islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3651
EURO
35,0159
ALTIN
2.325,89
BIST
9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
21°C
İstanbul
21°C
Açık
Cuma Parçalı Bulutlu
22°C
Cumartesi Az Bulutlu
21°C
Pazar Az Bulutlu
22°C
Pazartesi Az Bulutlu
24°C

Bizi Öldüren Koronavirüsten Ziyade Şeytanî Vesvesedir

Bizi Öldüren Koronavirüsten Ziyade Şeytanî Vesvesedir

Koronavirüs Testi Pozitif Çıkan Kişi İntihara Kalkıştı

Adana’da koronavirüs testi pozitif çıkan bir kişi, hastaneden kaçıp kırık cam parçasını boynuna dayayıp intihar etmek istedi. 1 kilometre boyunca polisleri peşinden koşturan adam, yakalanarak tedavi altına alındı.

Bizi Öldüren Koronavirüsten Ziyade Şeytanî Vesvesedir

Muhterem Okuyucularım;

Şu Koronavirüs salgın hastalığı, bazı vatandaşlarımızın bazı sosyal ve manevî hastalıklarının gün ışığına çıkmasına vesile oldu. Tanınmış bir kişi, marifetmiş gibi hiç çekinmeden ezanlardan sonra okunan duaları bahane ederek, twitter üzerinden “ben artık deist oldum, İslâm’dan çıktım” diyebiliyor. Bir başkası, iki gün evde mahsur kalacağım diye bağımlı olduğu zararlı ürünlerinden (kola, sigara, bira vb) vazgeçemeyeceği için onları bolca evine depoluyor. Bir başkası, artık geçinemeyeceğiz, açlıktan öleceğiz kaygılarla akıl ve ruh sağlığını bozuyor. Belki faydası olur diye bu maddî kaygılara karşı kanaat bilincini işleyen bir yazı kaleme alma ihtiyacı duymuştum:

Şimdi ise zavallı birisi, Korona virüse yakalandım diye çılgınca hareketlerde bulunduğunu mezkûr haberde okuyoruz. Bu gibi şeytanî vesveselere kapılanlara manevî yönden belki bir yol gösterici bir ikaz olur düşüncesiyle ilk önce şöyle bir hikâye anlatayım.

İbret Dolu Bir Hikâye

Kalp gözü açık bir mürşit, yoldan giderken, daha önce hiç tanışık olmadığı bir virüsle karşılaşır. “Hayırdır, sen nasıl bir virüssün böyle, acelen nedir, nereye böyle?” diye sorar mürşit. Virüs, şöyle cevap verir: “Ben Allah, tarafından gönderilmiş henüz kimse tarafından bilinmeyen yeni bir virüsüm. Misyonum, Bağdat’ta yaşayan birkaç zalimi ve onların zulmü karşısında susan bazı insanların canını almaktır. Bu arada hikmetin bir gereği olarak bazı masum insanların da ölümüne sebebiyet vereceğim. Ama müsterih ol, onlar hükmen şehit olacaktır. Toplam bin insanın canını bir hastalık bahanesiyle kıyacağım. Kader plânında bu görevimi acilen yerine getirmeliyim. Bana engel olma lütfen.”

Virüs, görevini ifa ettikten sonra dönüşte yeniden malum mürşit ile karşılaşır. Mürşit sorar: “Ya virüs, Bu ne hâl. Sen bana bin kişinin canını alacağım dedin. Ama duyumlarıma göre bu süreçte bu tuhaf hastalıktan dolayı ölenlerin sayısı beş bini bulmuş.” Virüs şöyle cevap verir: “Haklısın. Ben ama yine de Allah’ın izni ile sadece bin kişinin canını aldım. Diğer dört bin kişi ise benim müdahalem olmaksızın tamamen kendi cüzi iradeleriyle vesveseye kapılarak öldü. Eğer, şeytandan kaynaklanan vesvese yapmamış olsalardı hepsi de hayatta kalacaktı.”

