islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5270
EURO
34,9310
ALTIN
2.432,08
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
17°C
İstanbul
17°C
Az Bulutlu
Salı Az Bulutlu
16°C
Çarşamba Az Bulutlu
18°C
Perşembe Az Bulutlu
19°C
Cuma Az Bulutlu
19°C

BEYOĞLU SORGU HAKİMLİĞİ’NDE YARGILANIŞIM

BEYOĞLU SORGU HAKİMLİĞİ’NDE YARGILANIŞIM
21 Ocak 2024 10:00
A+
A-

BEYOĞLU SORGU HAKİMLİĞİ’NDE YARGILANIŞIM

( Beyoğlu Sorgu Hakimliği Esas : 1981/120; Karar : 1981/158)

Hutbe Kitaplarımın İhbar Edilmesi ve Yargı Süreci

Süleymaniye Minberi’nden İslâm Nizamı adıyla 3 cilt halinde yayınladığım hutbe kitaplarım art arda baskılar yaptı.

İmam Hatiplik yapan İmam Hatip Okulu, Yüksek İslâm Enstitüsü ve İlahiyat Fakültesi mezunları hutbelerimi aynen veya kısmen camilerinde okumaya başladılar. Çünkü onları ve cemaatlerini tatmin edecek günceli takip eden alternatif hutbe kitapları yoktu. Her dönem önemini koruyacak konular gerçekten büyük bir emek verilerek hazırlanmıştı. Hutbeler ilmiydi. Vaaz ve Konferans verecekler için de yardımcı kaynaktı. Hele hele lisans, lisans üstü ve doktora öğrencileri olan İmam Hatipler için hutbelerimiz hazır bir menba idi.

Diyanet İşleri başkanlığı yapmış Mehmet Görmez ve yapmakta olan Ali Erbaş kardeşlerimiz de gençlik yıllarında hutbelerimizi okuyup sunanlardandı. Ali Erbaş, üç ciltte yer alan 169 hutbeyi cemaatine okuduğunu bana bizzat söylemiştir.

Hutbelerimize alaylı tabir edilen İmam Hatiplerimiz de rağbet gösteriyordu. Bolu’da Düzenlenen Türkiye Merkezi Cami İmam Hatipleri kursunda tanıştığımız çoğu alaylı İmam-Hatiplerimizden ilgi gösterdikleri müjdesini almıştım. Bunlardan Trabzon Merkez Camii İmam-Hatiplerinden üstat Kur’ân okuyucusu Nureddin Efendi “Şeriat Nedir” başlıklı hutbemi okuduğunu ve büyük bir ilgi gördüğünü dile getirmişti.

Anadolu’da hutbelerimizin okunduğuna ben de tanık oldum. Damadım Recep Selim Safoğlu ile konferanslar için birlikte Anadolu’ya seyahate çıktığımız 17 Kasım 1987 günü Cuma namazını Kütahya’nın girişinde bir camide kıldık. İmam, Minberde bizim hutbemizi okumaya başladı. İkimiz de hutbeyi tanıyınca gülümseyerek birbirimize baktık. Aynı şekilde, Ordu’nun kazalarından birinde kıldığım Cuma namazında da, İslâm Nizamı’ndan bir hutbemizin okunduğuna şahit olduk.

Hutbelerimize Siyasiler de İlgi Gösteriyordu

Hatıralarımın bir bölümünü oluşturan hutbelerime, halkımıza konuşmalar yapmakta olan genç siyasiler de alaka gösteriyordu. Çünkü Milli Görüş’ün içini doldurmak için buna ihtiyaçları vardı.

