sen yokken de bilen Rabbin, sen öldükten sonra da bilecek elbet. Herkesin unuttuğu yerde seni bir O hatırlayacak. Hatırını yalnız O bilecek. Sen de O’nu an şimdi.

Şimdi akşam namazı vakti…

Yatsı Namazı:

Vakit yatsı… Gün çoktan öldü. Güneş ışıklarını topladı. Gece hükmediyor âleme. Güneşin saltanatı bitti. Işıklar tükendi ufuklarda. Renkler ellerini çekti eşyadan. Gül soldu, gün soldu. Göğe yöneldi gözler.

Hatırla ki, sen de unutuşun kara gecesine yuvarlanacaksın. Bir adın kalacak geriye. Bir mezar taşın hatırlayacak belki seni. Belki o da unutacak. Düşün ki, unutuşun koyu karanlığı çökmüş üzerine. Yokluğuna çoktan alışılmış. Unutuluşun hepten kanıksanmış. Kimsenin özlediği bile değilsin artık.

Hatırla bunları. Hatırla ki, çoklarının seni unuttuğu bu gece, herkesi unutup sen de O’nu hatırla. Çoklarının ışıklara kanıp sahte renklerin kuyularına daldığı bu gece, Rabbini an, Rabbine kan, Rabbine uyan. Evet, işte şimdi yatsı namazı vakti…” (Mevlânâ Celaleddin Rûmî, Mesnevî.)

Abdullah Yıldız

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.