Vesvese, Virüsten Daha Tehlikelidir

Vesvese, iman zafiyetine bağlı olarak sosyal ve sıhhî yönden birçok olumsuz yönü olan manevî bir hastalıktır. En bariz emaresi ise insanı ruhen ve bedenen kemiren korku ve endişedir. En büyük korku ise gayba iman etme bilincini yitirmenin bir sonucu olarak ölüm korkusudur. Yaşam gayesi ile ilgili varlık algımızın Allah ile bağlantısını ibadetlere dönüştürememenin verdiği somut belirsizlik, manevî boşluk, güvensizlik, kararsızlık ve sahipsizlik duyguları ile insan, şeytanın zararlı telkinlerine açık hâle gelir. Ve şeytan da bunu bir fırsat bilerek, hastalığa yakalandığı öğrenen kişiye vesveseleriyle onu iyice korkutur, akılsız tutum ve davranışlara sürükler. Öyle ki kişi, iyileşmesi mümkün olduğu halde bazen basit bir hastalık yüzünden bile intihar noktasına kadar gelebilmektedir. Psikiyatri bilimi, bu ani korku patlamasını anksiyete bozuklukları adı altında ele alır. İslâm âlimleri ise bu hâli, vesvese ile açıkladıkları gibi bu hastalıktan kurtulmanın yollarını da göstermiştir.

Said Nursi, vesvese hastalığına yakalanmış bir kişiye şöyle nasihatte bulunmaktadır: “Ey maraz-ı vesvese ile müptelâ! Biliyor musun, vesvesen neye benzer? Musibete benzer. Ehemmiyet verdikçe şişer; ehemmiyet vermezsen söner. Ona büyük nazarıyla baksan büyür; küçük görsen küçülür. Korksan ağırlaşır, hasta eder; havf etmezsen (korkmazsan) hafif olur, mahfî (saklı, gizli) kalır. Mahiyetini bilmezsen devam eder, yerleşir; mahiyetini bilsen, onu tanısan, gider…Şu vesvese öyle bir şeydir ki, cehil onu davet eder, ilim onu tard eder (uzaklaştırır). Tanımazsan gelir, tanısan gider.”

Öyle ise biçare vesveseli bir insan, kalbinde meydana getirdiği anlamsız korku, kuşku, tereddüt ve lüzumsuz kaygılarını nasıl yenebilir? Bir kere bir insan, vesvesenin akla ve mantığa ters olduğunu bilmelidir. Kalben aklederek, vesvese ettiği şeyi araştırıp, bunun sebeplerini bulmalıdır. Bunu yapmazsa savunmasız kalır. İnancıyla ve Allah’a ümit besleyerek, bilenlere danışarak, onların ilmine güvenerek, nefsanen şeytanla mücadele ve mücahede etmelidir.

Vesvese edilen şeyin iç yüzünü bilmek ve telaş etmeden o konuya etraflıca vakıf olmak, vesvesenin kaybolmasına yol açar. Vesvese, kalpten gelmediğini, şeytanî olduğunu ve dolayısıyla buna itibar edilmemesi gerektiğini idrak etmek, vesveseden kurtulup rahatlamanın ilk basamağıdır. Bu bilince erişen bir insanın nahoş davranışlarda bulunma ihtimali azalacaktır. Çünkü aklına gelen bu vesveselere artık ehemmiyet vermeyeceği için, kaygı düzeyi minimize edilecektir. Bu aşamadan sonra kişi, tevekkül ve teslimiyet hasletlerini de imanın bir tezahürü olarak geliştirebilirse ruhen tamamen huzur bulacak, tedbir ve tedavi de o nispette etkili olacaktır. Demek ki Koronavirüs ile baş edebilmenin ilk şartı, vesveseye sıfır tolerans tanımaktır.

Prof. Dr. Ali SEYYAR

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.