Hutbelerimizden Rahatsız Olanlar Vardı

Hutbelerimiz, değindiğimiz gibi her kesimden rağbet gördü ama bizim nesilden olup jakoben laikliğe bağlılıklarını kanıtladıkları için Diyanet’in üst kademelerine getirilen kadroyu rahatsız etti. Boyun eğdikleri otoriteye sadakatlarini kanıtlamak için onlar bana karşı hep tavır koydular. Koymak durumundaydılar. Çünkü benim ülke genelinde giderek ilgi görmekte ve okunmakta olan hutbelerim onların anlayışına gölge düşürüyor, başarısızlıklarının kanıtı oluyordu. Burada mezkûr kadronun zihniyetini yansıtan bir örnek vermek istiyorum:

Ben günceli takip etmeye çalışarak hutbelerimi yazardım. Özel bir amacım yoktu. Rahmetli Erbakan Hocamız sanayileşmeye sık sık vurgu yapıyor, hükümet ortağı olduğunda atılımlar yaparak başarılar sergiliyordu. Türkiye’nin gündemine gelen bir konu olduğu için ben de İslâm Zaviyesinden Sanayi ve Bilgi Toplumu başlıklı iki hutbe yazıp sundum ve yayınladım.

Sultan Ahmet Cami İmam Hatibi Emrullah Hatiboğlu kardeşimin aktarımına göre D.İ.Başkanı Tayyar Altıkulaç bu hutbelerimi Erbakan Hoca lehine siyaset yapmak olarak değerlendiriyor ve beni alenen suçluyordu. Bizim böyle bir amacımız yoktu, böyle bile olsa yapılan ülkemiz için hayırlı bir iş değil miydi? Biz şahısları ve kurumları hiç bir konuşmamızda ve hiç bir zaman ismen belirlemedik. Kaldı ki Hocamız faiz zulmüne de işaret ediyor ve kendince mücadele vererek gündemde tutuyordu. Biz de Faiz Sömürüsü başlıklı bir hutbe yazmıştık. Allah’n en şedid bir dille yasakladığı faizi konu edinmek, İslâm’ın lehine değil de Erbakan Hocanın siyaseti lehine mi yorumlanacaktı.

Hutbelerim Hakkında Soruşturma

1980 ihtilali sonrasında Diyanet’in başında bana karşı tavırları belli olan bir kadro iş başındaydı. Beni görevden almak amacındaydılar. Kendilerini kanıtlamak için buna mecburdular da…Ama güçleri mi yetmiyordu?

Başvurum üzerine Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, hutbelerimi ihtiva eden üç ciltlik İslâm Nizamı’nı inceler, ilmiliğini ve -laikliği ihlal edercesine- İslâm’ı bir bütün halinde sunuşunu kabul eder, fakat kendince tespit ettiği hatalar sebebiyle tavsiye edilemez nitelikte görür.

( “Diyanet’in İslâm Nizamı’na İlişkin İnceleme Raporu ve Tahlilimiz” bölümüne bakınız.)

12 Aralık 1980 tarihli bu raporun verilişinden yaklaşık iki ay ve 12 Eylül darbesinden de takriben beş ay sonraydı.

Ordu ve İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığının, 31 Ocak 1981 tarih ve 7130/385-81 istihbarat sayılı yazısı üzerine, Süleymaniye Minberinden İslam Nizamı isimli 3 ciltlik hutbe kitaplarımın içeriği ile laikliğe aykırı olarak dini propaganda yaptığım iddiasıyla Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığınca soruşturma başlatıldı.

Savcılık, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Sahir Erman ve Prof. Dr. Erol Cihan’a, İslâm Nizamı ile ilgili bilirkişi raporu hazırlattı. Bu bilirkişi raporuna istinaden Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığı, Beyoğlu Sorgu hakimliğine dâva açtı, fakat “sanığa atılan suç eylemini işlediğine ilişkin yeterli delil bulunmaması sebebiyle muhakemenin men’ine C.M.U.K. nun 197 maddesi gereğince karar verilmesini,” talep etti.

Rabbim, Ek 1’de sunacağım bilirkişi raporu ile yardımını gönderdi. O, müminlere yardım edeceğini vaat eden merhameti bol Rabdir.

Rapor aleyhimize verilebilirdi. İkisi de merhum olan bilirkişilerden Erol Cihan’ın, şimdilerde Cumhurbaşkanımızın dünürü olan Sadık Albayrak’a “Hocayı korumak için gayret ettim” dediğini Sadık Bey bana anlattı.

