islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5913
EURO
34,8085
ALTIN
2.496,76
BIST
9.456,53
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
14°C
İstanbul
14°C
Hafif Yağmurlu
Cumartesi Açık
20°C
Pazar Az Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
21°C
Salı Az Bulutlu
22°C

Bir Liderin Zalim Olduğunu Nasıl Anlayabiliriz?

Bir Liderin Zalim Olduğunu Nasıl Anlayabiliriz?
30 Aralık 2017 07:56
A+
A-

Nötr bir yaklaşımla bir lider veya önderden bahsettiğimizde başkalarını, belirli bir gâye doğrultusunda davranmaya sevk eden etkileyici bir kişi aklımıza gelir. Böyle bir lider, bir grup insanı, belirli hedefler etrafında toplar ve onları bu doğrultuda harekete geçirir. Bunları yapabilmesi için, böyle bir liderin, hem meziyet, hem mevki, hem de davranış açısından farklı/özel bir konumda ve belirli bir otorite gücüne sahip olması gerekir. Liderler, doğru veya yanlış belirli bir dünya görüşüne sahip oldukları için, geliştirdikleri yeni vizyon ve misyonlarıyla etkisi altına aldıkları kitlelere nereye, nasıl gidileceğini bir plân dâhilinde gösterir. Bir kişi, ya tayin (atama), ya seçim, ya da kendi gayretiyle liderlik makamına ulaşır. Kendi nitelik ve çabalarıyla gelen/seçilen liderler, genelde tayin yoluyla gelen liderlerden daha güçlüdür.

İslâm’a Göre Zalim Liderler

İster siyaset, isterse fikir alanında olsun Haktan sapan liderler, hem kendilerine, hem de sürükledikleri kitlelere zulmetmiş olur. Zalim liderler, hangi Bâtıl dünya görüşünü temsil ederlerse etsinler, materyalisttir, maddenin/dünyanın/nefsinin/şeytanının oyuncağıdır. Belki çok kurnaz, zekî ve rasyonalist (akılcı) olabilirler ama yine de akıllarını vicdanî/kalbî duygularıyla kullanamazlar, onun için bazen en basit meselelerde bile mantıkî hatalara düşerler ve absürd (saçma sapan) kararlar alabilirler. Toplumun saadetine yönelik isabetli ve tatminkâr kararlar alamıyorlarsa, bu onların manevî dünyalarındaki terslikleri ve ruhî sapkınlıklarını gösterir.

Hakikat duygusunu kaybetmiş gururlu/kibirli liderler, aslında kendi kimliklerini yitirmiş, kendini kaybetmiş, kendini unutmuş zavallılardır. Bu bağlamda zalim liderlerin dinî kimliklerine bakılmaksızın ortak hususiyetleri, adalet duygusunu, Allah’ı, ahireti ve mahşeri unutmalarıdır. Allah’ı unutan ve başkalarının da Allah’ı unutmasına sebebiyet veren özellikle münafık, müşrik ve kâfir (ateist) liderlerin uhrevî akıbeti çok fecî olacaktır. Kuran-ı Kerim’in, Allah’ı unutan/unutturan kişiler hakkında verdiği bilgiler çok çarpıcıdır:

Allah’ı unutan ve bu yüzden Allah’ın da kendilerine kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar fasık (doğru yoldan çıkmış günahkâr) kimselerin ta kendileridir.”(Haşr: 19).

Allah’ı unutan günahkâr liderler, günümüzün anlatımla halkını demagojilerle (yalan vaatlerle) aldatan, gücü elinde tutmak isteyen otokratik (müstebit/despotik) devlet adamlarıdır. Zulümleriyle daha da ileri gidenler ise diktatörlerdir. Kendilerini propagandalar veya zorbalıklar ile (yarı) ilah makamına getiren diktatörler, her şeyi dikte eder, en yakınlarına dahî söz hakkı vermez, kendisine veya rejimine karşı gelenleri her türlü işkence yöntemleriyle acımadan etkisiz hâle getirir.

Zalim Liderlerin Peşinden Gitmeyenler, Gidenler ve Akıbetleri

Fıtrat ekseninde ve adalet duygusuyla tefekkür eden her insan, Allah’ın Rahman isminin tecellisini ruhunda hissedebilir ve vicdanın yardımıyla olayları ve kişileri, akl-i selimce değerlendirebilir. Şuurlu bir Müslümanın bir artı özelliği ise mütekâmil tevhidî imanı sayesinde feraset gücüne sahip olmasıdır. Onun olay ve kişilerle ilgili görüşü ve tefekkürü, bir bambaşkadır. Mümin, elbette aklını kullanır, ancak aklı yetmediği anlarda kalbî/manevî yollarla yine akla müracaat ederek, feraset kanallarını keşfeder ve olaylar/kişiler hakkında doğru teşhis koyar. Tevhidin hakikatini ve sırlarını içselleştirmiş olan müminler, hangi liderin istikamet üzerinde olduğunu, hangi liderin sahtekâr olduğunu feraset yoluyla görebilir.