Sorgu Hakimi Tarafgir Bir Saldırgandı

Sorgu Hakimliğinde ifade vermek için Adliyeye gittiğimde Odasına girer girmez Hâkime Nihal Kural Hanım bana hışımla “Bakalım şimdi Erbakan seni kurtarabilecek mi” demez mi? Hiç beklemediğim bir durumla karşılaşmıştım ama anında toparlanarak şöylece cevap verdim:

– Benim Erbakan tarafından kurtarılmaya ihtiyacım yok. Süleymaniye Camii imam Hatipliği görevimi ben sayın Demirel ve Ecevit dönemlerinde de yaptım. Kaldı ki yetkiniz olmadığı için benim suçlu olup olmadığıma siz değil ancak sevkedeceğiniz üst mahkeme karar verebilir.

Sen misin hakime hanıma anında cevap veren. Mahkeme kâtibi Osman Yay kalkıp üzerime yürüdüğü gibi Hâkime Nihal hanım da yerinden fırlamaz mı? Beni bir kaşık suda boğmak isteyeceği aşikâr da Savcılık men’-i muhakeme/yargı gereksizliğini istediği için talep doğrusunda karar vermek zorunda kaldı. Verilen Kararın metni:

BEYOĞLU SORGU HAKİMLİĞİ

KARAR   : 1981/158

Hakim      : Nihal Kural 14555

Sanık        : ALİ RIZA DEMİRCAN …

Suç      : Laikliğe aykırı olarak yayın yoluyla propaganda yapmak

Suç Tarihi : 31 Ocak 1981

Yukarıda açık kimliği yazılı sanık hakkında hakimliğimize açılan kamu davasına yapılan gizli tahkikat sonunda:

Gereği Düşünüldü: Sanığın Eymen yayınlarında 5. baskısı yapılmış Süleymaniye Minberinden İslâm Nizamı isimli üç ciltlik kitapları içeriği ile laikliğe aykırı olarak dini propaganda yapıldığı 1. Ordu ve Sıkı Yönetim Komutanlığı’nın 31 Ocak 1981 ve 7130/395-81 istihbarat sayılı yazısı üzerine sanık hakkında yapılan soruşturmada kitaplar üzerinde İstanbul Hukuk Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Sahir Erman ve Prof. Dr . Erol Cihan’ın bilirkişi olarak yaptıkları inceleme sonucu tanzim edilen 26.4.1981 tarihli bilirkişi raporunda ( Laikliğe aykırı propagandanın şahsi veya siyasi nüfuz temin etmek veya devletin temel nizamlarını dini esaslara uydurmaya yönelik açık ve seçik bir propaganda kitapların tümü içinde müşahede edilmemiştir.) mütalaaları ve tüm soruşturma evrakı içeriğine göre sanığın atılan suç eylemini işlediğine yeterli delil bulunamamıştır.

Bu itibarla: Sanığın atılan suç eylemini işlediğine ilişkin yeterli delil ve emare bulunmaması sebebiyle C.M.U. K.nun 197 maddesi gereğince muhakemesinin MENİNE, talebe uygun olarak karar verildi. 24.6.1981

Mühür Üzerine İmza           Hakim 14555

Şevket Kazan’ın Adalet Bakanlığı Döneminde…

Yukarıda Hakime Nihal Hanım örneğinde görüldüğü üzere Erbakan karşıtlığı aleyhinize kullanılabildiği gibi, onun iktidar ortaklığı da itibarınızı artırabiliyordu. Bu durumu tarihe not düşürücü bir örnekle açıklayayım:

Şevket Kazan kardeşimizin Adalet Bakanlığı zamanında bir ilin savcısı randevu talep ederek geldi ve İstanbul’a tayini için aracılığımı rica etti. Meğer Adalet Bakanlığı’na gittiğinde ona Ali Rıza Demircan etkili bir şahsiyettir, ona rica edin, demişler.

Siyasi güç size de itibar kazandırabiliyor.

Hakime Nihal Hanımla yaşadıklarımı, Danışma Meclis Üyeliği adaylığı için başvurduğumu söyleyerek kendisine anlattığımda Savcı yardımcısı M.Ayhan Karapınar da ilgisini artırarak bana şöyle dedi:

Hocam çok geçmiş olsun çünkü bu kadın seni mahkemeye ve hâkime hakaretten tutuklatabilirdi. Bu kadının bu tür dengesizliklerine tanık olmaya başladık.

Beni ve İslam Nizamı Kitabımı Kim İhbar Etti?

Aziz okurlar… Meselemize dönelim. Ciddiye alınabilecek bir kişi veya kurumdan ihbar gelmedikçe 1. Ordu ve İstanbul Sıkı Yönetim Komutanlığı sizi nereden bilecek? Kitaplarınızı delil diye kim bizzat getirip veya posta ile gönderip sunacak?

Kırk yıldır ara ara düşünüyor ve kendi kendime soruyorum:

Beni kim ve hangi kurum ihbar etti? İhbar edildiğime ilişkin elimde somut deliller yok, ama tam bir vicdanî kanaate erdirecek olgular var. Kısaca değinmek isterim:

A-Din İşleri Yüksek Kurulu’nun İslâm Nizamı hakkında hazırladığı 12

Aralık 1980 tarihli raporun içeriği. ( Bak. sf. 322 ve devamı)

B-Hiçbir zahiri sebep gösterilmeksizin Süleymaniye Camii İmam Hatipliği görevinden alınışım. (Bak. sf. 335 ve devamı)

C-Tayyar Altıkulaç ve Din İşleri Yüksek Kurulu’nun Adalet Bakanlığı ve Sarıyer Cumhuriyet Savcılığına ihbarları. Bu ihbarlar sonucu İslâm’a Göre Cinsel Hayat’ın toplatılması ve İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi ile Sarıyer Asliye Ceza’da yargılanışım. (Bak. sf. 392, 393)

D-İhbarları yanı sıra beni, yani Yüksek İslâm Enstitüsü mezunu, hafızlık belgeli, Haseki Eğitim Merkezi çıkışlı, Süleymaniye ve Büyük Piyale Camilerinde 17 yıl İmam Hatiplik yapmış, ülke genelinde konferanslar vermiş, yedi cilt eser sahibini Uşak’a müezzin olarak sürüşleri.

E-Mahkeme kararlarıyla her dönüşümde, göreve iade etmeyip yeniden sürgün etmeleri. (Bak. EK 7)

F-İstifaya mecbur bırakılışımdan sonra da, istifadan önce 15 günlük devamsızlık yaptığım gerekçesiyle memuriyetten ihraç etmeleri.

G-Toplatılma kararı Asliye Ceza’da kaldırılmasına rağmen, Diyanet Vakfı Fuarları ve kitap evlerinde kitabımı sattırmamaları.

Bütün bu argümanların beni yönlendirdiği zann-ı galibim var. Doğruları en iyi bilen ve yargılayacak olan Allah’tır.

Hakkımı Bağışlayabilirdim

Ben, Tayyar Altıkulaç ve benimle ilgili kararlara imza atmış ekibi hakkında, aslında bir yargıda bulunmuyorum. Ben, Rabbimin Nisa 148 ile verdiği hakkımı kullanarak bana yapılan zulümleri dile getiriyorum.

Tayyar Bey, “Zorlukları Aşarken” isimli hatıratında, bir yığın hurda anlatımlarda bulunurken, -tevil edemeyeceği için olacak- bana karşı yaptıkları zulüm işlemlerine bir cümlecikle olsun değinemiyor. Gel de bunların hatıratına güven duy ve değer ver.

Zulüm iman zaafına işaret ediyor ise de, onları tekfir edemeyeceğime göre, onlar benim mümin kardeşlerimdir. Gerçek bir tövbenin gerektirdiği helâlliği isteyebilselerdi bağışlardım. Demek ki yıllar süren zulümlerden sonra böylesi erdemlere ulaşılamıyor.

MİRATHABER.COM – YOUTUBE

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.