Liderlerinin zalim olduğunu bir türlü idrak edemeyen zavallı cahiller ise, kayıtsız şartsız liderlerine bağlıdır ve körü körüne onlara sadakat gösterir. Çünkü bu gibi gafil kişiler, ruhun acılarını nefsin avuntularıyla bastırmak isterken, şeytanın cazip tuzaklarına düşer ve şeytan da bu fırsatı değerlendirip onlara liderlerini sempatik gösterir. Liderlerini ifrat boyutuyla aşırıca sevmeleri bundan dolayıdır. Kişide görülen her ifrat, ruhî bir sapma ve manevî bir arızî durumdur. Dolayısıyla sosyal psikoloji açısından kişinin, liderine beslediği tutarsız ve ölçüsüz muhabbeti, mahiyeti itibariyle sapkın bir davranıştır. Dinî bir yorumla ise bu hâl, putperestliğe benzeyen bir şirk türü veya bütünüyle küfürdür.

Bir lideri, hata yapabilen bir beşer olduğu halde ilahlaştırarak, tatmin ve mutlu olmak isteyen kitleler, dünyevî hüsrana uğramasalar bile en nihayetinde lideriyle beraber uhrevî felakete uğrayacaktır. Ahirette de çok enteresan ibretlik bir olay yaşanacak. Dünyada bâtıl ideolojileriyle ünlenmiş sapkın liderler, cehennemde saptırılan/aldatılan kitleler tarafından lanetlenecek ve buna bağlı olarak tefrik edilmeksizin her iki kesimin azabı da bir o kadar artacaktır. Birisi toplumu şeytanî zekâsıyla aldattığı için, diğerleri de akıllarını kullanıp bu şeytanî oyunu göremedikleri için. Delil mi isterseniz? İşte ilgili âyet:

“Allah, şöyle der: “Sizden önce gelip geçmiş cin ve insan toplulukları ile birlikte ateşe girin.” Her topluluk (arkasından gidip sapıklığa düştüğü) yoldaşına lânet eder. Nihayet hepsi orada toplandığı zaman peşlerinden gidenler, kendilerine öncülük edenler için, “Ey Rabbimiz! Şunlar bizi saptırdılar. Onlara bir kat daha ateş azabı ver” derler. Allah, der ki: “Her biriniz için bir kat daha fazla azap vardır. Fakat bilmiyorsunuz.”(Araf: 38).

Hangi Liderin İzinden Gidelim?

Müslümanların tek lideri, Allah tarafından gönderilmiş olan en son peygamber Hz. Muhammed Mustafa’dır (sav). Onun sözleri, fiilleri ve kabul ettiği/benimsediği her olay, bizim için tam anlamıyla takip edilmesi gereken en doğru yol ve yöntemdir. Allah’ın bu ümmetine rehber/lider olarak gönderdiği en son peygamber, günümüz Müslümanlar için en büyük lütuftur. Kuran-ı Kerim, bu gerçeği bizlere şu şekilde duyurmaktadır:

“And olsun, Allah’ın Resulünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için (uyulacak) güzel bir örnek vardır.”(Ahzab: 21).

Resulullah’ın izinden giden müminler, hiçbir zaman pişmanlık duymayacakları gibi dünyevî sorunlarını ve sıkıntılarını onun Sünnetinde bulacak ve Sünnete uymanın mükâfatını da cennete girmekle görecektir. Peygamberimiz (sav) de bizlere kendi ifadeleriyle kıyamete kadar geçerli olan ve bizleri her türlü sapık ideolojik izmlerden uzak tutacak iki önemli kaynak bırakmıştır:

“Size, sımsıkı sarıldığınız sürece sapıtmayacağınız iki şey bıraktım: Allah’ın kitabı ve Rasûlü’nün Sünneti.”(Muvatta; Kader: 3).

Ve bu iki kaynaktan uzaklaşan tüm insanlar/toplumlar için son ilahî uyarı:

 “…Kim Allah’a ve Resulüne karşı gelirse, şüphesiz ki o apaçık bir şekilde sapmıştır.”(Ahzab: 36).

Dolayısıyla Allah’ı tek tapılacak ilah ve Allah’ın en son Resulünü tek lider olarak samimiyetle, ihlâsla kabul, söz ve davranışlarıyla tasdik eden insanlar, yani Kuran ve Sünnetin yolundan istikrarlı bir azimle giden Müslümanlar, dünyanın en mesut ve en talihli insanlarıdır.

Velhasıl

Bugün de gerek siyaset, gerek ilim ve maneviyat dünyamıza hitap eden değişik özelliklere sahip kendine has liderler ortaya çıkmaktadır. Bunlara ne derece yakın veya uzak olalım sorusu ister istemez aklımıza gelebilir. Aslında ölçü bellidir. Kuran ve Sünneti, temel başvuru kaynağı olarak gören, bu istikamet üzerine özel/sosyal hayatını, ahlâkını ve alanıyla ilgili vizyonunu şekillendiren bir Müslüman, muteber ve güvenilirdir.

Söz, tutum ve davranışlarıyla âdil, düşünceleriyle müeyyiz (Hak ve Bâtılı birbirinden ayırabilen), İslâmî fikirleriyle müceddid (yenilikçi) ve mutedil (tutarlı, ölçülü), insanlara karşı mültefit (iltifatlarıyla nazik, kibar) ve müferrih (güler yüzlülüğü ile ferahlatıcı) olan şahsiyetler, gayri ihtiyari olarak liderlik vasfını taşıyan/hak eden güzel ve örnek liderlerdir. Eğer çevrenizde bu gibi münevver şahsiyetler varsa, bence onlarla dostluk kurunuz derim. Kalabalıklar içinde yalnızlığa mahkûm olmamak ve varlık içinde yokluğu yaşamamak için, size her yönüyle rehberlik yapabilecek, ruh dünyası Allah sevgisi/korkusu ile dolu olan güzel dostlar edininiz.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.